Pek çok toplumda ve inanışta dürüst ve ahlaklı olmak, en önemli erdemlerin başında gelir. Bir diğer önemli erdem de yalan söylememektedir. Çünkü yalan sadakatsizliği beraberinde getirdiği gibi insan ilişkilerine zarar vererek güveni zedelemektedir.
Yalan, en basit ifade ile bilerek ve isteyerek yanlış beyanlarda bulunmaktır. Ve her toplumda yalan söylenir. Zira insanlar, bazen gerçeği söylemenin yaratacağı sonuçlardan kaçınmak bazen de kendi çıkarlarını korumak için yalan söyler. Hilesiz ve iyi niyetle söylenen yalanlara beyaz yalan, niyeti belirsiz olan yalanlara ise “gri yalan” denilir.
Güveni ve insan ilişkilerini zedeleyen, kötü niyetli ve aldatıcı olan yalana “gerçek yalan” denir. İşte yalanın olumsuz ve tehlikeli olan türü budur.
Toplum hayatında, ticari faaliyette, aile düzeninde ve sosyal ve siyasette yalan söyleme adeta hastalık haline dönüşmüştür. Yalan söyleyenin herhangi bir zarar görmediği, toplum hayatında ve ticarette dışlanmadığı veya ayıplanmadığı bir dönemden geçiyoruz.
Toplum, “yalan olduğunu bildiği halde söylenen yalanlara inanmaya hazır hale getirilmiştir.” Zira duygularına ve hayallerine dokunan yalanlara inanarak mutlu olmaktan hoşlanmaktadır. Örneğin; Şam’ı Türkiye’nin fethettiğine inanmakta, “Kuruluş Osman” dizisindeki hayali sahneleri bile gerçek olarak algılamaktadır. Dün eleştiri yağmuruna tuttuğu PKK’yı ve liderini, söylenen yalanlarla bugün terörü bitirecek en önemli aktör olarak görmektedir.
Yalanı gerçekmiş gibi kolayca konuşan, halkı ve çevresini söylediklerine inandıran birçok iş adamı, sivil toplumcu, bürokrat, gazeteci ve siyasetçi vardır. Özellikle siyaset, en çok yalan söylenen alan haline gelmiştir. Bunu halk bilmiyor mu? Tabi ki biliyor ama o yalana inanmak istediğinden hoş karşılıyor, hatta ipe sapa gelmez gerekçeler uydurarak şiddetle savunma gereğini hissediyor.
Kanadalı Şair ve Yazar Leonard Cohen tüm dünyaca tanınan şiirinde; “Herkes biliyor, geminin su aldığını. Herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini... Herkes biliyor, zarların hileli olduğunu, herkes biliyor, iyi adamların kaybettiğini… Herkes biliyor, dövüşün hileli olduğunu, fakirlerin fakir kaldığını, zenginlerin zenginleştiğini, herkes biliyor” dizelerini dile getiriyor.
Ve kimse bir şey yapmıyor!
Patolojik yalan, psikiyatride “mitomani” olarak tanımlanır. Hastalığa sahip kişilere mitoman denir. Türkçe ’de “efsane delilik” olarak açıklanır.
Mitomani hastalığı üzerinde çalışma ve araştırmalar pek yapılmamıştır. İlk kez 1891 yılında Alman Doktor Anton Delbrueck tarafından tanımlanmıştır. Bu hastalar yalanı gerçekmiş gibi söylerler. Çünkü yalan söylediklerinin farkında değildirler. Düşünce tarzlarına ''büyüsel düşünce'' denir. Hayal gücüyle ürettikleri düşüncelerin gerçekliğine inanırlar. O nedenle “Yalan söylüyorsun” sözleri karşısında gerçek ortaya çıksa bile herhangi bir utanç ve suçluluk duymazlar.
İnternetten yapmış olduğum araştırmalara göre Mitomani hastalarının özelliklerini ifade etmek gerekirse;
- Çoğu zaman çok güzel ve etkileyici fantastik yalanlar söylerler. Gerçekle fantezi iç içe geçtiğinde inandırıcı olabilirler.
- Yalan söyleyerek kendilerini önemli bir insan veya kahraman gibi gösterirler. Çoğu zaman kendi yalanlarına inanırlar.
- Eski yalanlarını desteklemek için sürekli yeni yalanlar uydururlar.
- Bazen kendilerini suçlayıcı ve zarar verici olabilirler. Genel toplumda görülme oranı 1000 kişide 1’dir. Erkeklerde ve kadınlarda eşit oranda görülür.
- Gelişimi 15-16 yaş gibi ergenlik çağından başlar ve tedavi edilmezse erişkinlik dönemine kadar devam eder. Mitomani hastaları çok üstün sözel yeteneğe sahiptir.
- Mitomani hastaları stresli durumlardan kaçmak için yalanı kullanabilirler. Mitomanlar kendi gerçekliklerinden kopmuş insanlardır. Yüksek kaygılı durumlarda daha fazla yalan söylerler.
- Hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik ve intihal suçlarını işleyenler arasında mitomanlar tespit edilmiştir. Özellikle telefon dolandırıcılarının bu gurupta olduğu düşünülmektedir.
- Kendilerini olduğu gibi kabul edemeyen, kendine güvensiz insanlardır. Yalanlarını geçmişte yaşadıkları anılar gibi anlatabilirler.
- Mitoman gerçeği de söyleyebilir ancak öyle bir süsler öyle bir büyütür ki inanamazsınız.
- Zamanla aile ilişkileri bozulur. Sosyal yalnızlaşma onların kendilerini keşfedilmemiş yetenek olarak görmelerine neden olur.
- Mitomani hastaları yalan söylemeyeceklerine söz verirler ancak sözlerini tutamazlar. Bazen yalan makinasında yakalanamayabilirler. Çünkü diğer insanların yalan makinasında verdikleri fiziksel tepkileri vermezler.
- Mitoman kişi sürekli hayali senaryolar, hayali olaylar ve kişiler uydurur ve söylediği bu yalanlara kendisi de inanır. Bu tip insanlar tüm hayatlarını bir yalanın üzerine kurmuştur.
- Mitomani hastaları hasta olduklarının farkında değildir. Bu nedenle kendiliklerinden doktora gitmezler. Birlikte yaşadıkları insanlar durumdan rahatsız olup onları doktora götürürler.
- Mitomanlar kendisini çok öven ve her şeyi kendisine mal eden insanlardır. Başarıyı kendilerine, başarısızlığı başkalarının üstüne atmaktan oldukça mahirdirler.
Şimdi çevrenizde, yaşadığınız toplumda ve siyasette kimlerin MİTOMAN olduğunu kolayca teşhis edebilirsiniz.