Sağ Dikey Reklam Alanı Genişlik: 160px Yükseklik: 600px
Antalya Haberleri
Antalya
PARÇALI BULUTLU
26°
Netanyahu neye ve kimlere güveniyor?

Netanyahu neye ve kimlere güveniyor?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Netanyahu: “Erdoğan eskiden bana 6 saatte bir Hitler derdi”

İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD’li gazeteci Bari Weiss'e konuk olduğu podcast programında AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilişkileri üzerine açıklamalarda bulunmuştu...  İsrailli lider, "Erdoğan Bana 6 saatte bir Hitler derdi" dedi.Erdoğan Netanyahu'ya "Gazze Kasabı" da diyor...

ABD’li gazeteci Bari Weiss'e konuk olduğu podcast programında konuşan Netanyahu, Weiss'ın "Erdoğan gibi kişilerle gruplandırılıyorsunuz. Sizi otoriter liderlerle gruplandıran belki de 100 makale okumuşumdur" sözleri üzerine şu ifadeleri kullandı:

"Evet, biraz çocukça. Ben halkımın oylarıyla bu makama geldim...Bakın, yıllarca Erdoğan’ın en yakın arkadaşı Barack Obama'ydı. Çok yakın dostlardı. Sanırım bu durum Erdoğan daha fazla gazeteciyi hapse attıktan ve basitçe Türkiye’yi standartların altında bir demokrasiye çevirdikten sonra değişti."

Gazze'de 7 Ekim 2023'ten bugüne İsrail ordusu 20.000'den fazla çocuk dahil toplamda 40.000'den fazla Filistinliyi öldürdü...İsrail'in bu denli kapsamlı bir harekat düzenlemesinin temel nedeni 21. yüzyılın ikinci yarısında milyonlarca Filistinliyi canından bezdirerek bölgeden başka ülkelere göç etmeye zorlamak...

Netanyahu "NAKBA olayında (1948) 750.000'den fazla Filistinliyi çok uzak diyarlara sürgün / tehcir etmiştik, kovmuştuk, yollamıştık" diyor...Netanyahu ikinci bir NAKBA'yı hedefliyor...Milyonlarca Filistinliyi Türkiye, Mısır ve Ürdün'e yollamayı  Netanyahu çok istiyor...

İsrail başbakanı ve koalisyon ortakları neye güveniyor?

5 Kasım 2024 ABD başkan adayları Kamala Harris ve Donald Trump 76 yılda İsrail'e 300 milyar dolardan fazla ABD yardımı yapıldığını hatırlatarak, kendileri başkan seçilirse ABD ve İsrail'in birleşik tek devlet gibi hareket edeceğinin güvencesini verdi...

İrlanda asıllı Katolik Joe Biden ve İskoçyalı & Alman atalara sahip Donald Trump Yahudi olmamalarına rağmen "Siyonistim"  diyen iki ABD siyasetçisi...

İngiltere, Fransa, Almanya ve ABD gibi ülkelerde İsrail’i eleştirmek veya Filistin’i savunmak en tümüyle yasaklanmıştır...

İngiliz, ABD donanmalarının önemli bölümü, buna 2 ABD uçak gemisi dahil, İsrail'e ve özellikle İsrail'in Kariş doğalgaz sahasına koruma kalkanı olmak için Doğu Akdenizde toplandı.

Azerbaycan İsrail'in petrol ihtiyacını karşılıyor!

İran'ın 1 numaralı kişisi Ali Hamaney 1981'deki suikast girişiminde ölümden döndüğünden, İran'ın üretim aşamasındaki atom bombaları henüz kullanılmaya hazır olmadığından, İslam Devrimi Muhafızları Ordusu'na, Hizbullah'a ve Husilere talimat vererek "İsrail'e saldırma konusunda benden emir gelmedikçe, çok yıkıcı ve yok edici tüm saldırılardan kaçınılacaktır" mesajını yolladı...İran ordusunun, Hizbullah'ın ve Husilerin Hamaney'in herhangi bir emrine karşı çıkabilmesi mümkün değil...Hamaney İran'ın en etkili kişisi ve Tek Adam'ı...

Avrupa Birliği'nin lokomotif ülkesi Almanya'da nüfusun üçte biri başka ülkelerden Almanya'ya mülteci,işgücü olarak gelmiş insanlar ve onların çocukları,torunları; bu insanların sayısı 25 ila 30 milyon, buna rağmen hükümet,  medya devi Axel Springer, Alman muhalefet partisi CDU lideri Friedrich Merz İsrail'e tam destek verdi...

