Birkaç yeni film... "The Alto Knights", "The Apprentice", Kadıköy Kaymakamlığı tarafından yasaklanan "Queer", "Adı henüz konmayan Tony Accardo/Sam Giancana Biyografisi- Untitled Tony Accardo/Sam Giancana Biopic"
ABD'nde Prohibition Era- İçki Yasağı dönemi 1920'den 1933'e kadar İtalyan kökenli Amerikan mafyasını ülkenin en büyük sermaye odağı haline getirdi...
Franklin Delano Roosevelt 4 Mart 1933'te Başkanlık görevine başladığında ABD nüfusu: 125,578,763...
O dönemde toplam işgücü 52 milyon , işsiz sayısı 13 milyondu...
15 Şubat 1933'te Miami'de bir suikast girişiminden yara almadan kurtulan Roosevelt Amerikan mafyasının belini kırmak için 1920-1933 arasında yürürlükte olan ve mafya patronlarını zengin eden, servet sahibi yapan içki yasağını da kaldırmıştır...
1845-1852 döneminde İrlanda'daki açlık en az 1 milyon ölüme yol açtı...1929 ekonomik krizi döneminde ABD'nin en zenginleri arasına katılan Kennedy ailesi de İrlanda'daki açlık döneminde ABD'ne göç etti...
1972'de yayınlanan "Captains and the Kings" adlı romanın esin kaynakları arasında Kennedy ailesi, John D. Rockefeller ve Howard Hughes gibi süper zenginlerin serüvenleri bulunmaktaydı...Bu roman 1976'da TV dizisi haline getirildi...
Kennedy Ailesinin içki yasağı döneminde alkoliklere içki tedarik ederek servetlerini katladığı ve 1929 Wall Street borsa çöküşünü öngörerek borsa ölmeden önce hisse senetlerini nakide çevirirek servetlerini koruduğu da tarihe geçti...
1943'te İtalyan Mafya patronu Lucky Luciano (1897-1962) Amerikan ordusunun İtalya'daki Sicilya'yı ele geçirmesine yardımcı oldu...
Al Capone'un (Alphonse Gabriel Capone 1899 -1947) Chicago'daki suç imparatorluğunun alkoliklere içki , junkielere uyuşturucu maddeler tedarik eden, fuhuş ticareti yapan, kumarhaneler, gece kulüpleri ve genelevler işleten suç imparatorluğu o dönemde yıllık cirosu 100 milyon doları (bugünün parasıyla 5 milyar doları) aşan bir gelir okyanusuna sahipti...Kanun kuvvetleri Al Capone'u ancak vergi kaçırma suçundan tutuklayabildiler (1931)
"The Apprentice" (2024)
Donald Trump'ın küresel zengin olmasında baş rolü üstlenen avukat Roy Cohn'un hikayesini konu alan "The Apprentice" (2024) adlı film Cohn'un en ünlü mafya babalarıyla müvekkil ilişkisini de sergilemişti...
Mafya patronları Carmine Galante (1910-1979), Anthony "Fat Tony" Salerno (1911 – 1992), John Gotti (1940-2002) Mario Gigante (1923-2022), Paul Castellano (1915-1985) adalet önüne çıkarıldığında avukat Roy Cohn tarafından temsil edilmişti...
Yönetmen Michael Mann yeni filminde Chicago mafyasının liderleri Sam Giancana (1908-1975) ve Tony Accardo'yu (1906-1992) konu aldı...Bu filmin seyirciyle buluşması 2026'yı bulabilir...
"The Alto Knights"
21 Mart 2025'te seyirciye sunulacak olan "The Alto Knights" adlı bir başka film ise, birbirine düşman olan iki yakın arkadaşın iki mafya liderinin Vito Genovese ve Frank Costello'nun öyküsü...Hem Vito Genovese'yi, hem Frank Costello'yu Robert De Niro'nun canlandırdığı bir film bu...
Mario Puzo "The Godfather" romanındaki Don Corleone karakterini yaratırken Vito Genovese (1897- 1969) ve Frank Costello (1891-1973) adlı mafya babalarından esinlenmişti...Genovese 1957'de Costello'ya suikast girişiminde bulunmuş ve başarısız olmuştu.
ABD 1960'larda 1970'lerde "Türkiye'de Haşhaş ekimini yasaklayın ; haşhaştan elde edilen uyuşturucu gençlerimizi ve yetişkinlerimizi zehirliyor" talebini her fırsatta defalarca Ankara'ya iletti...
