Dışişleri Bakanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Antalya Milletvekili Adayı Mevlüt Çavuşoğlu’nun memleketi Antalya’da son 3 günde düzenlediği 2 toplantısına katıldım. Yıllardır davet edilmediğimiz toplantılara aldığım davet çağrısı için teşekkür ederek Bakan Çavuşoğlu’nun ilk toplantısı Kadın Buluşmaları ile başlayalım…
Antalya’nın farklı sektörlerinden çok sayıda kadın ile partili kadınların bir buluşmasıydı, Kadın Buluşmaları. 27 Nisan Cumartesi günü saat 12.00-15.00 arasında gerçekleşmesi beklenen toplantı 1 saat gecikmeli ama oldukça samimi ortamda başladı. Kadınların özellikle kişisel sorularının (iş, vatandaşlık alma vs) yanı sıra çarpıcı sorular da geldi ama Bakan’a iltifatların geldiği sorular arasında kaynadı gitti…
Şunu belirteyim ki Bakan, oldukça nezaketli ama seçim atmosferinden mi olsa gerek sürekli bir muhalefete yüklenme hali var. Anlıyorum tabii ama mesele şu ki Bakan’ın da salondaki pekçok kişinin de dilinde biz, onlar ayrımı vardı. Başörtülü bir genç kız kapalı olduğu için mahalle baskısına uğradığını kaydetti. Bir başkası, parti üyesi olduğunu ve verdiği röportaj sonrası çevresinden mobbing gördüğünü kaydetti…
Tabii bir katılımcı olarak görüş bildirip soru sordum elbette. Kadın meselesinin partiler üstü mesele olduğundan başlayarak, Türkiye’de söylenildiği gibi ‘baş örtülü’ kadınların sadece mahalle baskısına maruz kaldığının gerçeği yansıtmadığını kaydettim. Şortlu, şortsuz, örtülü, örtüsüz her görüşten kişinin şiddete maruz kaldığını aktardım…
Ve Bakan’a kadın hareketinin en önemli üzüntüsü olan 2011’de imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmaları konusundaki kişisel görüşünü sordum…
O gün imzaladıklarında şerh düşerek imzalamaları gerekirken, dönemin Dışişleri Bakanı’nın bunu yapmadığını, sonradan da şerh düşme imkanları olmadığı için ayrıldıklarını kaydetti. Ve LGBT+ savlarını tekrarladı…
“İlk imzalayan Türkiye oldu. İlk onaylayan Türkiye oldu” diyen Bakan, Türkiye’de kadının şiddetten korunması için çıkarılan kanunların Avrupa’daki düzenlemelerden daha katı olduğunu kaydetti. Ve kadının şiddetten korunması için başka bir uluslararası düzenlemeye ihtiyacı olmadığın belirtti…
Tabii program bir buluşma olduğu için karşılıklı bir diyaloga girmek hoş olmazdı. O yüzden ‘Madem kanunlar yetiyor neden bu kadar öldürülüyor’ diyemedim…
Ya da ‘İmzalamayan Avrupa ülkelerinde kadın-erkek eşitliği endeksi ne durumda’ diye sormadım…
Canavarlaştırılmaya çalışılan İstanbul Sözleşmesi anlatımı Bakan tarafından da yapıldı. Vatanı, milleti, aileyi, hedef aldığına kadar getirilmese de benzeri imalar yapıldı…
Ne diyelim vazgeçmek yok. Kadınlar haklarını savunmaktan vazgeçmeyecek. 10 Ülkenin şerh düşmesi sözleşmeyi karalamaz. Ya da sözleşmeyi imzalamayan ülkeler de…
Bu arada bakanlıkta kadın personel sayısının artması, kadınların daha görünür olması güzel ama kadın-erkek eşitliği görüntüden öte bir şey Bakanım…
İkinci buluşma yarına…