Dünyadaki bütün teknik direktörler, teknolojinin süper gelişmesi sonucunda, istem dışı gençler ve tecrübeliler olmak üzere ikiye ayrıldılar. Bu rekabette ibre, teknolojiye daha yakın olan gençlerden yana. Bunun tipik ispatı ülkemizde belirgin. Çünkü artık M. Denizli, F. Terim, Ş. Güneş, Y. Vural ve E. Yanal liglerimizde yok, ve başımızda genç bir teknik adam var.
Böylece bu yarışı dünyada olduğu gibi Türkiye’de gençlerin kazanacağı şimdiden belli. İşte tam burada, Büyük Atatürk’ün daha çocukken özümseyip yaşam biçimi haline getirsinler diye Cumhuriyeti gençlere, ulusal egemenliği, demokrasiyi, küçüklere emanet ve armağan ettiği yıllar geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. Atatürk nasıl ki ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti sonsuza kadar kalıcı olacaktır.’ Özdeyişini söylemişse, bana göre de O’nun her konudaki fikirleri de sonsuza kadar kalıcı ve geçerli olacaktır.
Genç teknik adam Nuri Şahin idaresinde sahaya çıkan Antalyaspor’un oyun tarzı şöyleydi. Kayserispor ataklarını karşılayıp milimetrik paslarla orta sahaya kadar gelmek muhteşem. Ondan sonrası berbat. Hücuma kalkışta hatlar arası kopuk ve organize. Hücumsuz gol olur mu? Olmaz. O zaman biz ne oynuyoruz? Savunma mı? Hayır. Hücum mu? Hayır. Peki ne oynuyoruz? Tam anlamıyla ortaya karışık, Antalyaspor artık kimliğini bulmalı ve parolası hücum, hücum, hücum olmalı. Çünkü kadro yapısı hücum futbolu oynamaya müsait.
Pek dilim varmıyor ama yazmaya kendimi mecbur hissediyorum. Böyle ‘Kimliksiz’, futbol oynarsan yenilmeye mecbursun. Nitekim yenildik 0-1. Yeni transferlerinde takıma katılmasıyla daha da güçlenecek olan takımımız sıkı çalışmayla en kısa zamanda başarılı günlerine dönecektir. Bundan kimsenin kuşku duymadığına son derece eminim.
İyi haftalar hoşça kalın.