"The Godfather" romanında Mario Puzo, 1969'da Amerikan halkını zehirleyen uyuşturucu maddelerin kaynağı olarak Türkiye'yi gösterdi...
İnönü, Demirel, Ecevit ABD'nin bu talebini reddetti...Ancak 12 Mart 1971 askeri darbesini yapan generaller ABD'nin talebini harfiyen yerine getirdi...
Çok yıllar sonra ortaya çıktı ki Vietnam'da öldürülen Amerikan askerlerinin tabutlarına gizlenerek ABD'ne Uzakdoğudan tonlarca, on milyonlarca Amerikan vatandaşını uyuşturucu bağımlısı yapan maddeler sokulmaktaydı...
Bakınız: "American Gangster" filmi...(2007)
"The Godfather"ın gerçek esin kaynaklarıdır: Gambino Mafya Ailesi, Lucchese Mafya Ailesi,Colombo Mafya Ailesi, Bonanno Mafya Ailesi, Genovese Mafya Ailesi, Sam Giancana (1908-1975), Bugsy Siegel (1906-1947), Carmine Galante (1910-1979), Al Capone (1899-1947), Meyer Lansky (1902-1983), Lucky Luciano (1897-1962), Carlo Gambino (1902-1976) gibi ünlü gangsterler, İtalyan İnce Memed Salvatore Giuliano (1922-1950),Columbia Pictures Film Şirketi kurucuları Hollywood Prensleri/ patronları Harry Cohn (1891-1958), Jack Cohn (1889-1956), şarkıcı-oyuncu Frank Sinatra (1915-1998)
“Keep your friends close, but your enemies closer.” ~ Mario Puzo
Francis Ford Coppola'nın The Godfather 1, 2, The Conversation (WaterGate gizli dinleme skandalından esinlenmişti), Dracula, Apocalypse Now adlı filmleri benim seyredebildiğim filmleri arasında en yüksek düzeyi tutturabilen filmleridir...
The Godfather Part 2:
Küba adasının yaklaşık 60 yıl boyunca Amerikan devletinin ve Amerikan haydutlarının sömürgesi, kolonisi olarak kullanıldığını da anlatan bu filmde Michael Corleone karakteri bu filmde şöyle konuşuyor:
"Eğer hayatta kesin olan bir şey var ise eğer tarih bize bir şey öğrettiyse o da kimi istersen öldürebileceğindir ya da öldürtebileceğindir…"
ABD Başkanı Kennedy Suikasti 22 Kasım 1963 Cuma günü öğlen 12:30’da işlendi…
Coppola ve Mario Puzo senaryoyu yazmış…1963’teki Başkan John Kennedy suikastini gangster Sam Giancana’nın düzenlettiği yaygın bir iddia…Suikast olayı aradan yaklaşık 62 yıl geçmesine rağmen aydınlatılamadı…Suikasti Fidel Castro mu, Sovyetler Birliği mi, Amerikan mafyası mı, yoksa uzaylılar mı işletmişti? Bugün bile halktan gizli tutulan FBI ve CIA dosyaları var…Ne saklanıyor? Ne gizleniyor? Hiç kimse bilmiyor!
John F. Kennedy’nin eşi Jackie bize henüz açıklanmayan video kayıtları geride bıraktı…Kamera önünde konuştu…Neler anlattı? Bugün bile bunlar bilinmiyor! Jackie Kennedy kimleri suçladı?
Ku Klux Klan’ı mı, Başkan yardımcısı faşist olarak tanınan Lyndon Johnson’ı mı, başkasını mı?
1970'lerde Robert Altman, Jack Nicholson, Francis Ford Coppola, Marlon Brando gibi çok sayıda Hollywood ünlüsü çok yoğun uyuşturucu maddeler kullandılar...Yaratıcılıklarını daha da geliştirmek de istiyorlardı bu maddeleri kullanarak...Francis Coppola belki de uyuşturucu madde kullanımından dolayı "Apocalypse Now"dan sonra zihinsel gerileme kurbanı olarak giderek daha yavan, değersiz, önemsiz filmlere imza attı...
Coppola'ya "Dracula"da da çalışan Winona Ryder'ın oyuncu kadrosundan çıkıp Sofia Coppola'nın The Godfather 3'ün oyuncu kadrosuna girmesi bu filme çok zarar verdi...
1990 yılının son günlerinde dünya sinemaseverlerine sunulan "The Godfather Part 3" çok fazla eleştirildi...Francis Ford Coppola o dönemde zihinsel olarak çok yorgundu...Oğlunun ölümünden sonra hiçbir zaman toparlanamadı...Gian-Carlo Coppola (17 Eylül 1963 - 26 Mayıs 1986) bir tekne kazasında ölmüştü...
The Godfather Part 3'e yönelik eleştirilerin bir kısmı filmin konusuna yönelik olsa da büyük bir kısmı yönetmen Francis Ford Coppola'nın oyunculuk yeteneği olmayan kızı Sofia Coppola'nın oyunculuk performansına yöneltilmişti.
Sofia Coppola'nın berbat oyunculuğu, çok başarısız bulunmuştu. Ancak zaten Coppola'nın bu rolde olmaması gerekiyordu çünkü Mary Corleone rolü başlangıçta Winona Ryder'a verilmişti. Ama Ryder son dakikada filmden ayrılmak zorunda kalınca yönetmen Coppola, aktrisin yerine kızı Sofia'yı getirdi... Filmin çekildiği dönemde Winona Ryder, Beterböcek (Beetlejuice) ve Heathers gibi filmlerle yavaş yavaş tanınan bir isim haline geliyordu.
Mary Corleone'yi canlandırması için Julia Roberts ve Madonna'yla görüşmeler yapılsa da rol, filmin prodüksiyonu başladığında Denizkızları'nı (Mermaids) çekmekte olan Winona Ryder'a gitti.
Johnny Depp'ten gelen telefonla her şey altüst oldu
Coppola, filmi tamamlayabilmesi ve Baba 3'e katılabilmesi için programı yeniden düzenledi. Ancak Roma'ya varmasına rağmen Ryder'ın katılımı hiçbir zaman gerçekleşmedi.
O dönemde birçok manşette Ryder'ın olaylı şekilde rolden ayrıldığı, bunun bir tür skandal olduğu konuşuluyordu. Ama gerçekte durum bundan çok daha endişe vericiydi. Ryder'ın ayrılmasına yol açan, perde arkasında yaşanan bir tartışma değil, doktor tavsiyesiydi.
Denizkızları'nın çekimlerini tamamladıktan sonra Roma'ya gelen Ryder'ın Baba 3'teki ilk sahnesine çıkmadan önce sadece bir günü vardı. O bir gün de role hazırlanmakla geçti.
Film ekibi sette Winona Ryder'ın çok yorgun göründüğünü ve bir şeylerin ters gittiğini fark etti. Ertesi gün sadece birkaç replik söyleyecekti, bu yüzden Ryder'ın telefonuna cevap vermediği ertesi sabaha kadar, bu konudan bahsedilmedi.
O sırada Ryder'a Roma'da eşlik eden erkek arkadaşı Johnny Depp, stüdyoyu arayarak oyuncunun iyi olmadığını, yataktan kalkamadığını ve sete gelemeyeceğini bildirdi.
"Geri dönmesi için her şeyi yaptık"
Ryder için bir doktor gönderildi ve oyuncunun sinirsel çöküntü yaşadığını belirlendi. Doktor, işe geri dönemeyeceğini ve eğer denerse tamamen çökeceğini söyledi.
Paramount başkanı Sidney Ganis, Vanity Fair'e konuşmuş ve şunları söylemişti:
"Onu işe dönmesinin iyi olacağına ikna etmeye çalıştık ve yerel doktorlarla konuşmaktan kendimiz gidip onu ikna etmeye çalışmaya kadar her şeyi yaptık."
Ama hiçbir faydası olmadı. Ryder, kendine geldiğinde, Mary Corleone rolünden istifa ederek California'ya geri dönmek üzere uçağa bindi.
İşler yolunda gitseydi Ryder, Mary Corleone rolünde çarpıcı bir performans sergileyebilir, böylece Baba 3, serinin en zayıf halkası olmaktan kurtulabilirdi...
Kagemusha, American Graffiti, Mishima gibi projelere Francis Ford Coppola finansal kaynak sağladı...American Graffiti ABD & Kanada sinemalarında 1973'te 65 milyon seyirci topladı...
Coppola American Graffiti'nin yapımcısı olarak kazandığı parayla California'da üzüm bağları satın aldı...
İki yılda 10 milyon kopya satılan The Godfather romanı 1972'de ABD & Kanada sinemalarında 78,646,424 seyirci toplayan filme dönüştürüldü...
Herkesten önce filmi seyreden Marlon Brando "The Godfather" asla seyirci bulamayacak bir filmdir gerekçesiyle filmin gişe gelirinden elde edeceği yüzdeli gelir anlaşmasını çok ufak bir peşin,nakit para karşılığında satarak hayatının en büyük hatasını yaptı...
Paramount Yapım Başkan Yardımcısı Peter Bart romancı Mario Puzo'ya 12.500 $'lık bir seçenek teklif etti; eğer roman bir filme dönüştürülürse Puzo 80.000 $'lık bir seçenek de vardı.
Puzo'nun menajeri ona teklifi geri çevirmesini söylemesine rağmen Puzo meteliğe kurşun atacak durumdaydı ve Paramount'la anlaşmayı kabul etti. Paramount'tan Robert Evans, 1968'in başlarında tanıştıklarında, Puzo'nun ona kumar borçlarını ödemek için acilen 10.000 dolara ihtiyacı olduğunu söylemesinin ardından Puzo'ya Mafya başlıklı 60 sayfalık el yazması için 12.500 dolarlık bir anlaşma teklif ettik demişti.
Puzo'ya filmin kârından % 2,5 pay ödemesi yapıldı...Bu rakam da çok ciddi bir para anlamına geliyor...
Mario Puzo'nun "The Godfather" (1969) adlı romanında Türkiye'de üretilen haşhaşın Amerikan halkını zehirlediği iddia edildi...
1969-1970 yıllarında sadece New York'ta yılda 1000'den fazla kişi uyuşturucu madde kullanımından ölmekteydi...
1969'da okurlara sunulan The Godfather adlı romanda romancı Mario Puzo Türk hükümetini Türkiye'deki haşhaş / afyon ekimini tümüyle yasaklamaya davet etti...Güya Türk haşhaşı uyuşturucu maddeye dönüştürülerek ABD vatandaşlarını öldürüyordu...
1963'te ismet İnönü'nün başbakanlığı döneminde Türkiye ABD'nin isteği üzerine Türkiye'deki haşhaş üretimini çok kısıtladı...ABD Türkiye'nin bütün haşhaş üretimini satın alma talebini iletti...
1969'da Başbakan Demirel'e ABD Başkanı Richard Nixon "Türkiye'deki haşhaş ekiminden elde edilen ürünler, rekolte uyuşturucu madde haline getirilerek halkımızı, çocuklarımızı, gençlerimizi fena halde zehirliyor...Türkiye'deki haşhaş ekimini tümüyle yasaklayın...ABD hazinesi çiftçinizin haşhaş ekmemekten dolayı oluşacak maddi zararını tümüyle tazminat adı altında size ödesin" teklifini iletti...
Demirel teklifi reddetti...Demirel'e göre uyuşturucu bağımlılığı bir zengin hastalığıydı...Demirel'e göre Türkiye tarlalarındaki yıllık haşhaş üretimi dünyadaki yıllık haşhaş ihtiyacına bir hafta bile yetmezdi...
12 Mart 1971'de Demirel hükümetini deviren askeri cunta ABD'nin isteğini yerine getirerek Türkiye'de haşhaş üretimini yasakladı...1974'te Ecevit'in başbakanlığındaki hükümet bu haşhaş yasağını kaldırdı...
Türkiye'de yasaklanan film : Queer
Beş kez James Bond rolünü üstlenen, hatta "Skyfall" adlı James Bond filminin İstanbul çekimlerine katılan Daniel Craig Kadıköy Kaymakamlığı tarafından yasaklanan yeni filminde (Queer) yazar William Burroughs'u (1914-1997) canlandırdı...
William Burroughs ikinci karısı Joan Volmer’ı (1923-1951) Guillame Tell’cilik oynarken öldürmüştü; olay şöyle gelişti: William Burroughs karısının başının üzerine bir bardak cin yerleştirdi ve iki metreden tüfekle ateş etti… Kurşun kadının başına saplandı ve ne yazık ki kadın öldü…
6 Eylül 1951'de, Joan Volmer William Burroughs ile yaptığı Ekvador tatilinden döndükten kısa bir süre sonra , Burroughs, çiftin Mexico City'deki bir arkadaşlarının apartmanında düzenlenen içki partisinde sarhoş bir William Tell gösterisi sırasında kafasının üzerinde dengelemesini istediği bir bardağa ateş etmeye çalışırken Vollmer'ı başından vurdu . Vollmer birkaç saat sonra 28 yaşında öldü...