Sağ Dikey Reklam Alanı Genişlik: 160px Yükseklik: 600px
Antalya Haberleri
Antalya
PARÇALI BULUTLU
26°
Geciken ya da gerçekleşmeyen adalet en büyük adaletsizliktir

Geciken ya da gerçekleşmeyen adalet en büyük adaletsizliktir

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

FİLİSTİNLİLER İÇİN ADALET İSTEYENLER KENDİ ÜLKELERİNDE HER FIRSATTA HER TÜRLÜ HUKUKSUZLUĞA İMZA ATIYOR...

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINI UYGULAMAMAK DA BİLİNEN EN BÜYÜK HUKUKSUZLUKTUR...

GECİKEN ADALET EN BÜYÜK ADALETSİZLİKTİR...

ADALET'İN A'SININA BİLE İHTİYAÇ DUYULAN YERE YURT DIŞINDAN YATIRIM GELMEZ, KİMSE O ÜLKEYE YATIRIM YAPMAZ...

6 ŞUBAT 2023 DEPREMLERİNİN TÜRK EKONOMİSİNE MALİYETİ 90 MİLYAR AMERİKAN DOLARI ÜZERİ OLARAK HESAPLANDI...

TÜRKİYE SİGORTA BİRLİĞİ BAŞKANI UĞUR GÜLEN BEKLENEN, OLASI MARMARA / İSTANBUL DEPREMİNİN YARATACAĞI PARASAL KAYBIN 320 MİLYAR AMERİKAN DOLARI OLARAK HESAPLANDIĞINI İLAN ETTİ...

2 çocuk babası Fatih Yılmaz'ı çarparak öldüren 16 yaşındaki ehliyetsiz sürücü 3 ay sonra tahliye edildi.

2 çocuk, babasız kaldı.

2011'de Erdoğan'ın Hopa ziyaretindeki protestolar sırasında polisin yoğun biber gazı kullanması sonucu Metin Lokumcu'nun yaşamını yitirmesine ilişkin davada mahkeme 13 sanığın beraatına karar verdi. Artvin'in Hopa ilçesinde, 31 Mayıs 2011'de AKP mitingi öncesinde ve sonrasındaki protestolar sırasında polisin yoğun olarak biber gazı kullanması sonucu kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu 1957 doğumluydu... Hopa başsavcılığının yürüttüğü soruşturmada, dönemin il emniyet müdürü Muhsin Armağan dahil 13 polis hakkında ‘taksirle ölüme neden olma’ suçundan altı yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlanmıştı...İddianame, Hopa Asliye Ceza Mahkemesi’nde kabul edilmişti...Aile avukatlarının yeniden keşif talebini reddeden mahkeme, Lokumcu'nun ölümünden yargılanan 13 polisin de beraatine karar verdi. Mahkemenin gerekçesi, kalp krizi nedeniyle hayatını kaybeden Lokumcu'nun ölümüyle polisin biber gazı kullanımı arasında 'illiyet bağı bulunmadığı' belirtildi.

ADALET'İN A'SI BİLE YAYIN YASAKLARI UYGULANARAK GİZLENİYOR

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Köyü’nde yaşayan 8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos’ta Kur'an kursuna gitmek üzere evden çıktıktan sonra kaybolmuştu Narin'in cesedi 8 Eylül'de 19 gün sonra bulundu... Narin’in ağabeyi ve amcası gözaltına alınmıştı. Narin’in amcası ve köyün muhtarı Salim Güran, kızın kaybolduğu andan sadece 15 dakika sonra köyden ayrıldı. Araçta Narin’in DNA’sının bulunması, Salim Güran’ın tutuklanmasına neden oldu. Şüpheli amcanın aracında ayrıca kan, kusmuk ve idrar örnekleri de bulundu...Olayın detayları üzerinde yayın yasağı olduğundan neler gizleniyor, neler örtbas ediliyor sorusu akla geldi…

Kanaat önderi, gazeteci Fatih Altaylı, kayıp çocuklarla ilgili çok çarpıcı bilgiler paylaştı. Küçük Narin ile ilgili ortaya çıkanlar karşısında çok üzüldüğünü belirten Altaylı ‘işin daha vahim tarafı’ diyerek Türkiye’de son 8 yılda 100 bine yakın çocuğun kaybolduğunu açıkladı. Her yıl 10 binden fazla çocuğun kaybolduğunu belirten Altaylı, kayıp çocuk sıralamasında ilk 4’te yer alan illeri de açıkladı. İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ise “Her yıl 10 binden fazla çocuk kayboluyor” iddiasını yalanladı. DMM yalanlasa da TÜİK’in açıkladığı resmi rakamlar, Fatih Altaylı’yı doğruluyor. TÜİK verilerine göre; 2008 ile 2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuk kayboldu.