HOLOCAUST 1933 1945

1933-1945 döneminde Almanların 6.000.000 Yahudiyi öldürmesi Alman entelejansiyasının, aydınlarının, siyasetçilerinin, kanaat önderlerinin en büyük utanç kaynağı ve vicdan azabı...Bu korkunç deneyim Almanya'nın İsrail'e her türlü kitlesel imha silahını, en ağır silahları hiç tereddüt etmeden temin etmesini, yollamasını kolaylaştırıyor...

İsrail lideri Netanyahu Jerusalem- Kudüs Müftüsü Muhammed Emin el-Hüseynî'nin  (Amin al Husseini ) 28 Kasım 1941 Cuma günü  buluştuğu Adolf Hitler'in beynini yıkadığını ve 6.000.000 Yahudinin öldürülmesi fikrini Hitler'e Kudüs Müftüsü Muhammed Emin el-Hüseynî'nin verdiğini, aşıladığınıi iddia ediyor...Bu bir iddia...Netanyahu bu iddiayı her fırsatta tekrarlıyor...

1895’te dünyaya gelen imam, Ezher Üniversitesinde dini eğitim almasına rağmen iyi derecede Türkçe ve Fransızca biliyordu. Öğrencilik yıllarında Mısır’da "İhvan- İhvan-ı Müslimin-Müslüman Kardeşler’in kurucularından Hasan el-Bennah ile tanışması siyasi fikirleri üzerinde önemli etkiler bıraktı. Kudüs müftüsü ve ağabeyi Kâmil el-Hüseynî vefat edince henüz 24 yaşında Kudüs Müftüsü görevine getirildi. el-Hüseynî, 1921 yılında Kudüs Müftüsü ilan edildi.Adolf Hitler, el-Hüseynî’yi kullanarak Arapların İngilizlere karşı baş kaldırmalarını teşvik etmek istiyordu...Müftünün son arzusu,vasiyeti olmasına rağmen bugün cesedinden geriye kalan kemiklerin Kudüs’e girişi ve burada toprağa verilmesi yasaktır...

Kudüs Müftüsü Muhammed Emin el-Hüseynî  "Arap ulusunun ve Müslüman dünyasının temsilcisi, sözcüsü ve yeni Halife benim" iddiasıyla Adolf Hitler, İtalyan diktatör Benito Mussolini ve İspanyol diktatör General Franco'yla çok yakın çok samimi ilişkiler kurdu... Kudüs Müftüsü Muhammed Emin el-Hüseynî Arap dünyasına radyo aracılığıyla Mihver (Almanya-İtalya-Japonya-İspanya) yanlısı, lehine, İngiliz ve Yahudi karşıtı propaganda yayımlayarak Ortadoğu’daki Yahudilere ve İngiliz makamlarına karşı şiddeti kışkırtarak ve Alman ordusunda Waffen-SS (Askerî SS) ve destek birimlerinde görev yapmak üzere İslam inancına sahip genç erkekler toplayarak, Alman ve İtalyan hükümetleri ile işbirliği yapmıştır.

Sonuçta Almanlar ve İtalyanlar, Mihver kontrolü altındaki bölgelerde yaşayan Müslümanlar arasından asker toplamak ve Almanya’nın kollarının uzanamadığı yerlerde yaşayan Müslümanlar arasında Müttefik karşıtı terörü, şiddeti ve isyanı kışkırtmak üzere el-Hüseynî’yi bir araç olarak kullanmıştır.El-Hüseynî’nin yaptığı işbirliğine karşın Mihver kuvvetleri, onun siyasî emellerini arzu ettiği gibi desteklemekte isteksiz davranmıştır. Nisan 1945'te Nazi rejimi çöktüğünde Fransız makamları, el-Hüseynî’yi tutuklamıştır...

El-Hüseynî  1946 yılında Mısır’a kaçmıştır. El-Hüseynî hayatının geri kalanını Filistin milliyetçiliğini desteklemeye ve İsrail Devleti’ne karşı mücadeleye adamıştır. Siyonist karşıtı, Yahudi karşıtı ve İsrail karşıtı propaganda yapmaya ve yaymaya devam etmiştir. 4 Temmuz 1974’te Lübnan’ın Beyrut şehrinde ölmüştür.

İsrail başbakanı ve koalisyon ortakları neye güveniyor?

Henry Kissinger,  Madeleine Albright, ve Andrew Blinken gibi, ABD Dışişleri bakanlarının Yahudi asıllı olması İsrail için çok önemli...

5 Kasım 2024 ABD başkan adayı Donald Trump'ın damadı Yahudi asıllıdır...Jared Kushner, 1981'de New Jersey'de Yahudi işinsanı Charles Kushner ve Yahudi işinsanı Seryl Kushner'in (evlilik öncesi soyadı Stadtmauer) oğlu olarak dünyaya geldi...

