21 yy öyle bir çağ ki, üretmeden tüketebildiğiniz, her
şeye çok kolay sahip olabildiğiniz için de, hiç bir şeyi SORGULAMIYORUZ
--Çok enteresan.
--Sunulan bu şeyleri de hep bir müktesep hak/kazanılmış
hak sayıp, yaşayıp gidiyoruz...
--Ne verdilerse aldık. Bu verilenlerin bedellerini nasıl
ödeyeceğiz gibi soruları sormak, hiç aklımıza bile gelmedi..
--Hani ekmek elden su gölden misali bedava yaşayıp
gidiyoruz.
--Yahu bu değirmenin suyu nereden geliyor diyenleri de
duymak işimize gelmedi..
--Tabi bu bedava yaşamı bize sağlayanları da biz ayakta,
iktidarda tuttuk.
--Hoşgörümüz ile.
--Görmezlikten gelmelerimiz ile.
--Sorgulamamalarımız ile.
--İLLA DA VERDİĞİMİZ OYLAR İLE.
---Ne tuhaf bir durum değil mi?.
--Bir kabullenilmişliktir, gidiyoruz.
--Cumhurbaşkanlığı, Bakanlıklar, Belediyeler hizmet
kurumları değil de, birer HAYIR KURUMU oldular sanki..
--Fukaraya, Ramazanda kurulan iftar sofrası, kışın, seçim
zamanı dağıtılan odun, kömür, sosyal devlet diye bir kavram unutulduğu için,
sunan kamu kurumunun ve siyasi partisinin bir lütfu sayıp, kabul edip geldik bu
güne..
--Bu kabul edilmişlik içinde 1980 Turgut Özal ile
başlayan "BENİM MEMURUM İŞİNİ BİLİR" anlayışı, sonraki iktidarlar ile
de sürmüş; son 16 yıla kadar da gelmiştir.
--Son 16 yıldır da, Kamunun elinde ne var ne yok ise
satılmış, elden çıkartılmış, "ÇALIYORLAR AMA, İŞ DE YAPIYORLAR"
denilerek de bu süreç, kabul görmüş, bu günlere kadar da gelinmiştir.
--Artık alan almış, çalan çalmış ve deniz tükenmiştir.
--Şimdi de moda hayal satmaya, bu güne kadar hiç
sorgulanmayan şeyler bile, sanki bu günler iktidarının bir lütfu gibi sunulmaya
başlanmıştır.
--Mevcut iktidar ve onun temsilcisi CB Erdoğan
tarafından, yıllardır artık girmeyen evin kalmadığı BUZDOLABI, bu dönemin bir
lütfu gibi sunulmaya bile başlanmıştır.
--Aklı başında olması gereken bir Üst düzey bürokrat
tanıdığım bir gün:
--"Biz tavuk etini bile bu iktidar döneminde yer
olduk" diye herkesi dahil ederek söylediği sözü duyunca, inanamamıştım.
--Oysa, bir köy delikanlısı olarak da, okur iken
yaşadığım kasabada iken bile insanlar, misafirlerine PİLAV ÜSTÜ TAVUK/HOROZ
tepsisini bir gurur vesilesi olarak sunarlar idi.
--Daha sonra anladım ki, "tavuğu bu iktidar dönemi
yedik" diyen kişinin "Harun gibi sıradan yaşar iken, bu iktidar ile
birlikte KARUN KADAR ZENGİN" OLMASI İLE HER EYİ DEĞİŞTİĞİ İÇİN, herkesi de
kendisi gibi sayıyordu.
--Bu tür yaşam, merkezi yönetimden, belediyelere kadar
uzandığı için, binlerce, milyonlarca insan "BAL TUTAN PARMAKLARA SAHİP
" olmuşlardı.
--Ama 16 yılın sonunda, hortum ile beslenen ve bunu hak
sayanların sayısı o kadar artmıştı ki, artık yeniler için bu hortumların ucunda
ki memelere ulaşma imkanı kalmamıştı.
--Hortumun ucunda ki memelerden yararlananlar da, bunu
kendileri için için doğal bir hak saydıklarından, ÇINGAR ÇIKAR hale gelmişti
her yer.
--VE SEÇİM ZAMANI GELİP ÇATMIŞTI.
--Hem de, iki seçim bir arda.
--Bir yanda, mevcut Ak Parti iktidarı ve ona destek,
CUMHUR İTTİFAKI ortağı MHP, BBP ve CB Adayları R.T.ERDOGAN ile;
--Diğer yanda, kendi MV ve CB adayları ile CHP, İYİ
Parti, Refah Partisi, DP.
--Bunların dışında ise, HDP.
--16 yıl sonunda, iktidar olanakları ile yaratılan ve
yaşatılan bir kitle mevcut idi. Devlete ve Devlet olanaklarına göbekten balı
kesim bile artık, varsıllığı zevkini almıştı. Artık AĞA OLMUŞLAR idi.
--Kendi kanatları ile uçacaklarını sanıyorlardı. Yani,
ekonomik özgürlüklerini kazanmışlardı.
--İşte bu şartlar ve durum ile iki seçime birden
gidiyorduk.
--İşin enteresan tarafı, bütün partiler hala düşük seviyeli
bir seçim kampanyaları yürütseler de, CB adayları, halkın dipten gelen
dalgaları ile heyecanlı bir CB seçim kampanyasını kucaklarında bulmuşlardı.
--Yılların "metal yorgunluğu", mevcut şartlara
alışkanlık, verilenlerin müktesep hak olarak alınması, yeni şeylerin eskisi
gibi bonkörce verilememesi, sisteme bağlanması gerekenlere verilecek şeylerin
sınırlı olması, İKTİDARIN ve CUMHUR İTTİFAKININ en şanssız yanı idi.
--Kendini MİLLET İTTİFAKI sayan Muhalefet ise, bu
yılgınlık, bezginliğin üstüne TAMAM ARTIK her şeyi değiştirelim yönündeki
halkın beklentisine karşılık vermiş sonucunda da, SEÇİM SÜRECİNİ heyecanlı bir
hale getirmiştir.
--24 HAZİRAN AKŞAMI, HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ
OLAMAYACAKTIR.
--Cumhur İttifakı Partileri, TBMM'de ve CB Adaylığında
kazansalar da, kaybetseler de ayrı bir süreç;
--Millet İttifakı Partileri ve CB Adayları kazansa da,
kaybetse de , artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır.
--DENİZ TÜKENMİŞ, TÜRKİYE GEMİSİ sığ sulara yanaşmıştır.
--Kimler bu sürecin sonucunda, iktidar olur, kimler
Milletvekili olur, kim Cumhurbaşkanı olur belli olmasa da,
--16 yılın sonunda gelinen/getirilen durumda,
--Memur, ESNAF, SANATKAR gibi sabit ve düşük gelirli
olanların, ÇIKAN BU FATURAYI ÖDEMEYE HAZIR OLMASI GEREKMEKTEDİR..
--Ha seçimi kim kazanır ise kazansın, bu bedel toplum her
kesimine adil dağıtılır mı, diye soracak olanlara ise yanıtım.
--Sorunun kaynağı olanlar, çözümün odağında olamazlar.
--DERİM!..
--O yüzden, hem Kamu ve Özel sektör ile Siyasi Partilerde
SORUNUN KAYNAĞI OLANLARI iyi seçmez, onları iktidardan uzaklaştırmaz isek,
--ENSEYİ KIZARTMAKTAN ŞİKAYETÇİ OLMAYALIM..