“Narin’in kaybolması ilgili haberlerin evde eşim, ben falan bu konuya çok takıntılıyız. Bu çocuklar söz konusu olduğunda ben hakikaten dayanamıyorum. İşte eşim bana sorduğunda ne diye ben dedim ki ‘benim oradan aldığım bilgiye göre amcası baş şüpheli gibi duruyor’ demiştim eşime fakat daha sonra ibre amcadan uzaklaşıp kardeşleri ailenin diğer fertlerine doğru gitti fakat sonra yeniden amcaya döndü. Ne olup ne bittiğini bilmiyoruz. Muhtemelen de öğrenemeyeceğiniz. Bu gibi konularda mahalle halkı ve orada yaşayanlar epey bir şey biliyorlar ama pek konuşamıyorlar.”

İşin daha vahim tarafı şu. Bilindi, konuşuldu, üzerinde epeydir durulan ve muhtemelen Allah korusun inşallah olmamıştır diyeceğim ama muhtemelen de artık yaşamayan bir çocuk diye düşünüyorum ve o yüzden de çok dertleniyorum çok üzülüyorum. Ama şunu da söylemek lazım keşke tek bir Narin olsa Türkiye'de o kadar fazla çocuk kayboluyor ki inanamazsınız! Bu vereceğim rakamlar aslında devletin resmi sayıları da bir yandan açık kaynaklardan edinebildiğimiz bilgilere göre Türkiye'de son 8 yılda kaybolan çocuk sayısı yaklaşık 100 bin, 98-99 bin civarında…

Yani yılda 10 binden fazla çocuk Türkiye'de kayboluyor; devletin resmi rakamlarına göre 10 binden fazla… Ayda kaybolan çocuk sayısı yine devletin resmi istatistik verilerine göre bin ila bin 200 arasında inanabiliyor musun! Biz Narin’den bahsediyoruz ama binlerce çocuk kayboluyor. Kaçırılıyor mu, öldürülüyor mu, yurt dışına mı götürülüyor, içeride mi kayboluyor, organ mafyası mı? Bunların hiçbiriyle de ilgili ortalıkta somut bir bilgimiz yok ama bunlar açıklanmış açık kaynaklarda haber olmuş sayılar.

İlk sırada neresi var İstanbul diyeceğimi düşüneceksiniz muhtemelen nüfus oranında ama değil!

En fazla çocuk kaybolan il yine açık kaynaklardaki bilgilere göre Antalya, ikinci sırada Diyarbakır var, üçüncü sırada Gaziantep var, dördüncü sırada İstanbul var. Belki İstanbul daha fazla ama kayda girmiyor onları bilmiyoruz.”

Fatih Altaylı’nın verdiği rakamların ardından, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, konuya ilişkin açıklama yaptı. “Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya hesaplarından paylaşılan, ‘Türkiye’de resmi rakamlara göre yılda 10 binden fazla çocuk kayboluyor’ iddiası doğru değildir” denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“İddia edilenin aksine Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) veya başka bir devlet kurumu tarafından, “kayıp çocuk sayısı” ile ilgili şu ana kadar herhangi bir istatistik yayınlanmamıştır. TÜİK’in açıkladığı veriler, güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuk istatistikleri kapsamında, hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan çocukların istatistiksel verilerini içermektedir. Dolayısıyla her yıl 10 binlerce çocuğun kaybolduğu ve bulunamadığı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz.”

TÜİK’İN RESMİ RAKAMLARI - DMM yalanlasa da TÜİK’in açıkladığı resmi rakamlar, Fatih Altaylı’yı doğruluyor. TÜİK'in 2016’da açıkladığı verilerine göre, Türkiye’de kaybolan çocuk sayısı 104 bin 531. 2016-2023 yılları arasında ise kaç çocuğun kaybolduğu, bu çocukların kaçının bulunabildiğine dair herhangi bir istatistik bulunmuyor. TÜİK bu tarihten itibaren kayıp çocuklara ilişkin verileri açıklamıyor.