5 Kasım 2024 ABD başkan adayı Kamala Harris'in eşi Yahudi asıllıdır: Douglas Emhoff (1964'lü)...

7 milyondan fazla Yahudi asıllı ABD vatandaşının küresel finans, kültür sanat, Hollywood ve medya kaynaklarını kontrol etmesi, İsrail'in 1948'den itibaren bilim ve teknolojiye devasa yatırımlar yapması, en etkili istihbarat kuruluşunu elde etmek için hiçbir masraftan kaçınmaması, özellikle Eylül 1972 sonrasında dünyanın en iyi casus ve ajan ordusunun kurulması, İsrail ordusunun dünyanın en etkili 4. ordusu haline gelmesi (bu İsrail'in iddiası) için yapılan yatırımlar, dünya üzerindeki Yahudilerin çocuklarının en iyi eğitimi alabilmesi için her türlü fedakarlığı yapması da Netanyahu hükümetinin elini güçlendiriyor ve çok radikal suikastler düzenleme  konusunda onları cesaretlendiriyor...

İran'ın en etkili mollasının (Ali Hamaney) 27 Haziran 1981'de suikaste uğraması ve ölümden dönmesi de Netanyahu hükümetinin lehine işliyor...

BM Raportörü Fakhri: İsrail, Filistin'de 'açlık kampanyası' yürütüyor

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Hakkı Özel Raportörü Michael Fakhri, İsrail'i, 12. ayına giren Gazze Şeridi'ndeki savaşta, Filistinlilere karşı "açlık kampanyası" yürütmekle suçladı. Fakhri, AP'ye göre, bu hafta BM Genel Kurulu'na sunduğu raporunda, İsrail'in, Gazze'deki aç bırakma kampanyasını, Gazze'ye saldırılarını başlattığı 7 Ekim'den iki gün sonra başlattığını belirterek, İsrail saldırılarının, şu ana kadar çoğunluğu kadın ve çocuk 135 binden fazla Filistinlinin ölümüne ve yaralanmasına yol açtığını ifade etti. Gazze'ye giren "sınırlı yardımların" çoğunun, başlangıçta İsrail'in Filistinlilerin gitmesini dayattığı kuzeye değil Gazze Şeridi'nin güney ve orta bölgelerine gittiği aktarılan BM raportörünün raporunda, Gazze'deki Filistinlilerin, Aralık 2023 itibarıyla kıtlık ve felaket düzeyinde açlık çeken dünya nüfusunun yüzde 80'ini oluşturduğu dile getirildi...

Raporda, "Gazze'deki 2,3 milyon Filistinlinin başına geldiği gibi, geçmişteki hiçbir savaşta bir halkın bu kadar hızlı ve bu kadar büyük ölçekte bir açlıkla karşılaşmadığı" vurgulandı. Fakhri, "İsrail'in, Filistinlilere karşı 'açlık politikası' uygulamasının, bundan 76 yıl öncesine, Filistin halkının yerinden edildiği ve Filistin topraklarında, İsrail Devleti'nin kurulduğu 1948'e kadar dayandığına" dikkati çekti. Gazze'deki savaşın başlangıcından bu yana, tarım ve balıkçılık alanları da dahil olmak üzere Gazze Şeridi'ndeki gıda sisteminin tahrip edildiğine dair doğrudan raporlar aldığını ve bunların Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve diğer örgütler tarafından belgelenip kabul edildiğini kaydeden Fakhri, "İsrail, Gazze'deki Filistin halkına eziyet etmek ve onları öldürmek için insani yardımı, siyasi ve askeri bir silah olarak kullandı." değerlendirmesinde bulundu.

Che Guevara, Salvador Allende ve Kasım Süleymani'nin ABD çıkarlarını tehdit ettiği için öldürüldüğünü hatırlatan ABD'li senatör Graham, Hamas lideri Yahya Sinvar'ı ölümle tehdit etti

ABD'de Cumhuriyetçi Parti Senatörü Lindsey Graham, 5 Kasım'daki başkanlık seçimini kazanmaları durumunda, Hamas'ın yeni Siyasi Büro Başkanı Yahya Sinvar'ı öldürme tehdidinde bulundu…

Graham, Amerikan kanalı Fox News'e verdiği röportajda, Cumhuriyetçi Parti olarak 2024 ABD başkanlık seçimlerini kazanmaları durumunda, Hamas'ın yeni siyasi lideri Sinvar'ı "yargılamak yerine öldürmeyi" hedeflediklerini söyledi...

ABD Adalet Bakanlığının Hamas'ın 6 lideri hakkında iddianame hazırlandığını açıklamasını yorumlayan Graham, "Burada bir suçla mücadele etmiyoruz. Sinvar, (Adalet Bakanı Merrick) Garland tarafından yargılanmayı umursamıyor. Günlerin sayılı dostum. Seni yargılamayacağız, öldüreceğiz." ifadelerini kullandı.

