Mevsim kış, sokaklarda ayaz kol geziyor. İnsanlarda yarı aç, yarı tok, korunaklı giysili, giyinmiş olmak için giysili; ama ayaz sokaklarda kol geziyor. İnsanlar, sinebildikleri kuytulara, evelerine sinmişler.
--Coronavirus salgını mı?.
--O da geçiyor ama, biraz bize benzedi sanıyorum.
--Bu aralar arabalara atlayıp, şehir dışında kuytu köşelerde, ormanlık yerlerde birer sandalye açıp, aldığımız çay, salepleri içerek vakit geçiriyor, toplantılar yapıyor, konuşuyor, tartışıyoruz.
--Artık sol cenahın vefasızlığından ikrah getirmiş bir arkadaşım içini döküyordu. Aslında içini döktükleri, pek çoğumuzda paydaştı.
--Ev sıcak, kalorifer terletiyor bile diyor ve devam ediyordu sistemine.
--Bahara kadar açlık, kıtlık olsa, evden hiç çıkmasak bile yazdan depolanan kışlık yiyecekler ile, bu kışı da geçirir ötekini de, diyordu.
--Artık sokaklara hep aynı spor giysiler ile gidiyorum. Gelince balkona asıyor, bir gün sonra bir başkasını giyip gidiyorum.
--Kaç yıldır giymediğim ayakkabılar, giysiler var. Bazen, benim mi diye de hayıflanıyorum.
--Ama. Evet ama diyor ve gerisi hepimizin içini yakan kısımı oluyor.
--Hani derler ya, "Yağmur herkese adil yağar" diye. Doğru olabilir herkese aynı yağabilir ama, herkesi adil ıslatmaz. Ayazın herkesi adil dondurmadığı gibi.
--TÜİK'in Aralık sonunda açıkladığı verilere göre enflasyon artıyor, gelirler sabit kaldığından; 2020'de açlık sınırı 2 bin 385, 4 kişilik bir ailede yoksulluk sınırı 8 bin 249 lira görünüyor.
--Dünya Ülkeleri için araştırmalar yapan, İngiliz gayrimenkul danışmanlık firması Knight Frank'ın raporuna göre 2019 itibarıyla;
--Türkiye'de 1 milyon dolar ve üzerinde serveti bulunan kişi sayısı 164 bin 938'e yükseldiği, bu sayından ise, 2018'e göre yüzde 2'lik artış gösterdiği belirtiliyor.
--Ayrıca, raporda milyoner sayısının 2024 yılında 183 bin 162'ye ulaşacağını da ön görüyorlar.
--İşin daha entersanı, firma Türkiye'de 5 yıl boyunca günde ortalama 10 Türkün dolar milyoneri olmasını bekliyor.
--Hiç kimsenin malında gözümüz yok ama, bu işlerinde nasıl ve nerelerde döndüğünü gören, bilen ama halkımız sayesinde de "bön bön, öküz gibi bakan" birisi olarak, insanlara içim sızlıyor.
--Hem de, seçim zamanı bana akıl verecek kadar akıllı, kışında kıçı donan ama benim de içimi yakan bu insanlara baka baka.
--Toplumlar ve insanlar yüzlerce yıldır hep aynıdır. Hep bir cambaz bulunur ve "cambaza bak" oyununun farklı versiyonları ile durum idare edilir. Sokakta kim kimin ile kol kola iken kapalı kapılar ardında, kahkahalar ile neler üleşilmez, neler yenmez neler.
--Tabi bize de bunları söyleyerek, "halt etmek düşer"'...
--Elbette ki herkes yaptığı, ürettiği, çalıştığı kadar kazanacaktır. Bunda bir sorun yok. Hatta babasından, anasından kalanları da dilediği gibi yemesinde, içmesinde har vurup harman savurmasında de bir sorun, bir beis yok. Ama;
-Türkiye Cumhuriyeti(TC) Devleti Yurttaşı denince bir hoş oluyorum.
--Birleşik Krallık ya da İngiltere. I. Elizabeth teyze, 1588 yılında Avrupa'nın en güçlü donanması olan İspanyol Armada'sını bozguna uğratarak Britanya İmparatorluğu'nun temellerini atmış ve ardından gelen kral Amcalar ve Kralice teyzeler ile de bugüne kadar gelmişlerdir. Kimsenin laf etmeye hakkı yoktur.
--Ha bu arada, şimdi Birleşik Krallığı yöneten II. Elizabeth teyze dee, dünyanın en büyük toprak sahibidir. Yeni Zelanda, Avustralya, Canda gibi önceden sömürgelerde bir toprak satın almaya kalın bakalım, alabilecek misiniz? Kiralamaya razı olun.
--Amerika Birleşik Devletleri mi?
--Oooo çok fazla gitmeyin. 55 Kurucu Baba vardır, 39'u resmi bir belgeye imza atsa da, orada "Kurucu Babalar"dan habersiz kuş uçmaz.
--Trump-Biden iktidar savaşı mı?
--Eeee artık adamlar kapitalizmi emperyalist aşamaya getirmişler, boş mu durcaklar, iktidarlarını mı paylaşacaklar.
--Tuzu kuru Avrupa Ülkelerini ise hiç konuşmayalım. Onlar da 1400'ler,1500'lerde Engizisyon Mahkemelerinde çok bedel ödemişler.
--Ama TC denince suların durması gerek.
--Neden mi? Orada bir akıl karışıklığı var.
--Türkiye Cumhuriyetine gelmeden önce bir kapıya daha uğramak gerek. O da, Osmanlı Saray kapısına. Hanedanlığa.
--Osman Bey tarafından 1299'da kurulan Osmanoğlu/Osmanlı Beyliği, babadan oğula geçen bir yönetim ile 1.Kasım.1922'ye, Saltanatın TBMM'ce kaldırılmasına kadar sürmüştür.
--Osmanlıda da, "oppp ne oluyor, hemşerim diyemezsiniz" Adamın babasının, dedesinin; halkın ağzı ile, "Can Allahın, Mülk Padişahın"dır.
--Ama, Türkiye Cumhuriyeti söz konusu olunca, bu dizeler aklıma gelir. Kemal Karakuzey Komutanım alınmasın (istisana) ama, bu dizeler yazılanların bu dizelerden haberleri var mı onu da bilemiyorum
--"Kanla, irfanla (bilgiyle) kurduk biz bu Cumhuriyeti,/ Cehennemler kudursa, ölmez nigahbanıyız (nöbetçisiyiz)."
--Yani bu Cumhuriyeti halkı, emperyalist işgalcilerden kanı ile canı ile kurtardı ve kurdu. O yüzden herkesin göğsünü gere gere söz söylemeye, hak istemeye herkesin hakkı var.
--Devletten alınan ihaleler, ihalelerin taşeronları, taşeronların iş bitiricileri, iş bitirenlerin iş takipçileri, komisyoncuları ... uluslararası belgelerde zenginleşirken, ülkenin yurttaşları yoksullaşıyormuş.
--Huuu aranızda yoksul var mı, yoksa belgeler mi, yalan söylüyor?
--Bu Ülkenin halkı ile birlikte savaşçısı, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, kuruluş yıllarında tarlada köylüye, toplantılarında toplantı dakilere, TBMM'de Milletvekillerine:
--"Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir" demişti.
--Eyyyy kimsesizler, yoklar, yoksullar, ayazda üşüyenler, sokaklarda donanlar, açlar burada bir Cumhuriyet, hem de babanızdan kalma.
--Duydunuz mu!..
--Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi!.. Yani hepinizin Babasının.