Açlık, yoksulluk, yolsuzluk, yalanlar derken herkes enseyi kararttı, yelkenleri indirdi. Genci de işçisi de emeklisi de iş insanı da sanayicisi de umudunu kaybediyor…
Yurttaş yarınını görememekten, insan onuruna yakışmayan tablodan, demokratik tablonun sınıfta kalmasından dertli. Hem dertli hem de perişan…
Aklıyla alay edilmesine tahammülü kalmadı yurttaşın. Yaşanan acı tablonun tozpembe sunulması ve her sıkışmada toplumsal hassasiyetlere sarılma yöntemi artık işe yaramıyor…
Herkes, herşeyin farkında…
Veriler, istatistikler iç karartıcı…
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye'nin kredi notu görünümünü 'negatif' olarak belirledi…
İnsan haklarının uygulanış ve ihlallerini takip eden önemli kuruluşların başında Freedom House’un raporuna göre 195 ülke arasında 146. sıradayız…
Ama çare var, her şeye rağmen umut…
Ne diyor, Nazım Hikmet; Umut, umut, umut…
“…İşler atom reaktörleri işler
Yapma aylar geçer güneş doğarken
Ve güneş doğarken hiç umut yok mu
Umut umut umut
Umut insanda”
Belki Orhan Seyfi Orhon’un Umut şiirini hatırlatacaksınız bana…
“Dünya döndükçe
Umut fakirin ekmeği
Ye Memet ye
Ye Memet ye! …”
Evet, umudumuzu kaybetmeden, enseyi karartmadan mücadeleye devam…
Yaşamak güzel şey…
Umudunuz hep taze kalsın…