“Yerel yönetimlerin ihale, imar değişikliği veya rant oluşumuna neden olacak işlem ve kararları ancak, meslek odaları, muhtarlar ve yöre temsilcilerinin katılımı ile kamuoyunun gözetiminde, yerel meclisler düzeyinde ele alınabilecek; gerektiğinde referanduma başvurulacaktır.” Sayfa 74

“Taşkın koruma tesislerine ve toprak muhafaza çalışmalarına odaklanacak, tarım topraklarının korunması ve su kaynaklarının tarımımızın hizmetine sunulmasını sağlayacak.” Sayfa 224

“Su kaynaklarının azalması, kirlenmesi, verimsiz ve yanlış kullanımları ile topraklarımızın çölleşmesi ve erozyonla yok olması en aza indirilecek, yeşil örtünün ve canlı yaşamın birlikte oluşturduğu ekolojik dengenin insanlığa sunduğu doğal zenginliklerin bilinçsizce kullanılması engellenecektir.

Ekolojik dengeleri gözetmeyen kalkınma çabaları başarısız kalmaya mahkumdur. Bu nedenle üretim, büyüme, sanayileşme, kentleşme stratejileri ve politikaları, çevresel değerleri, doğayı ve atmosferi tahrip etmeden yürütülecektir.

Teknoloji tercihlerinde çevreyi koruma boyutu dikkate alınırken, çevre kirliliğinin önlenmesi ile ilgili teknolojilerin transferi ve üretimi desteklenecektir. Bu anlayışla çağdaşlığın ve yaşamın en önemli unsuru  olarak çevreyi koruma ve geliştirme öncelikli hedef olarak uygulanacaktır.” S 336

“İklim değişikliği ve kuraklığın etkilerini azaltan, su kaynaklarımızın verimli ve doğru kullanımını sağlayacak, toprak örtüsünün erozyon ile yok olmasına karşı hazırlanacak Ulusal Plan sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla yürürlüğe konulacaktır.” 337

6 Yıldır CHP’nin temsilcisi olarak önce Antalya İl Genel Meclisi’nde şimdi de Büyükşehir Belediye Meclisi’nde görev yapıyorum. CHP Üyesi olurken imzaladığım üyelik formunda belirtildiği gibi CHP Tüzük, Yönetmelik ve yukarıda bazı bölümlerini verdiğim Parti Programı’na elimden geldiği kadarıyla uymaya çalışıyorum. Elbette kentlerin gelişmesi ve büyümesi çok önemli. Modern kentler kurmalıyız ama bunu doğayı tahrip etmeden ve insan yaşamını riske atmadan yapmalıyız. Ama öyle planlamalara imza atılıyor ki sağlam zeminde düşük kat ve yoğunluk verilirken su taşkın alanlarında ve riskli bölgelerde faciaya davet çıkarılıyor…

Dün Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde de yukarıda CHP Parti Programı’nda belirtilen ve uymamız gereken hükümler gereği Konyaaltı İlçesi’nde Çandır ve Karaman Çayı arasındaki 160 hektarlık tarım alanının imara açılmasına ret verdim…

Yolun 6 metre altında, su taşkını ve sel bölgesinde, 9,5 metre dere yatağının olduğu, alüvyon zeminli bu kadar büyük bir tarım alanının imara açılması ne vicdanıma sığdı ne de Parti Programımıza uygundu…

Meslek odalarının yoğun eleştiri ve itirazlarına konu olan, yargıya intikal edeceği açıklanan böyle bir maddede verdiğim oyun hesabını seçmenlerimize ve kamuoyuna vermek adına da açıklama gereği düşündüm…

Nasıl ki partililerime “Daha yaşanabilir bir Antalya yaratmak adına 5 yıl daha yetki istiyorum” dediysem, ben sözümün arkasındayım…