Antalya’nın 70’li yıllarda bir üniversite kenti olması için çabalayan genç, dinamik beyinler tüm engelleri aşıp, bugünkü üniversite alanını Boğaçay’a kadar kamulaştırıyorlar…


En büyük iki emek yaşayan en eski Belediye Başkanımız Selahattin Tonguç, Prof. Dr. İbrahim Ceylan ve hiç şüphesiz ki dönemin Maliye Bakanı Deniz Baykal’a ait…


Üniversiteyi Isparta’ya taşımaya çalışanlara inat mücadele edip Antalya’da üniversite alanını kamulaştırıp, imar planlarına işliyorlar…


Ama 12 Eylül Darbesi giriyor araya…


Darbeden nasibini alan üniversite alanının yarısı uçuyor…


Vakıf kuruluyor. Kurucuları arasında yaşayan şuan iki kişi var ki ikisi ile de dün konuştum. Birisi Selahattin Tonguç Başkan, diğeri Prof. Dr. İbrahim Ceylan…


Hem duygulandılar hem duygulandırdılar…


Kampüsten koparılan 33 bin metrkarelik alanda yükselen bir lüks konut inşaatından haberdar değillermiş…


Antalya’nın buna nasıl sessiz kaldığına, Akdeniz Üniversitesi’nin buna nasıl izin verdiğine isyan ettiler…


Ve kibarca ‘Utanılacak bir şey’ dedi, Tonguç Başkan…


Zarafeti başka bir şey demeye yetmese de yerin dibine sokulduk hep birlikte…


Haksız mı…

Düşünün ki bilim yuvası olarak ayrılan alana toplu konut, ucuz konut inşa etmesi gereken TOKİ giriyor…


Hadi girdi, yurt yapsın…


Yok hiçbir şey üretmiyor…


33 Bin metrekarelik alanı satıp geçiyor…


Parayı cebine alan TOKİ aradan çıkıyor. Antalyalı firma en güzel alanı ‘en güzel’ şekilde kullanmak için kolları sıvıyor…


Toplam 10 blok…


500’e yakın lüks konut, ticari alanlar, ofisler…


Ne güzel değil mi…


Hani kamulaştırma alanı dışında kullanılamazdı, bu alanlar…


Nerede kanun, mevzuat…


Hangi zorunluluk kampüsü satıp lüks konut üretmeyi gerektirdi…


Sevgili dostlar bu ayıp bize yeter…


Gelin bu yanlışı geri döndürelim…