Halk tipi kanalları izliyor musunuz?  Hemen hergün bir beslenme hilesi anlatılıyor. Tereyağına margarin, hatta un, Antep Fıstığı yerine bezelye kıymada et yerine sakatat satıldığı en masumlarından.

Şimdi bu nerden mi çıktı. Haberlerde izledim. “GİMDES ve Dünya Helal Vakfı tarafından organize edilen Dünya Helal Konseyi (WHC) Kongresinin eşliğinde düzenlen 9’uncu Helal ve Tayyib Ürünler Konferansı 23-24 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşti.”

Şimdi olayın özüne mi bakalım, sözüne mi?

Aklı başında tv kanallarında, kocaman kocaman adamlar konuşmalarına Arapça kalimeler eklemeye devam ediyor. “İhtimal”in karşısında “olasılık” pek tutmamıştı. Ama “sorun” yerine “mesele” demek nedir?Uzatmayalım, merak ediyorsan dinle.Türkçemize özgün kelimeler kazandıran Bülent Ecevit’in kemikleri sızlıyor.

Bu arada bir anı.Bergama Belediyesi tarafından düzenlenen Basın Ödülleri törenindeyiz.Yarışma, Bergamalı Gazeteci Şakir Süter anısına. Burada bir mahalle arkadaşı  Süter’i anlattı.

“Bizim ulaşamadığımız dergilere ulaşmak, bizi her zaman bir yenilikten haberdar etmek onun hep görevi (vazife değil) olmuştu” dedi ve “iyi günler” i ilk kez Süter’den duyduğunu anlattı.

Şimdi konferansın adına bakıyoruz: “9.  Helal ve Tayyib Ürünler Konferansı” imiş.Hiç merak etmemiştim “Tayyib” kelimesinin anlamını.Türkçe sözlüğe baktım.

Tayyip   Köken: Arapça 1. İyi, güzel, hoş.2. Çok temiz.

Burada dikkat buyurunuz “Tayyip” diyor.Konferans düzenleyicileri ise “Tayyib” demiş.

Aradık bulduk.  İyi, helal, hayırlı, mübarek, temiz, güzel, hoş, verimli, iyi davranış, haram olma şüphesi bulunmayan, izin verilen, güzel cemaller.

 

Benim adım Nizamettin. Beni kaydeden değil ama adını aldığım komutan veya bi önceki kişiyi kaydeden nüfus memurunun cehaletimi “Türkçeleştirmesi mi bilemiyorum, “Dinin nizamlı uygulayıcısı” anlamına gelen Nizameddin’i çevirip anlamsızlaştırmış. Neyse, bu da bizim boynumuza büyük bi yük yığmayı önlemiş.

“Kelimelere takılma” diyorsun değil mi?Ben takılmıyorum, takıntılara yanıt veriyorum. 1988 yılında cennet mekan öğretmenim Nuri Tekerli, “tamam, “olasılık” diyelim de ‘Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin’ şarkısını nasıl söyleyeceğiz” demişti.

Sözden öze dönüp bitirelim.

Bu ülkede 15 yıldır kontrol sizde. Referansınız “İslam.” Eğitimin bize göre içine ederken “Dindar nesil yetiştireceğiz” dediniz, tüm okulları İmam Hatip’e çevirdiniz.

Bugün esnafı öteleme kredilerle oyalayıp hileye zorlarken, devasa şirketler, koca markalar zaman zaman sahte ürünle yakalanırken, uyanık ayak takımı ucundan tutup malı götürmek için sırada beklerken, hiç kimse kazancının “helal” veya “haram”lığını sorgulamazken siz hangi “helal” hangi “güzel” tarafını tartışıyorsunuz Allah aşkına.

 

 


 

Bu arada Malezya; Endonezya, ABD, İngiltere, Fransa, Güney Afrika, İspanya, Almanya, Hollanda, Cezayir, Kuveyt, Güney Kore ve Türkiye’nin katıldığı konferansta sektördeki gelişmeler, sorunlar ve çözümleri, helal turizmin önündeki zorluklar, helal endüstrisinde teknoloji ve yenilikler, tıp ve eczacılık kozmetik ürünlerinin helal sertifikalama sorunları ve çözüm önerileri, çağdaş islam meseleleri, hayvanlarda sersemletme, etil alkol ve istihale gibi konular hakkında bilgilendirmeler yapılmış iyi mi?

Bu arada bi not “helal turizm” hoş geldin.