Sizi bilemem ama, bir şeyin çok daha iyi
farkına vardım ki ÖZGÜRLÜK bambaşka bir şey imiş!.. Ülkemde yaşanan her şeye
karşın ve rağmen yine de ne kadar özgür yaşadığımın fakına vardım bu
pandemi/Coronavirüs'lü günler sayesinde.
--Kaç gündür açıyorum bilgisayarı,
kitapları. Yazacağım altı üstü bir "BAYRAM" konulu bayram yazısı. Başlıyorum bir yere geliyorum
beynim duruyor. Yazamıyorum. Sabah, öğleden sonra, gece, arifeden bu yana üç
gündür deniyorum ama maalesef istediğim gibi olmadı, beceremedim. Yazamadım
altı üstü bir bayram yazısı..
--İnsanın bilnçaltının kişileri nasıl bu
kadar etkilediğini şimdi daha iyi anlıyorum. İki balkonda ve çalışma odamda
masalarda, yattığım yatağın etejerinde birer kitap duruyor ama kaplumbağa bile
daha hızlı okur muydu bilemem de daha fazla yol alacağı kesindir.
--Bayram. Evet, laf kalabalığına
getirmeden bayram konusuna döneyim de iki kelam edeyim değil mi?
--Bir olayı/amacı anmak ereğiyle yapılan
gösteri ve eğlencelerden oluşan ve toplum kesimlerince yapılan gösteri ve
törenlere bayram deniliyor muş!.
--İnsanlık tarihinde toplumsal olarak
kutlandığı gibi zaman ile devletler ve milletler düzeyinde de ulusal ya da
dinsel yönden önemi olan, kutsal sayılanların kutlanması, anılmasıdır da!..
--Örneğin tarihe bakıldığı zaman, ilk
kutlama ve törenleri, yaz/bahar ve güz şenlikleri olarak görüyoruz.
--Nevroz, Hıdırellez gibi günümüze kadar
gelen bayram ve anmaların kökeni bahara hoş geldin demek ve Doğa Ana'ya, Gök
Tanrı’ya yapılan teşekkür ve şükran anmalarıdır.
--Güz törenleri ise bahar, yaz geçmiş,
kuzular koyun, oğlaklar keçi, ekilenler ürün olmuş, mahsul olmuş hasat edilmiş,
ambarlara, kilerlere doldurulmuş ve kışa hazır hele gelitirilmişliğe bir
saygıdır.
--Bu fırsatı veren Tabiat Ana'ya, Gök
Tanrı'ya şükretmek, minnettar olduklarını göstermek için yapılan tören, şenlik
ve eğlencelerdir.
--Bu işin insan ve Doğa Ana tarafı.
--Bir de olayın dinsel, inançsal olan
yanı vardır.
--Bu açıdan bayramlar ise İbrahim’i
dinler denilen ve günümüz dünyasında Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık
olarak yaşanan dini inançlara göre yapılan bayramlar vardır.
--Tabi bu dini inanışların bir de mezhep
ve tarikatlarının alt bayramları da vardır ki bu işi uzatır.
--Yüzyıllardan bu yana ve günümüz
dünyasında özellikle Asya'da Hint Dinleri: Hinduizm, Budizm, Caynizm, Sihizm
gibi dini inanışlar vardır.
--Bilindiği üzere, "bayram günleri,
günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği,
yoksulların sevindirildiği günlerdir" diye başlayan sözler ile başlar
konuşmalar, sohbetler.
--Günümüzde de özellikle Ramazan/Şeker
Bayramı öncesi tutulan oruçlar için, dini öneminden çok sağlık ile ilgili
konular anlatılır oldu. Yok aç kalmanın yararları, vücuda etkileri vs.
--Oysa oruç, yaratana verdiği nimetler
için bir şükür, borç olarak minnet belirtisidir.
--Elbette ki, aç kalmanın anlanması,
öğrenilmesi gibi insanı değerler de önemlidir ama kökeni bu değildir.
--Her ne kadar bu yıl yapılamasa,
yaşanamasa da saraylarda, villalarda, yıldız sayısı uçmuş lüks otellerin bin bir
çeşit yemekleri yenilerek açılan iftar ile açlar anlanılmaya çalışılsa da kabul
etmek gerekir ki iş ticaret ve siyasi gösteri boyutuna da ulaşmıştır.
--Bütün Dünya'da olduğu gibi ülkemizde
de sokaklarda yılın her günü binlerce aç ve açıkta olan, yaşayan insanlar
görmezlikten gelinse de artık yaşananlardan geri dönüş olmayacaktır. Sokaklarda
açlar ve onların açlıklarının anlaşılacağı bin bir çeşit yemekli iftar
sofraları ve bayramlar vardır. Hem de Allah için.
--Her şeyin birbirinin içine girdiği,
her şeyin allak bullak olduğu bir dönem yaşıyor ve bir dönemden geçiyoruz.
--Çoğu kişi farkında değil. Çünkü
insanoğlu, yaşadığı günü ve yaşadığı her şeyi kendisinin hakkı olduğunu ve ona
her zaman sahip olacağını düşünür.
--Saraylar, villalar, rezidanslar,
evler, barklar say say bitmez. Ve de neden ise bu değirmenin suyunun her zaman
böyle akacağını sanır.
--Sormayı akıl bile etmez: bu değirmenin
suyu nereden ve "Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi" diye.
--Bu koronavirüslü günlerden sonra yepyeni
bir dünya kuruluyor, üzgünüm ki çoğu kişi lafını etse de işin farkında değil.
--Herkes "geçer, geçer bu da
geçer" diyor da bu sadece delip geçmeyecek, param parça edecek.
--Hani Bedri Rahi diyordu ya "kimi,
neyi nereye koydumsa bulamıyorum" diye. İşte insanlar, insancıklar da
artık yavaş yavaş koydukarını, koydukları yerleri bulamayacaklar.
--Özellikle Ramazan Bayramı gibi
bayramlara ve Ramazan/Oruç ayında herkes fantezi olarak "aç ve
açıkta" olanları anlamak için oruç tutarlar, sahurda ve iftarda ballı
börekli yer, içer ve yoksulu anlamaya çalışırlardı ya artık bu derenin suyu
bitmek üzere.
--Kıyının, köşenin son akıntıları dereye
akmakta. Dere kurudu.
--Bu gölün suyu nereden gelir diye düşünmeyenlere,
dereden gelir desek de anlamazlar.
--Huuu bu son eğlenceli şaşalı yemeli
içmeli bayramlarımız, "kor ona"lı günlerimiz. Turpun sapı torbada.
--O kadar oruç tutup, o kadar aç ve
açıkta yoksul insanı anlamış gibi yapanların çoğu işin farkında olmayacak ama
birçok kişi için söyleyeyim, bu gün bayramın son günü.
--Artık bayram da bayramlar da bitti.
--Sabredin iki ay, sonrası kurban
geliyor.
--Kurban Bayramı’nda, kim kime kurban
olur göreceğiz.
--Bıçakları saklayın koçlar görmesin,
çünkü onları kesecek paranız olmazsa, onlara kurban gerek. O zaman da bıçakları
bileyin de canınızı acıtmasın, kurbanlıklar da el yakacak artık
--Maske paraları, işsizlik, kiralar ve
ağlayacak aç yavrular.
--Bayram benim neyime, kan damlar
yüreğime!..