Keskin,sivri, şok edici demeçleriyle, beyanatlarıyla ünlü Güney Carolina Senatörü Graham, ABD'nin "caydırıcılığını kaybettiğini", Başkan Joe Biden ve yardımcısı Kamala Harris'ten "kimsenin korkmadığını" ifade ederek, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu politikasından övgüyle bahsetti.

Graham, Trump'ın, İranlı General Kasım Süleymani'nin Irak'taki Amerikalıları öldürme planını engellemek için "maksimum ekonomik baskıyla İran'ı kıskaca aldığını ve Süleymani'yi imha ettiğini" kaydetti...Cumhuriyetçi Senatör ayrıca, Joe Biden döneminde ABD yönetiminin, Husilerin Kızıldeniz'deki gemileri hedef alması ve İran'ın bölgeyi tehdit etmesi konusunda  üzerine düşeni yeterince yapmadığını söyledi…

14 Şubat 1945 Sevgililer Günü'nde ABD lideri Roosevelt Suudi Arabistan Kralı Abdul Aziz Al Saud'la  U.S.S. Quincy savaş gemisinde bir araya geldi...Roosevelt 1932,1936, 1940, 1944 seçimlerinde dört kez ABD başkanı seçildi ve 12 Nisan 1945'te vefat etti...Roosevelt'in ölüm haberi Hitler'in duyduğu en güzel haberdi; Hitler haberi aldığında mutluluktan dans etti...

Franklin Delano Roosevelt 14 Şubat 1945'te Suudi Arabistan kralına Avrupalı Yahudilerin Hitler'in başbakan olduğu 1933'ten itibaren çok zor durumda olduğunu ve Kral'dan bu konuda ne yapılabileceği hakkında tavsiye almak istediğini söyledi...Kral "Yahudileri Orta Doğuda istemiyoruz...Onlarla birlikte yaşamamız mümkün değil" dedi...

Kral Alman ordusu Wehrmacht'ın tehcire zorladığı, yuvalarını dağıttığı, evlerine, mülklerine,değerli eşyalarına, mallarına, her şeylerine el koyup kitle imha kamplarına yolladığı Avrupalı Yahudilerden hayatta kalanların 1933'ten önce yaşadıkları şehirlere ve evlere geri dönmelerini tavsiye etti...

Kral şöyle dedi: "Yahudiler Alman zulmünden önce yaşadıkları yerlerde yaşamaya devam etmeliler...Onları Orta Doğu'da istemiyoruz"

Kral ile ABD başkanı sadece Polonya'da 3 milyon Yahudinin Almanlarca öldürüldüğünü konuştular...

Kral Araplarla Yahudilerin ne Filistin'de ne de başka bir ülkede asla birlikte yaşayamayacaklarını söyledi...Majesteleri, Arapların varlığına yönelik artan tehdide ve Filistin'e devam eden Yahudi göçü ve Yahudiler tarafından Orta Doğu'da toprak satın alınmasından kaynaklanan krize dikkat çekti. Majesteleri ayrıca Arapların topraklarını Yahudilere vermektense ölmeyi tercih edeceklerini belirtti.

Başkan, Majestelerine Arapların aleyhine ve Yahudi toplulukları lehine hiçbir girişimde bulunmayacağına ve Arap halkına karşı düşmanca hiçbir hareket yapmayacağına dair güvence vermek istediğini söyledi.

Başkan Franklin Delano Roosevelt kendisinin de çiftçi kökenli olduğunu hatırlatarak Orta Doğuda bereketli tarım toprakları elde edilmesi, su kaynaklarının geliştirilmesi, su kaynaklarının maksimum derecede verimli şekilde kullanılması, ekim alanlarının arttırılması gerektiğini vurguladı. Arap toprakları da dahil olmak üzere birçok ülkede savaştan sonra geliştirileceğini umduğu sulama, bereketli tarım toprağı elde etme, ağaç dikme ve yüksek tarım verimliliğine özel ilgi duyduğunu ifade etti. Roosevelt Araplara karşı sempati, dostluk ve sevgi duyduğunu belirterek, verimli tarım arazilerinin çoğaltılmasıyla birlikte açlığın, yoksulluğun geriletileceğini, en alt seviyeye indirileceğini, çöllerin bereketli tarım arazilerine çevrilmesinin yollarının olduğunu, böylece çok daha fazla Arabın gıda kaynaklarına sahip olacağını söyledi... Majesteleriyse, tarımı bu kadar güçlü bir şekilde teşvik ettiği için ABD Başkanına teşekkür etti…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *