Sağ Dikey Reklam Alanı Genişlik: 160px Yükseklik: 600px
Antalya Haberleri
Antalya
PARÇALI BULUTLU
26°
Ve Haluk Bilginer Aristotle Onassis rolünde

Ve Haluk Bilginer Aristotle Onassis rolünde

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

BEYAZPERDEDE GELECEK PROGRAMDA HANGİ FİLMLER VAR?

MARIA

"Maria" adlı filmde Haluk Bilginer'in canlandırdığı Yunanlı işinsanı, girişimci, dolar milyarderi Aristotle Onassis Monaco Prensliği para sıkıntısına düşünce bu minik ülkenin iflasına engel olmak amacıyla finansman desteği sağlamıştı...

"The Country Girl" (1954) adlı filmle 30 Mart 1955'te Oscar ödülü kazanan film yıldızı Grace Kelly 19 Nisan 1956'da evlendiği Monaco Prensi 3. Rainer'le Monaco'da yaşarken en yakın arkadaşı film yıldızı Ava Gardner ile dolar milyarderi Aristotle Onassis'in sevgili olmaları için arabuluculuk ve çöpçatanlık yapmıştı...

Le Grec-Yunanlı (1972) adlı romanında Pierre Rey (1930-2006) dolar milyarderi Aristotle Onassis'i ve onun yakın çevresindekileri (Jacqueline Kennedy Onassis, Maria Callas, Greta Garbo, Winston Churchill, Elizabeth Taylor, Richard Burton) konu aldı...

"The Greek Tycoon" (1978) filminde Anthony Quinn Onassis'i, Jacqueline Bisset Jacqueline Kennedy'i canlandırdı...

The Greek Tycoon'da (1978) iki Oscar ödüllü Anthony Quinn adeta işadamı, girişimci, tüccar, zampara, hedonist Aristotle Onassis'in reenkarnasyonu olarak ortaya çıkmıştı...

Ruben Östlund’un “Triangle Of Sadness / Hüzün Üçgeni”  adlı filminin bir bölümü Aristotle Onassis'in kızının adını verdiği Christina yatında çekildi...

YUNANLI DOLAR MİLYARDERİ ARISTOTLE ONASSIS'IN CHRISTINA ADLI YATINDA MİSAFİR EDİLEN ÜNLÜLER:

***FİLM YILDIZI GRETA GARBO
***İNGİLTERE ESKİ BAŞBAKANI WINSTON CHURCHILL
***SOPRANO MARIA CALLAS
***FİLM YILDIZI GRACE KELLY
***FİLM YILDIZI ELIZABETH TAYLOR
***FİLM YILDIZI RICHARD BURTON
***ABD BAŞKAN KENNEDY'NİN EŞİ JACQULINE
***TED KENNEDY
***MARILYN MONROE
***ŞARKICI FRANK SINATRA
***BALET VE FİLM YILDIZI RUDOLF NUREYEV

Aristotle Onassis (1906-1975) oğlu Alexander (1948-1973) 24 yaşındayken kullandığı küçük uçağın kazasında ölünce,  evlat acısına kapılarak bu kazadan sonra sadece 26 ay hayatta kalabildi...Aristotle Onassis'in kızı Christina (1950-1988) öldüğünde 37 yaşındaydı...

Karen Swenson'un 512 sayfalık  'Greta Garbo A Life Apart' adlı kitabından bir bölüm:

Two-Faced Woman (1941) adlı filmle kendini emekli eden oyuncu Greta Garbo'yu İngiltere eski başbakanı Winston Churchill film çevimeye devam etmesi için kandırmaya çalışmıştı...Garbo ve Winston Churchill Onassis'in misafiri olarak Onassis'in kızının adını taşıyan Christina yatıyla Akdenizi dolaşmışlardı...

Peşlerinde de onların fotoğraflarını çekerek, bu fotoğraflarla servet kazanmayı uman Ara Güler vardı...

Yaz boyunca Greta ve George Schlee, Onassis'in misafirperverliğinden bir kez daha yararlandılar. Zaman zaman Winston Churchill ve eşi Clementine Churchill de Christina'da öğle yemeği yemek ve keyifli kart oyunları oynamak için onlara katılıyordu. Garbo, Onassis ve Churchill'e Monte Carlo civarında rastlanıyordu. Ağustos ayının sonlarında, dağın yamacında yer alan birinci sınıf bir restoran olan Château de Madrid'de birlikte yemek yediler.

Greta Garbo, Sven Broman'a "Churchill çok ilginçti, çok renkliydi, ancak sadece savaşlar hakkında konuşmak istiyordu. Bana bir puro teklif etti" dedi.

Churchill Garbo'ya kariyeriyle ilgili tavsiyelerde bulunarak onu beyazperdeye geri dönmeye davet etti. "Hiçbir zaman geç değildir" dedi. "Bana bakın, elli yaşıma kadar başbakan olamadım..."

Aristotle Onassis Christina adlı yatındaki Kral dairesini daima kendi kullandı ancak misafiri Winston Churchill'e özel bir ayrıcalık yaptı...Churchill yata geldiğinde Onassis kendine ait Kral Dairesi'ni Churchill'in kullanmasına izin verdi...Bu Churchill'e özel bir jest, özel bir armağandı...Ekim 1944-Şubat 1945'te Churchill Moskova ve Yalta'da saatlerce konuştuğu Stalin'i Rus ordusunun Yunanistan'ı işgal etmesinden vazgeçirmişti...

THE MAGNIFICENT LIFE OF MARCEL PAGNOL

2025 Cannes festivali filmi...

Yönetmen: Sylvain Chomet

Yönetmen Sylvain Chomet, La vieille dame et les pigeons (1996), Les triplettes de Belleville (2003), L'illusionniste (2010) adlı filmleriyle dört kez Oscar adaylığı elde etmişti...Bu animasyon Marsilya'da bir evde büyüyen ve 1930'lardan 1950'lere kadar dünyanın en yaratıcı ve üretken sanatçılarından biri haline gelen Fransız sanatçı, oyun yazarı, romancı ve film yapımcısı Marcel Pagnol'un (1895-1974) hayatını konu alıyor...

1946'da Académie française Fransız Akademisine seçilen ilk film yönetmeni olan Pagnol 1955 Cannes film festivalinde büyük ödül jürisinin  başkanlığını yaptı... Pagnol ölümünden yedi yıl sonra 1981'de Fransız Oscar'ı Cesar'a layık bulunmuştu...Pagnol üç kez New York film eleştirmenlerinin konuşma dili İngilizce olmayan yılın en iyi filmi ödülüne layık bulundu: Harvest (1939), The Baker's Wife (1940), Jofroi (1950)

Pagnol'ün "The Water of the Hills -L'Eau des collines" adlı romanı (1963) "Jean de Florette" (1986; yönetmen: Claude Berri) ve "Manon des Sources" (1986; yönetmen: Claude Berri) adlı filmlere uyarlandı...

Marcel Pagnol romanının uyarlaması "Jean de Florette" (1986; yönetmen: Claude Berri) Yves Montand, Gérard Depardieu ve Daniel Auteuil gibi oyuncuları buluşturmuştu...

Marcel Pagnol romanının uyarlaması "Manon des Sources" (1986; yönetmen: Claude Berri) Yves Montand, Daniel Auteuil, Emmanuelle Béart, Hippolyte Girardot gibi oyuncuları buluşturdu...

FRANZ KAFKA BİYOGRAFİSİ

Franz Kafka /Franz /Agnieszka Hollanda (2025)

2025 Cannes festivali filmi...

Yazar Franz Kafka'nın doğumundan ölümüne kadar olan hayatını anlatıyor. Kafka İspanyol gribine yakalanmış ve hayatta kalmayı başarmıştı...Yazdığı kitapların yayınlanmamasını, imha edilmesini vasiyet etti, 40 yaşında hayatını kaybetti...

MICHAEL JACKSON BİYOGRAFİSİ

2025 Cannes film festivalinde ilk gösterimini yapması beklenen Michael Jackson (1958-2009) biyografisi "Michael" (2025; yönetmen Antoine Fuqua) "Hugo" (2011), "The Aviator" (2004; Howard Hughes biyografisi) ve "Gladiator" (2000) filmleriyle üç kez Oscar adaylığı elde eden senaryo yazarı John Logan'ın yeni eseri...

BEE GEES FİLMİ

Thelma and Louise (1991), Gladiator (2000), Black Hawk Down (2001), The Martian (2015) ile dört kez Oscar ödülüne aday gösterilen film yönetmeni Ridley Scott, film yönetmeni Kenneth Branagh'ın devrettiği, Bee Gees biyografisinde "Hugo" (2011), "The Aviator" (2004; Howard Hughes biyografisi) ve "Gladiator" (2000) filmleriyle üç kez Oscar adaylığı elde eden senaryo yazarı John Logan'la bir araya geldi...

Bee Gees 220 milyondan fazla plak satışı gerçekleştirdi...Grubun popülerlikleri, "Saturday Night Fever" (bugüne kadarki en çok satan albümlerden biri) ile zirveye çıktı... Bu eserleri onlara Yılın Albümü de dahil olmak üzere beş Grammy ödülü kazandırdı...Saturday Night Fever sinema filmi (1977) Kuzey Amerika sinemalarında 61,784,024 seyirci topladı...

MAURICE GIBB (1949-2003)

ABD'nin Miami kentinde 53 yaşındayken 12 Ocak'ta hayata veda eden 1970'lerin ünlü gruplarından Bee Gees'in üyesi Maurice Gibb'in bağırsak tıkanması yüzünden öldüğü iddia edildi. Amerikan NBC televizyonundaki haberde, ölümünden sonra yapılan otopsiden, Gibb'in bağırsaklarındaki tıkanmanın kan akışının azalmasına yol açtığının anlaşıldığı belirtildi...Ünlü pop grubu Bee Gees'in diğer üyeleri Robin ve Barry Gibb, Maurice'in ölümünden hastane yetkililerini sorumlu tutmuş, kalp krizi sonucu ölen Maurice Gibb'in tedavisinde "yanlışlar yapıldığını ve zaman kaybedildiğini" öne sürerek, "Maurice'in ölümünün sorumluları hesap verecek. Son anlarında ne olup bittiğini araştıracağız" açıklamasında bulunmuştu."Brothers Gibb"in kısaltılmışı olan Bee Gees grubu, 1977'de "Saturday Night Fever" filmine yaptığı müzikle büyük başarı elde etti. Grubun özellikle "Stayin' Alive", "How Deep Is Your Love" ve"Tragedy" parçaları müzik listelerinde üst sıralara yükselmişti.

Bee Gees üyesi Robin Gibb (1949 doğumluydu)  2012'de hayatını kaybetmişti...Bee Gees üyesi Barry Gibb (1946) halen hayattadır...

MODİ

Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl (2003),  Finding Neverland (2004) ve Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street (2007) adlı filmlerle üç kez Oscar adaylığı elde eden Johnny Depp'in yönettiği "Modi - Three Days on the Wing of Madness" (2024) 2 Mart 2025 gecesi Oscar ödülü kazanması beklenen filmlerden sadece bir tanesi...

Vincent van Gogh gibi yoksulluk içinde bir yaşam süren İtalyan ressam Modigliani'nin (1884-1920), 1. Dünya Savaşı'nın Paris'indeki 72 saati... Yoksulluk, uyuşturucu madde kullanımı, alkol bağımlılığıyla geçen, tifonun, veremin, menenjitin (belki de) İspanyol gribinin bağışıklık sistemini çökertmesiyle 35 yaşında ölen ressamın 72 saati...

Modi o dönemde Paris'te ressam Pablo Picasso'yla komşuluk, arkadaşlık da yapmıştı...Eleştirmenlerin ve sanat koleksiyoncularının o dönemde gözdesi olmayan, sefalet içinde yaşayan, itilip kakılan Modi, çaresizlikten dolayı, giderek umutsuzlaşır ve paniğe kapılır... Değerinin anlaşılması için çok uzun yılların geçmesi gerekmektedir...Amedeo Clemente Modigliani resimlerini 100 fransız frangına satmıştı...Bugün bunlara 30 milyon dolardan fazla paralar ödeniyor...

Modi sağlığı bozuk olduğundan askerlik şubesi tarafından askerlik görevini yapamayacak kadar kronik hastalar listesine eklenmişti...

Modi para kazanamadağından resimlerini imha etmek istemiş ve sevgilisi Beatrice Hastings buna engel olmuştu...

Modigliani'nin en ünlü resimlerinden biri Kral 15. Louis'nin Versailles sarayındaki kişiye özel genelevinin gözdesi Courtesan Madame Pompadour (1721-1764) portresiydi...

Modi'nin 1917'deki sergisini çıplak kadın resimlerinden dolayı polis basmıştı...Modi'nin toprağa verilişinden iki gün sonra ikinci çocuğuna hamile olan karısı Jeanne, kendini beşinci kattaki odasının penceresinden atarak intihar etti.

Modi de,  The Godfather (1972), Serpico (1973) The Godfather Part 2 (1974) Dog Day Afternoon (1975), ...And Justice for All (1979) Dick Tracy (1990) Glengarry Glen Ross (1992) Scent of a Woman (1992), The Irishman (2019) filmleriyle Oscar adaylığı elde eden, Scent of a Woman (1992) ile Oscar ödülü kazanan Al Pacino sanat koleksiyoncusu Maurice Gangnat, (1856-1924). rolünde karşımıza çıkacak...

THE WAGER: A TALE OF SHIPWRECK, MUTINY, AND MURDER

Yönetmen Martin Sorsese ve oyuncu Leonardo DiCaprio "Killers of the Flower Moon" adlı romanını birlikte uyarladıkları David Grann'ın yeni kitabını da birlikte beyazperdeye uyarlamaya karar verdi...

Kitap ve film, Afrika'dan kaçırılan insanların Kuzey Amerika'da köle olarak satıldığı ve kullanıldığı, köle ticaretinin çok yaygın olduğu bir dönemde geçiyor...

1729 Sevilla Antlaşması uyarınca, İspanyol sahil güvenlik görevlilerinin Amerika ile ticaret yapan İngiliz gemilerine binip onlarda kaçak mal olup olmadığını kontrol etmelerine izin verildi. 1731'de, Rebecca adlı İngiliz teknesi İspanya sömürgesi Küba açıklarında durduruldu ve teknenin yasadışı (kaçak) şeker yükü taşıdığı tespit edildi; Rebecca'nın kaptanı Robert Jenkins daha sonra işkence gördüğünü ve kulağının İspanyol sahil güvenlik görevlileri tarafından kısmen kesildiğini iddia etti. Nisan 1731'de kaçak mal arayan İspanyol sahil güvenlik görevlileri tarafından kulağının kesildiği iddia edilen İngiliz gemisi Rebecca'nın kaptanı Robert Jenkins olayı War of Jenkins' Ear -Guerra del Asiento- Jenkins'in Kulağı Savaşı 'na (İngiliz İspanyol savaşı) adını verdi...

1741'de Cartagena de Indias Muharebesi'ndeki başarısız İngiliz saldırısı, salgın hastalıklarda ortaya çıktığından İngilizlerin ağır kayıplar vermesine yol açtı ve İngiliz donanması bir daha bu savaşta varlık gösteremedi...

War of Jenkins' Ear -Guerra del Asiento- Jenkins'in Kulağı Savaşı, İngiltere ile İspanya arasında 1739'dan 1748'e kadar süren bir çatışmaydı. Çatışmaların çoğunluğu Yeni Granada ve Karayip Denizi'nde gerçekleşti ve çatışmalar büyük ölçüde 1742'de sona erdi...Savaş 1748'de Aix-la-Chapelle Antlaşması ile sona erdi. İngiltere toprak elde edemedi ve ekonomik hedeflerine ulaşamadı;  İspanya Amerika'daki sömürgelerini başarıyla savundu.

İngiliz donanma gemisi Wager, 1740 yılında Güney Amerika'nın ucundaki ıssız bir adada enkaza döner. Kaptan ve mürettebat, zorlu hava koşullarıyla ve kendi insani doğalarıyla mücadele ederken hayatta kalma ve düzeni koruma mücadelesi verir. Kitap İspanya ve İngiltere arasındaki Jenkins'in Kulağı Savaşı sırasında İngiliz donanma gemisi Wager'ın batığında olup bitenleri konu alan denizcilik tarihi kitabıdır. Kitap sürükleyici bir hayatta kalma, ihanet ve şiddet öyküsünün yanı sıra açgözlülük, sömürgecilik ve imparatorluk inşasına yönelik bir eleştiridir. Bu kitap, denizcilik destanı ve grup psikolojisi üzerine yapılan keskin gözlemler içerir...

FRANK SINATRA BİYOGRAFİSİ / YÖNETMEN: MARTIN SCORSESE

ABD'NİN EFSANEVİ ŞARKICISI VE FİLM YILDIZI : FRANK SINATRA

Mafya babalarıyla, Kennedy ailesiyle yakın dostluklarıyla ve şiddete düşkünlüğüyle çok ünlü Sinatra beyazperdede canlandırılacak...

Kuzey Amerika sinemalarında 78,646,424 seyirci toplayan "The Godfather" filminde (1972) Frank Sinatra'nın Kuzey Amerika sinemalarında 50,803,040 seyirci toplayan 13 dalda Oscar ödülüne aday gösterilen ve sekiz dalda Oscar kazanan "From Here to Eternity"deki (1953) rolü ABD'nde faaliyet gösteren İtalyan mafyasının Columbia film şirketini tehdit etmesiyle elde ettiği açıklanmıştı...Sinatra bu filmle yardımcı erkek oyuncu Oscar'ına layık bulunmuştu…

Dolar milyarderi Joseph Kennedy, önce kendini ABD Başkanı seçtirmek istedi, sonra 1944’te Manş Denizi üzerinde uçağı düşen oğlu Joseph’ı Başkan seçtirme hayalleri kurdu…En sonunda da oğlu John Kennedy’i Başkan seçtirdi…Oğlunun Başkan seçilmesi için 1950’lerin sonunda o dönem için çok büyük bir servet (10 milyon dolardan fazla) harcadı…Joseph Kennedy çapkın kocası John Kennedy’den ayrılmak isteyen gelini Jackie Kennedy’e de boşanmaması karşılığında bir milyon dolar ödedi…Jackie Kennedy John Kennedy’den boşansaydı John Kennedy’nin ABD Başkanı olması hayali ölü doğmuş bir çocuğa dönüşecekti…Joseph Kennedy oğlunun Başkanlığı önündeki engelleri tek tek ortadan kaldırdı!..Joseph Kennedy’e göre “Her insanın bir fiyatı var, her insan satın alınabilir.”

Dolar milyarderi Joseph Kennedy oğlu John Kennedy’nin Başkan olabilmesi için Chicago’yu haraca bağlamış olan ve bu şehirdeki sendikaları kontrol eden Mafya’nın “Patronların Patronu” Sam Giancana’dan da (1908-1975) yardım istedi…Giancana, Mario Puzo’nun yazdığı ve 1969’da yayınlanan “The Godfather” romanının esin kaynağı olan Mafya Babalarından biri…Şarkıcı-oyuncu Frank Sinatra Giancana’ya “John Kennedy’nin Başkanlığını desteklersen FBI (mafyayla savaşan polis teşkilatı) senin suç eylemlerini görmezden gelecek.Bu koruma şemsiyesini John Kennedy’nin babası sana sağlayacak” sözünü verdi…Giancana aslında Joseph Kennedy’nin böyle bir sözü hiç vermediğini, bu dayanıksız, temelsiz sözlerin “Kraldan çok Kralcı” olan ve hem Kennedy’lere, hem Giancana’ya yaranmaya çalışan Sinatra’nın boşboğazlığı olduğunu öğrendiğinde Kennedy-Giancana savaşı başladı…Joseph Kennedy de Sinatra’yı azarlayarak kovdu… John Kennedy’nin 1963’te, Robert Kennedy’nin de 1968’de bugün bile aydınlatılmamış olan öldürülme olaylarında mafyanın / Sam Giancana’nın parmağının  olabileceği çok inandırıcı bir iddiadır...

“Şu rock’n roll’unla müziği sen katlettin. Müzik piyasasının başına gelenler hep senin suçun. Bu ülkede (Amerika Birleşik Devletleri) müziğin içine sen ettin… -You ruined music with your rock and roll. It’s your fault what’s happened to the music business. You’ve destroyed music in this country…”

Yaşam öyküsü Oscar ödüllü yönetmen Martin Scorsese tarafından çok yakında sinemaya uyarlanacak efsanevi şarkıcı Frank Sinatra, Türk asıllı Amerikalı işadamı, Atlantic Records (Atlantic Plak ve Müzik Şirketi) Sahibi Ahmet Ertegün’le (doğumu: 31 Temmuz 1923, İstanbul – ölümü: 14 Aralık 2006, New York) bir davette yüz yüze gelince Ertegün’e işte bu sözlerle hakaret etmişti.

Efsanevi yönetmen Martin Scorsese, “Frank Sinatra Biyografisi” olan yeni sinema filmine hazırlanıyor. Adı henüz belli olmayan filmde dünya sinema tarihinin en seçkin oyuncu ve şarkıcılarından, “A Star Is Born-Bir Yıldız Doğuyor” (1954) ve “Judgment at Nuremberg Nuremberg Mahkemesi”yle (1961) iki kez Oscar adaylığı kazanan Judy Garland karkteri de yer alabilir…

Martin Scorsese, Judy Garland’ın oyuncu ve şarkıcı olan kızı Liza Minnelli’yle “New York New York” (1977) adlı filmde birlikte çalışmıştı. 12 Mart 1946 doğumlu Liza, Judy Garland’ın yönetmen Vincente Minnelli’yle olan evliliğinden dünyaya gelen kızı… Liza Minnelli, “The Sterile Cuckoo/Pookie-Bahar Rüzgarı” (1969) ile Oscar adaylığı, “Cabaret-Kabare”yle de (1972) Oscar ödülü elde etmişti.

Martin Scorsese’nin yeni filminde (“Frank Sinatra Biyografisi”) Judy Garland’ın yönetmen Vincente Minnelli’yle 1951’de biten evliliğinden sonra Frank Sinatra’yla yaşadığı ilişki de konu ediliyor. Judy Garland, Sinatra’nın üçüncü kocası olmasını çok istemiş ancak bu amacına bir türlü ulaşamamıştı.

Judy Garland, 15 Haziran 1945 ile 29 Mart 1951 tarihleri arasında süren Vincente Minnelli’yle evliliğinden sonra Frank Sinatra’ya aşık oldu. O sıralarda Joan Blondell’e Sinatra’yla evlenmek üzere olduklarını bile söylemişti. Judy Garland, bir gece Frank Sinatra’yı evine, baş başa bir akşam yemeğine davet etti ve Frank Sinatra bu daveti kabul etti. Garland, gümüş takımlarla donatarak iki kişilik şahane bir akşam yemeği masası hazırlattı ve Frank Sinatra yemeğe gelmeyerek kadına bir nevi hakaret etti. Frank Sinatra hayatının aşkı Ava Gardner tarafından aşağılanmasının intikamını çevresinde pervane olan kadınlardan almaya çalışacaktı.

Martin Scorsese’nin “Frank Sinatra Biyografisi”nde Clive Owen’ın canlandırması beklenen oyuncu Peter Lawford (1923-1984) Frank Sinatra ve Judy Garland’la ilgili bir tanıklığını şöyle anlatmıştı:

“Bir zamanlar Palm Springs’teki bir partide zavallı bir kıza, hangi sebeple bilinmez, aşırı içkili olan Frank Sinatra öyle bir yumruk patlattı ki, vurduğu gibi onu camdan öbür tarafa geçirdi. Yerler cam kırıkları ve kanla kaplanmıştı. Kızın kolu neredeyse kopmuştu. Jimmy Van Heusen kızı hastaneye zor yetiştirdi. Frank Sinatra daha sonra kızı paraya boğarak hayatını kurtardı ve olan biten her şey ört bas edildi. Ama Frank Sinatra’nın zavallı kızcağıza saldırmasını ve onu öldürmeye kalkışmasını, izleyen Judy Garland ve benim korkudan titreşerek bakıştığımızı hiç unutamam.”

