‘Falezlere ihanet ettik’ başlıklı yazıma çok tepki aldım..
Antalya’nın gerdanlığı olarak bilinen falezler üzerindeki yapılaşma süreciyle ilgili çok çarpıcı yorumlar yapıldı.
Antalya siyasetinin önemli isimlerinden Ahmet Trablusgarp, çok konuşulacak şu yorumu yaptı yazıma:
“Benim meclis üyesi olduğum yıllarda Lara bandında yüksek yapılaşmaya
hep karşı çıktık. Ama o zamanda Anavatan malı götürme peşindeydi. Bisikletle
gelip Mercedesle giden meclis üyeleri oldu. Ben de BMW ile geldim Renault ile
meclis üyeliğini bıraktım. Çoğu gazeteciler bunu bilir”
Köşe yazıma falez katliamının Talya Oteli el başlayıp, şimdi adı Akra Barut olan Dedeman Oteli ile devam ettiğini belirtmiştim.
Antalya’da sosyal demokrat düşüncenin yılmaz savunucularından olan Ahmet Trablusgarp, şöyle devam ediyor :
“ Aylarca
Dedeman’ın yapılışını durdurduk, ama azınlıktaydık, başarılı olamadık. ”
Ardından da bombayı patlatıyor:
“Dün Anavatan,
bugün de AKP illerde yapılaşmada sınır tanımıyor”
Antalya sevdalılarından Gülgün Akaydın ise şunları söylüyor :
“Yıllarca önce
Dedeman yapılırken, binde 2 oranında(falezlerde)kayma olduğu zemin etüdünde
raporlanmıştı lakin dikkate alan kim ?”
Elbette falezler kendiliğinden denize doğru kaymıyor..
“Barlar Sokağı’ olarak da bilinen Antalya Orduevi’nin karşısındaki binalar için tehlike çanları çalıyor..
Dikkatinizden kaçmamıştır oradaki binaların büyük bölümü boş, Cumhuriyet Caddesi üzerindeki işyerleri ise ya uzun süre boş kalıyor, ya da kısa süreli kiracı bulunabiliyor.
Kaymanın nedeni bilmek için bilim adamı olmaya gerek yok..
Falezler binaların yükünü kaldıramıyor.
Falezler de tabiat koşulları nedeniyle hızla yıpranınca tehlikenin boyutları da artıyor..
‘Kadınyarı’ ve karşısındaki parkın olduğu bölgedeki falezlerin de hareketli olduğunu söylemeye sanırım gerek yok..
Falezlerdeki hareketlilik Atatürk Parkı’na kadar uzanıyor..
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ihalelere talipli çıkmayınca kendi olanaklarıyla yapmaya başladığı Beach Park Projesi’nde Su Otel’in bulunduğu alan ve Varyant bölgesindeki falezleri tıraşlamaya başlaması da kaygı verici bir durum.
Gelelim eski Lara Yolu’ndaki Konserve Koyu’na..
Orası tam bir felaket..
Konserve Koyu’nda bulunan 10 apartman ile 1 otele göçük tehlikesi nedeniyle tam 7 yıl önce, 2010 yılında ‘boşaltın’ tebligatı yapılmıştı.
Dönemin Muratpaşa Belediyesi yönetimince Antalya Valiliği ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yapılan başvuru yazısında Konserve Koyu’nda oturan Ahmet Timur isimli vatandaşın şikayeti üzerine oturduğu bina ve bölgede inceleme yapıldığı vurgulanmıştı.
İnceleme sonucunda gevşek ve nemli zeminden oluşan binanın dibinden başlayıp güneye doğru 3 metre derinliğinde boşluk olduğunun saptandığı, Konserve Koyu’ndaki binaların risk altında olduğu belirtildi.
Konserve Koyu’nda aradan geçen 7 yılda ciddi bir önlem alınmadı..
Bölge sakinleri ise her an bir facia yaşanması olasılığına rağmen evlerini ve işyerlerini terk etmediler.
Aymazlığın boyutlarını ortaya koyma açısından Muratpaşa Belediyesi’nin 2010 yılında ilgili makamlara gönderdiği yazının çarpıcı bir bölümünü sizlerle paylaşmak istedim:
Şöyle deniyor:
“ Binadaki
daireler gezilmiş, duvarlarda ve döşemelerde çatlaklar görülmüştür. Dışarıdan
bakıldığında binanın denize yönüne doğru eğik olduğu gözlenmiştir. Boşluğun
herhangi bir olumsuzluk durumunda(su, aşırı yağışlar, doğal afet)genişleme
ihtimali mevcuttur. Boşluğun binanın tam dibinde olması ve binanın temelinin de
boşlukta kalması sebebiyle mevcut binada ikamet eden vatandaşların can ve mal
güvenlikleri tehlike altındadır. Bahse konu yerde yaşayanların can ve mal
güvenliği için binanın boşaltılma kararı alınması gerekmektedir. Ayrıca mevcut
tehlike sadece bahse konu binada olmayıp, zemindeki sorunlardan dolayı Konserve
Koyu’ndaki binaları da kapsamaktadır”
Ne çabuk da unutuldu Konserve Koyu ?
Antalya’nın ne kadar sahipsiz olduğunun bir örneği falezler meselesi..