Cuma güne aldığımız Kent Masallar’ını cuma günü sizlerle buluşturamadık özür diliyoruz. Haa! kaç kişi bekliyordu böyle dört gözle, onu da bilmiyorum. Şimdi bu masalda size Anadolu'yu göstereceğim, anlatmayacağım, göstereceğim.



Hikayeyi bilirsin değil mi? Hoca Nasrettin’e “Ya senin hanım ne kadar çok geziyor” demişler de “Yanlışlarınız var, o kadar gezse bir de bize uğrardı.”

Şimdi efendim malum yollara düştük, zaten gezmeyi sever masalcı, sicili de var o konuda. Ama bu öyle değil. “Bir çalışmaya imza atalım dedi” köşe bucak gezerken ve tam da evde kalınması gerekirken birkaç seyahate çıktı masalcı. Yani Antalya- İzmir, Antalya- Bursa, Antalya- Aksaray- Niğde arası TIR ile, sevgili Yakup Çam'la.

Benim şoförün yanına binip gitmeme izin veren Atakul Nakliyat ailesine de tabii teşekkür ediyorum. Mehmet abi 30-35 yıllık süreçte kendisi sektörün içinde kamyoncu. Şimdi nakliyeci. Aynı dili konuştuk çünkü benim dedem kamyoncu, dayılarım kamyoncu, eniştelerim vardı kamyoncu filan derken şimdi doğal olarak bu hengamenin içinde Cuma güne aldığımız Kent Masallar’ını cuma günü sizlerle buluşturamadık özür diliyoruz.

Haa! kaç kişi bekliyordu böyle dört gözle, onu da bilmiyorum. Şimdi bu masalda size Anadolu'yu göstereceğim, anlatmayacağım, göstereceğim. Özellikle son 20 yılda herkesin çok iyi yollar yapıldığını düşünürken, çok iyi hizmetler yapıldığını, kurumların artık çok iyi çalıştığını düşünürken, bunun bile bölgesel olduğunu tecrübe etmiş olduk. Ana arterlerin dışına çıktığımız zaman, belli yolların dışına çıktığımız zaman olayın hiçte böyle olmadığını da gördük.

İşte örnek veriyorum Niğde karayolu öyle gidiş geliş 4 şerit filan değil, bildiğiniz eski düzen bir şerit gidiş, bir şerit geliş. Evet bakımı yapılmış mı derseniz doğrudur karlar temizlenmiş filan, ama “bölünmüş yol” değil. Bunu gördük, bunun dışında ne gördük? Ekonomik krizin artık ülkeyi tamamen yaktığını gördük. Görüştüğümüz hiç kimsenin artık “Allah'a şükür halimize” demediğini görüyoruz.

Bir tırla yolculuk yapıyoruz, molalarda tırcılarla, kamyoncularla aynı masayı paylaşıyoruz. Her ne kadar eskisi gibi böyle dolu dolu sohbetler yaşanmasa da, herkes telefonla gömülmüş olsa da, yine konuşuluyor. Herkes gelirinin artık yetmediğinden yakınıyor. “Mazot bir yandan” diyor buna bağlı olarak yedek parça, öbür yandan bir lastik fiyatının uçup gittiğini nakliye gelirlerinin çok düştüğünü işte sektörün artık rekabetle birlikte fiyatını ucuzladığı söylüyorlar.

Orasını da bir kenara koyalım efendim, biz bu sene kışı doya doya yaşadık. Yani aslında coğrafya olarak yaşadık Türkiye geneli soğuk, bol karlı, bol yağmurlu bir kış geçiriyor. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan kulaklıklar, susuzluklar İnşallah önümüzdeki yıl yaşanmayacak.

Antalya'ya kar yağdı evet. Yani beklenti yüksekti. 2008'de yağan karı görmezden gelip işte 1993'teki kar gibi bir beklenti oldu falan filan.  Masalcı, Antalya'ya kar yağdığı gün Antalya'dan yola çıktı,  Isparta, Denizli bölgesinde yoğun bir kar vardı.  İzmir'e doğru giderken Aydın tarafında, Manisa tarafında hiçbir şey yoktu.

Aksaray’ın Gücünkaya köyüne gittik. Eski bir dokusu var köyün. Üzüldüğüm şey, köyünün tarihi hakkında bilgi alamadım. En net duyduğum şey şuydu, bir genç, bir yaşlıya doğrulattı. Evet, “30 yıldır böyle kar yağmadı” dediler.

Şimdi sizi Anadolu'nun karlı fotoğraflarıyla baş başa bırakıyorum.  Önümüzdeki hafta dolu dolu bir yazı dizisi geliyor. 30 yıl önce Anadolu yollarında çektiğimiz fotoğrafları ve kamyoncularla yaptığımız söyleşileri yayınlamıştık. “Anadolu Yolları Karlı” diye. Önümüzdeki hafta “Anadolu Yolları Hala Karlı” adıyla, 1 hafta sürecek bir yolculuğa çıkacağız. Beni izlediğiniz için teşekkür ediyorum.