“From Here to Eternity-İnsanlar Yaşadıkça” (1953) ile Oscar ödülü, “The Man With the Golden Arm” (1955) ile Oscar ödülü adaylığı kazanan Frank Sinatra, “An American in Paris-Paris’te Bir Amerikalı”yla (1951) Oscar adaylığı, “Gigi”yle (1958) Oscar ödülü kazanan yönetmen Vincente Minnelli’ye (28 Şubat 1903-25 Temmuz 1986) “Bir şeylerle meşgul olduğum sürece kendimi harika hissediyorum. Bu elimde olmayan bir şey. Hiç durmamalıyım. Bana bu konuda kimse (ne doktor, ne psikiyatr, ne de başka biri) yardımcı olamaz gibi geliyor. Sürekli ve kesintisiz hareket halinde olmalıyım,” demişti.

“Departed-Köstebek” adlı filmle Oscar ödülü kazanan yönetmen Martin Scorsese, “From Here to Eternity-İnsanlar Yaşadıkça”yla Oscar ödülü kazanan oyuncu ve şarkıcı Frank Sinatra’nın (1915-1998) yaşam öyküsünü, “Field of Dreams-Düşler Tarlası”yla Oscar ödülü adaylığı kazanan Phil Alden Robinson’ın ya da “Flightplan-Uçuş Planı”, “Hunger Games-Açlık Oyunları”, “Kaptan Phillips” ve “Color of Night-Gecenin Rengi”nin de senaryo yazarı olan Bill Ray’e yazdırdığı iki senaryodan birine dayanarak beyazperdeye getirmeye hazırlanıyor. Frank Sinatra’yı bu sinema filminde kimin canlandıracağı henüz belli değil.

Mario Puzo’nun çok satan romanından beyazperdeye uyarlanan “The Godfather-Baba” (1972) ile “The Godfather: Part 3-Baba 3” (1990) adlı filmlerde mafya babalarıyla, enseye tokat ilişkiler, sıkı dostluklar kurmaya bayılan, onların yardımlarıyla filmlerde istediği avantajlı rolleri elde eden Frank Sinatra’vari bir karakter (Johnny Fontane) yaratılmış ve bu karakteri Al Martino (1927-2009) canlandırmıştı.

Efsanevi Yönetmen Martin Scorsese “Frank Sinatra Biyografisi” Filmini Anlatıyor:

Soru: Frank Sinatra ile ilgili biyografi filmi projeniz hâlâ gündemde mi?

Martin Scorsese: Evet gündemde… İlk senaryo taslağı elimize ulaştı. Umarım yakında hayata geçiririz.

Soru: Frank Sinatra’yı şahsen tanıma fırsatı buldunuz mu?

Martin Scorsese: Hayır, sadece bir kere Los Angeles’te karşılaştık ve telefonda bir-iki kere konuştum. Hepsi o kadar…

Bir bölümü ya da tümü , bir gemide, teknede geçen unutulmaz filmler:

Kursk 2018

Jaws 1975

Moby Dick 1956

K-19: The Widowmaker 2002

1941 1979

The Russians Are Coming the Russians Are Coming 1966

On the Beach 1959

The Hunt for Red October 1990

A Night to Remember 1958

The Bounty 1984

Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl 2003

Master and Commander: The Far Side of the World 2003

Lifeboat 1944

Life of Pi 2012

Das Boot 1981

Poor Things 2023

The Poseidon Adventure 1972

Juggernaut 1974

Voyage of the Damned 1976

E la nave va 1983

The Cat’s Meow 2001

Show Boat 1951

L’Atalante 1934

Titanic 1997

Ship of Fools 1965

Gentlemen Prefer Blondes 1953

America America 1963

Nuovomondo 2006

Mutiny on the Bounty 1962

Mutiny on the Bounty 1935

U-571 2000

All Is Lost 2013

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *