Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Başkanı Meral Güler, kadınların soyadı kullanma hakkı üzerine yapılmak istenen kanun değişikliğiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Güler, kadının soyadının kişiliğinin değişmez bir parçası olduğunu vurgulayarak, bu hakkın ellerinden alınmaması gerektiğini savundu.
Kadının soyadı seçimindeki özgürlüğünün evlilik, boşanma gibi süreçlerle sürekli olarak değiştirilmesinin kamu düzenini bozabileceğine dikkat çekti. Ayrıca, kadının kendi soyadını kullanma hakkının, soybağının doğru tespiti için gerekli olduğunu savundu.
Güler açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:
Hangi amaçla çıkarıldığı, hangi soruna çözüm ürettiği bilimsel veri ve ölçümlerle desteklenmeyen bir anlayışla hazırlanan ve Anayasa Mahkemesi kararları çiğnenerek yapılmak istenen kanun değişikliğiyle, kadınların en temel haklarından biri olan kendi soyadını kullanabilme hakkı ellerinden alınmak istenmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin son iptal kararıyla, soyadının belirlenmesinde eşlere seçim hakkı tanınarak kadın-erkek eşitliği sağlanması gerektiği vurgulanmış ve kadının evlenmeden önceki soyadlarını tek başına kullanabilmelerini sağlayacak yasal düzenlemenin yapılması için 9 aylık süre tanınmıştır.
Yasama organı eliyle, Anayasa Mahkemesinin bu kararı doğrultusunda eşitliği sağlayan bir düzenleme yapmak yerine kadınların kazanılmış hakkını elinden almak üzere yeni bir skandal hayata geçirmeye hazırlanıyor.Aile bağlarının korunması, soybağının doğru bir şekilde tespit edilmesi ve çocuğun kötü etkileneceği gibi yapay gerekçelerle kadının, kullandığı isim konusunda bile kendi tercihini yapamayacağı sonucunu doğuracak bir düzenleme kadını doğumla birlikte kazandığı kendi soyadını kullanabilme hakkından mahrum bırakacaktır.
Evli kadının kocasının soyadını taşımasının soybağının doğru tespiti için gerekli olduğunu savunanlara, soyadının kamu düzenini sağlama fonksiyonunu yerine getirebilmesi için adın sürekliliğinin önemini hatırlatıyor ve evlenme, boşanma gibi nedenlerle kadının sürekli soyadı değişikliğine maruz bırakılmasının , kamu düzenini bozan önemli bir sorun olduğunu, dikkate almalarını öneriyoruz.
Anayasal Eşitlik ilkesine aykırı olarak cinsiyete dayalı farklı bir yaklaşım içerisinde, erkeğe ömür boyu aynı soyadını kullanma hakkı tanıyıp, kadını aynı haktan yararlandırmayan düzenleme, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hem de Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ile devletin yükümlendiği ayrımcılık yapmama görevinin ihlalidir.
Kadının doğum ile kazandığı soyadı, kişiliğinin maddi ve manevi bir unsuru,dahası özel yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır.