‘İleri demokrasi’nin yeşerdiği ülkemde, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, engelli hakları konusunda aştık kendimizi…
Kadınları öyle çok ‘seviyoruz ki’, ‘sevgimizden’ öldürüyoruz…
‘Dayak cennetten çıkmadır’ diyor, sırtından sopayı eksik etmiyoruz…
‘Kocanın vurduğu yerde gül biter’ ya, gözlerine makyaj yapmayı ihmal etmiyoruz…
Çocuklarımızı da seviyoruz…
Asla çocuk haklarını ihlal etmiyoruz. Şiddet ve istismar konusunda verilerin yüksek olmasına bakmayın, ‘eskiden veri tutulmuyormuş da ondan düşükmüş’. Aslında eskiden daha çok çokmuş, şimdi düşmüş…
Vatandaşlarımıza şiddet asla kullanmıyoruz. Arada bibergazı sıkıyor, tartaklıyor, yerlerde sürüklüyoruz ama olur o kadar…
İnsan hakları ve ifade özgürlüğü konusunda çağ atladığımız muhakkak…
Teröristbaşının bakımı dört dörtlük…
Ayrılıkçı fikirlere kapımız sonuna kadar açık…
Sadece muhalefete ve Atatürk, Cumhuriyet, üniter devlet vurgularına tahammülümüz yok…
Ha bir de giyim-kuşam konusunda herkes özgür. Artık ilkokullara kadar türbanla giriyor. Ama öyle şorta, kısa kollu tişörte izin yok. ‘Ahlaki’ açıdan hani…
Bir de alkol, sağlığa zararlı ya o yüzden lokallerde falan yok…
Sonra herkese kapımız açık…
Dün engelli vatandaşlarımız, örgüt temsilcileriyle bir valimizi ziyarete gitmiş ama binada engellilere dönük düzenleme olmadığı için kapıda kalmış ya ‘o bina koruma altında’ olduğundan düzenleme yapılamamış…
Yoksa her şeyimiz tamdır…
En önemli günlerinde belki bir dertlerini anlatacaklar, bir şey isteyeceklerdi ama olmamış. Gerçi kapıda kalan engelliler, dertlerini basın aracılığıyla anlatmışlar…
Basın demişken, basın özgürlüğünde dünyayla yarışıyoruz…
Bakmayın tutuklu gazeteci sayımızın çok olmasına, onlar gazetecilikten içerde değil ki, ‘terör’ vs suçları var…
Bu arada halka son derece hoşgörülüyüz…
Arada şehit anneleri, üretici falan azarlıyoruz ama o kadar da olur…
Sonuçta ‘ileri demokrasi’ var…