EN ÇOK KAYIP VAKALARININ OLDUĞU İLLER - Türkiye genelinde kayıt altına alınan erkek çocuğu kayıp vakalarının yüzde 55'i, Antalya, Diyarbakır, Antep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Adana, Ankara, Bursa, Denizli ve Urfa illerinde meydana geldi.

Verilere göre 2008-2016 yılları arasında kız çocukları en fazla Antalya'da kayboldu. Antalya'da 9 yıl içerisinde emniyet birimleri veya vatandaşlar tarafından bulunarak, güvenlik birimlerine getirilen kayıp kız çocuğu sayısı 4 bin 559 oldu.

GAZİANTEP NİZİP'TE 6 ŞUBAT 2023 DEPREMİNDE YIKILAN VE 51 KİŞİNİN HAYATINI KAYBETTİĞİ  TEK BİNANIN 21 KOLONUNUN MAĞAZA SAHİPLERİNCE KESİLDİĞİ İDDİALARI DA BİR BAŞKA ADALET ARAYIŞINI DOĞURDU...6 ŞUBAT 2023 DEPREMLERİNİN  TÜRK EKONOMİSİNE MALİYETİYSE 90 MİLYAR AMERİKAN DOLARI ÜZERİ OLARAK HESAPLANDI...

Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen, olası İstanbul / Marmara depreminin Türkiye'ye maliyetini 320 milyar dolar olarak hesapladıklarını söyledi...

Mersin Akkuyu Nükleer Santralinin yakınındaki Antakya'da 115 ve 526 yıllarında gerçekleşen devasa depremlerde en az  500.000 kişinin öldüğü tahmin ediliyor...Sözün kısası Suudi yarımadası Anadolu yarımadasını itmeye devam edecek ve çok sayıda devasa depremler yaşadığımız sürece daima gündemimizden düşmeyecek...

6 Şubat 2023 Pazartesi Türkiye'nin güneydoğusunda Kahramanmaraş ve Elbistan merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Bu depremler, 10 ilde büyük bir yıkıma yol açarak, on binlerce binanın yıkılmasına ya da ağır hasar görerek içinde yaşanmaz hale gelmesine neden olurken, en az 50.000 kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı...

Kahramanmaraş ve Elbistan merkezli depremde Gaziantep'in Nizip ilçesinde, yıkılan Furkan Apartmanı'nda 51 kişinin ölümüne ilişkin davada mühendis Yılmaz Şahin Yurtyapan'a indirim uygulayarak 16 yıl 8 ay hapis cezası veren mahkeme, 3 sanığın ise beraatine hükmetti. Firari iki sanığın dosyaları ise ayrıldı...

Apartmanın altında mağazası olanların tam 21 kolonu kestiği iddia edilmişti...

Furkan Apartmanı davasında firari sanıkların avukatı Ersan Şen ise, müvekkillerine tutuklanmama garantisi talep etti...

Depremde yakınlarını kaybeden müştekiler, ilçenin 4'üncü deprem bölgesi olduğunu, depremde ilçedeki  40 bine yakın konuttan sadece Furkan Apartmanı'nın yıkıldığını, ihmaller zincirinin binanın yıkılmasına sebep olduğunu belirterek, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti.

Tutuksuz sanık Eyüp Öğüt, suçsuz olduğunu öne sürerek, "Kolon kesmedim, tadilat yapmadım, 1+1 dairem yok" ifadelerini kullandı...Sanık avukatları ise müvekkillerinin suçsuz olduğunu öne sürerek beraatlerini talep etti. Son sözü sorulan sanık, "Beraat etmektense aklanmak istiyorum. Ben yemin ederim bir şey yapmadım" dedi.

Mahkeme, müzakere için verilen aranın ardından kararı açıkladı. Mahkeme heyeti, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 20 yıl hapis cezası verdi. Cezada indirim uygulayarak 16 yıl 8 ay hapse hükmeden heyet, sanığın mesleğini 3 yıl yapmasının yasaklanmasına karar verdi.

Sanıklar Faik ve kardeşi Eyüp Öğüt ve Nejdet Alpay hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı veren mahkeme, firari sanıklar Hasan Hüseyin Sever ile Abdullah Devrim Sever'in dosyasının ayrılmasına hükmetti.

Mahkeme ayrıca kesilen kolonla ilgili sorumluların bulunmasına yönelik Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

Depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarının avukatı Ahmet Ergin Sözen ise depremzedelerin yanlarında olmaya devam edeceklerini söyledi. Bu davanın bir onur meselesi olduğunu kaydeden Sözen, "Bu davayı sonuna kadar takip edeceğiz. Gerekirse çıplak ayakla Ankara'ya yürüyeceğiz. Henüz her şey bitmedi. Henüz yeni başlıyor. Bu mücadele ancak beraber olursak netice alır. Bir tek kişi ceza aldı. Şimdi tek bir şey var. 4 rapor ve kolon kesilme tespitine rağmen beraat kararı verildi. Firari 2 kişinin ise dosyası ayrıldı. Onlar yönünden dava devam edecek. Bir kişi, 16 yıl ceza aldı" diye konuştu.

KARA PARA AKLAMA VE VERGİ KAÇIRMA İDDİALARI

Sosyal medya fenomeni Dilan ve eşi Engin Polat'ın kara para aklama, bahis oyunlarında dolandırıcılık gibi 3 ayrı suçtan toplam 20'şer yıldan 40'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmasının istendiği, toplam 28 sanığın yargılandığı 'kara para aklama' davasında tutuklu sanık kalmadı...

Dilan Polat Kasım 2023’te “Suç gelirlerinin aklanması” suçlamasıyla eşi Engin Polat ile birlikte gözaltına alınmış ve hakkında dava açılmıştı. Polat hakkında bu suçlamaya ek olarak bir de vergi matrahını azaltma suçlamasıyla başka bir dosya daha var.

Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından yapılan inceleme sonrası Dilan Polat ve eşi Engin Polat'ın mal varlıklarına el konulmuştu.

MASAK raporunda Polat çiftinin birinci derece yakınlarının hesaplarına tasfiye halinde olan üç şirketten sözde ticaret yapılmış gibi gösterilerek sahte fatura kestiği bilgisi yer almıştı.

Demirören Haber Ajansı'nın aktardığı haberde, bu şirketlerden hesaplara 200 milyon lira para girişi olduğu aktarılmış, söz konusu paranın yine aile üyelerine ait şirketler arasında transfer edilerek en son Engin Polat’ın sahip olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplandığı, bu parayla gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığı tespit edildiği ifade edilmişti.

Gazeteci Fatih Altaylı, kara para aklama ve vergi kaçırma suçundan 40 yıl hapisle yargılanan Engin Polat ve tüm sanıkların beraat kararının ardından, Dilan Polat'ın Instagram'daki takipçi sayısının artmasını, "Siyasi rezillik ve adli satılmışlıktan kötüsü toplumsal çürümüşlüktür" ifadeleriyle değerlendirdi...

Fatih Altaylı, Dilan Polat'ın Instagram'da 250 bin yeni takipçi kazanmasına işaret ederek, "Görgüsüz kara paracıların salıverilmesinden daha utanç verici olan o gün 250 bin yeni takipçi kazanmalarıdır. Siyasi rezillik ve adli satılmışlıktan kötüsü toplumsal çürümüşlüktür. İlki iktidar değişikliği ile kısa zamanda çözülür. Diğeri ise buna neden olan iktidardan sonra da sürer" dedi...

İddianamede neler vardı?

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, yasa dışı yollardan edinilen paraların "soğuk cüzdan yöntemi" ile sisteme sokulmadan transfer edilerek aklamaya tabi tutulduğu, örgütün söz konusu faaliyetler sırasında kısa sürede ulaştıkları şöhret ve tanınırlık sayesinde bir kısım gerçek ticari faaliyetlerde de bulunduğu, bu sayede aklama suçlarının en belirgin yönü olan takip ve kontrolün zorlaştırılmasını sağlamaya çalıştıkları değerlendirmesi yapılıyor.

Delillerle sabit olan yasa dışı bahisten gelen paranın perdelenmeye çalışıldığı, zenginleşmenin gerçek bir ticaretten kaynaklandığı imajının oluşturulması için birden çok şirketin kurulduğu anlatılan iddianamede, bu şirketlerin faaliyetleri sırasında gerçekte olmayan iş ve işlemlere ilişkin sahte faturaların düzenlenip kullanıldığı ve kanunen tutulması gereken defterler dışında harici gizli kayıtların tutulduğu belirtiliyor.

İddianamede, soruşturma kapsamına alınan 31 şirketin ve bu şirketlerin sahip olduğu taşınmaz, araç ve benzeri tüm mal varlığının müsadere edilip mülkiyetin kamuya geçirilmesi de talep ediliyor.

Dilan ve Engin Polat'ın "suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" ve "Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet" suçlarından toplam 20'şer yıldan 40'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilen iddianamede, diğer sanıkların da farklı suçlardan değişen oranlarda hapsi isteniyor.

İstanbul merkezli 6 ilde düzenlenen operasyonun ardından Dilan Polat ile eşi Engin Polat'ın da tutuklandığı davayla ilgili düzenlenen Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporunun detaylarına ulaşıldı.

Soruşturma kapsamında daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere el konulan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili hazırlanan 908 sayfalık son raporda Dilan Polat'ın 2020-2023 yılları arasında 3 gayrimenkul aldığı, hesabına 5 milyon 400 bin lira girdiği aktarıldı.

Raporda, Dilan Polat'ın ticari ve finansal işlemlerde karar yetkisinin olmadığı, karar vericilerinin Engin ve Sezgin Polat olduğu kaydedildi.

Engin Polat'ın hesabına ise 2020-2023 yılları arasında 71 milyon 904 bin lira giriş, 144 milyon 208 bin lira ise para çıkışı olduğu, bu yıllar arasında 3 araç ile 6 gayrimenkul aldığına dikkati çekildi...

Engin Polat'ın yasal defterin yanı sıra vergi matrahını azaltıcı şekilde kayıtlarının diğer kayıt ortamlarında kaydetmesiyle hesap dönemlerinde kaçakçılık (çift defter tutma) suçunu işlediği belirtildi...

İddianamede ise soruşturmaya konu şahıs ve şirketlerin hesaplarına yasa dışı yoldan devşirilen paranın açık ve kolayca tespit edilebilir şekilde gönderilmesini beklemenin doğru bir yaklaşım olmayacağının altını çizen savcının şu değerlendirmeleri yer aldı:

Soruşturma konusu şahıs ve şirketlerin profesyonel bir taktik ve organizasyonla nihai amaçlarını perdelemek için güzellik ve kozmetik sektöründe faaliyet gösteren onlarca şirketi kurup hatta hatırı sayılır rakamlara ulaşan gerçek ticari faaliyetlerde de bulunup, bu faaliyetler sırasında şirketler arasında paraların gezdirilmesi sırasında gerek sahte faturalardan gerekse nakit para çekimi ve yatırımı şeklindeki eylemlerden istifade ederek gerçek ticari faaliyetlerden elde edilen paralarla yasa dışı yoldan akan paraların adeta harmanlanması suretiyle kontrolü imkansız hale getirmeye çalıştıkları değerlendirilmektedir. Nitekim bir kısım yüksek tutarlı paranın da gerçek durumun ortaya çıkmaması amacıyla kripto cüzdanlar eliyle muhafaza edilip ilgilisine aktarıldığı yahut uhdede tutulup ihtiyaç halinde lüks yaşam içerisinde kullanıldığı, bu suretle aklama sürecinin işletildiği kanaatine ulaşılmıştır.

Ne olmuştu?

İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım 2023 ve devamında düzenlenen operasyonlarda, Dilan Polat ve eşi Engin Polat'ın da aralarında bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Soruşturma kapsamında daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere el konulan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili Mali Suçları Araştırma Kurulunca (MASAK) ön inceleme raporu hazırlanmış, raporda tasfiye halindeki 3 firmadan aile bireylerine ait şirketlere sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirlenmişti.

Paranın yine aile bireylerine ait şirketler arasında transfer edildiği, son aşamada ise Engin Polat'ın sahibi olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplanarak gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığının tespitinin ardından İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelilerin kimliklerini belirlemiş, İstanbul merkezli Ankara, Yalova, Ordu, Kırklareli ve Manisa'da 43 adrese eş zamanlı operasyon düzenlemişti.

Soruşturma kapsamında çalışmalarını sürdüren ekipler, Dilan ve Engin Polat'a ait bir medikal şirketin Ankara'da başka bir firmaya isim hakkını verdiğini, bu firmanın hesabındaki 1 milyon 800 bin liranın da ortakların kişisel hesaplarına aktarılmaya çalışıldığını tespit etmişti.

Dilan Polat, Engin Polat ve Sıla Doğu'nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16'sı tutuklanmış, hakimlik, 27 şirkete kayyum atanmasına hükmetmişti.

Sulh Ceza Hakimliği, 14 Haziran'daki aylık tutukluluk incelemesinde, Dilan Polat'ın kardeşleri Can ve Sinem Sıla Doğu ile Can Polat, Gökay Bekar, Halit Polat, Harun Abak, Metin Yılmaz, Mustafa Özalp, Nilgün Yılmaz, Uğurcan Ayyıldız ve Zekai Tepe'nin adli kontrol hükümleri uygulanıp, tahliye edilmesine hükmetmiş, diğer 5 şüphelinin tutukluluk halinin devamını kararlaştırmıştı.

İddianameden

Soruşturmanın tamamlanmasıyla Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, yasa dışı yollardan edinilen paraların "soğuk cüzdan yöntemiyle sisteme sokulmadan transfer edilerek aklamaya tabi tutulduğu aktarılarak, örgütün söz konusu faaliyetler sırasında, kısa sürede ulaştıkları şöhret ve tanınırlık sayesinde bir kısım gerçek ticari faaliyetlerde de bulunduğu, bu sayede aklama suçlarının en belirgin yönü olan takip ve kontrolün zorlaştırılmasını sağlamaya çalıştıkları değerlendirmesi yapılıyor.

Delillerle sabit olan yasa dışı bahisten gelen paranın perdelenmeye çalışıldığı, zenginleşmenin gerçek bir ticaretten kaynaklandığı imajının oluşturulması için birden çok şirketin kurulduğu anlatılan iddianamede, bu şirketlerin faaliyetleri sırasında gerçekte olmayan iş ve işlemlere ilişkin sahte faturaların düzenlenip kullanıldığı ve kanunen tutulması gereken defterler dışında harici gizli kayıtların tutulduğu belirtiliyor.

İddianamede, soruşturma kapsamına alınan 31 şirketin ve bu şirketlerin sahip olduğu taşınmaz, araç ve benzeri tüm mal varlığının müsadere edilip mülkiyetin kamuya geçirilmesi de talep ediliyor.

Dilan ve Engin Polat'ın "suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" ve "Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet" suçlarından toplam 20'şer yıldan 40'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenen iddianamede, diğer şüphelilerin de farklı suçlardan değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları öngörülüyor.

Başsavcılık tarafından onaylanan iddianame, gönderildiği Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesince, yargılamayı yapma konusunda yetkili mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesi olduğu belirtilerek iade edilmişti.

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının "görevli mahkemenin temel cezaya göre belirlenebilir olduğu, artırım maddesinin mahkemenin görevini belirlemede esas olmadığı" vurgulanarak yapılan itiraz Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.

MİLLETVEKİLİ AVANTAJLARI

Milletvekili maaşı aylık 166 bin TL civarındadır. (4 bin 486 euro) Hem emekli hem de milletvekili olanların aylık maaşıysa 285 bin TL yani yaklaşık 7 bin 540 eurodur...Telefon faturaları meclis tarafından ödenen vekillere trafik cezası kesilemiyor...Milletvekili (eski ve yeni) ile bakmakla yükümlü oldukları kişilerin tedavi masrafları karşılanıyor...Vekillere ve aile üyelerine diplomatik pasaport veriliyor.

YAZININ SON SÖZÜ:

Çiftçinin % 60'ı ya da % 65'i 1950'den itibaren cami imamlarının direktiflerine uyarak, daima işverenlerin, TÜSİAD'ın büyük patronlarının, süper zenginlerin, müteahhit/ beton dökme lobisinin, toprak ağalarının, sarı sendikaların, din istismarcası yobazların, faşistlerin , Maraş ve Sivas katliamını yapan ırkçıların, Kuzeyden her an bolşevikler inebilir diye sayıklayan bunakların doğrultusunda, tarikatlardan fetva, ABD'nden talimat alan, 1950-1953 arasında Türk ordusunu Kore'de Çin ve Rus ordularıyla savaştıran aşırı sağ partileri iktidara getirebilmek için oy kullandı...Şimdi ağlanmaya hakları yoktur! Ferrero gibi kartellerin kucağına düştülerse bu tamamen kendi hatalarından dolayıdır…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *