Türkiye’nin
başına 16 yıldan beri at sineği gibi musallat olan ve başından beri erken
seçimlerle ülkeyi yönetmeyi alışkanlık haline getiren AKP iktidarı, geçen hafta
yine bir Erken Seçim kararı almıştır. Ancak bu kez 15.07.2016 tarihinde yaşanan sözde darbe girişiminden Beş gün sonra
ilan edilen ve halensüregelenOHAL
koşullarında ve her şeyin yolunda gittiğinin söylendiğibir zamanda, hem de
erken seçim istemenin vatana ihanet olduğunu söyleyenler tarafındanErken Seçim
Kararı Alınması, halk arasındayeni bir tertip olduğuna ilişkin haklı kuşkuların
ve Baskın Seçim tartışmalarının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Kaldı ki
geçen yıl 16 Nisan’da yapılan Halkoylaması ile kabul edilen Anayasanın Geçici 21/Amaddesi uyarınca03.11.2019 tarihinde yapılması gereken bu
Seçimin, yine kendilerinin yaptığı Anayasa’ya göre Altı Ay içinde çıkarılması gereken uyum yasalarının çıkarılmasına ve
TBMM kararınınbeklenmesine “Kervan yolda
düzülür” anlayışıyla gerek görülmemiş olacak kiyaklaşık iki ay sonraki 24.06.2018 tarihine çekilmesine
ivecenlikle karar verilmiştir.
MUHALEFETTEN BEKLENEN
Ancakbu
kararın alınmasındaki usulsüzlükten tutun da seçme ve seçilme hakkının güven ve
düzen içinde kullanılması için sorgulanması gereken bir dizi sorundan ayrı
olarak, geçen yıl yapılan HalkoylamasındaYSK’nun geçersiz oyların sayılması dair
Kararındanyakınıcı ve hatta davacı olan Muhalefet partilerinin; bu seçime de öncelikle
karşı çıkıpyasal zemine çekilmesi için ortak tepki koymaları beklenirken, tam
aksine her şey normalmiş gibi “Hodri
Meydan, Biz de Varız, Biz Kazanacağız” şeklindeki hamasi söylemlerlemeşrulaştırıldığı
görülmüştür.
SEÇİMLERE ODAKLANMAKBu durumdaseçim süreci eğik ve kaygan
bir düzlemde resmen başlamış bulunduğundan, artık hukuka aykırılık nedenlerini ve
muhalefetin zaaflarını tartışmaya açmanındaha fazla zaman yitirmekten başka bir
işe yaramayacağını gözeterek, bu konulara hiç girmeden bütün gücümüzle seçim
yarışına odaklanmamız gerekir.Burada bir haksızlık yapmamak için şunu da belirtelim
ki alt yapısı oluşturulmadan ve muhalefete yeterli zaman tanınmadan topluma
dayatılan Erken Seçim Kararına karşı, haklı gerekçelerle derhal tepki gösterip
muhalefet görevini yerine getiren tek parti, TBMM’de gurubu bulunmayanVatan Partisi olmuştur.
Bütün bunlar
bir yana, 24.06.2018 tarihinde yapılacak seçimlerde Cumhurbaşkanlığı seçimi de
yapılacağı için Türkiye ilk kez devlet içindeki erklerin(yasama, yürütme,
yargı) tek bir kişide, yaygın deyişle TEK
ADAM’da toplandığı ve dünyada eşi benzeri olmayan kerameti kendinden menkul“Cumhurbaşkanlığı Sistemi” adı altında
Rejim değişikliği de yaşama geçecektir. Bu durumdainsan hak ve özgürlüklerinin
en büyük güvencesi olan Kuvvetler Ayrılığı ilkesine dayalı demokratik
Parlamenter düzene ve bütün işlemlerinde hukukun üstünlüğünü gözetmekle
kendisini yükümlü sayanHukuk devletine de veda edilmiş olacaktır.
EGEMENLİK HAKKINA SAHİP ÇIKMAK
Çünkü bu
sistemle birlikte Türk ulusu, tarihi boyunca şehitler vererek canı ve kanı
pahasınaelde edip kayıtsız koşulsuz kendisine ait bulunanve yüce önder ATATÜRK’ün, “Eşitliğin de Özgürlüğünde
Adaletin de dayanağı UlusalEgemenliktir”diye tanımlayıp, TBMM’ni kurduktan
sonra da “Bütün cihan bilmelidir ki artık
bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet hiçbir makam yoktur. Yalnız
bir kuvvet vardır, o da Ulusal Egemenliktir. Yalnız bir makam vardır, o da Türk
ulusunun kalbi ve vicdanıdır” diyerek önemini bütün dünyaya duyurduğu Egemenlik Hakkı’nın,anılantarihte
yapılacak erken seçim darbesiyle elimizden alınıp tek bir kişinin hegemonyasına
verilerek, Osmanlı artığı köhnemiş kulluk ve esaret düzenine dönülmek
istendiğini, ancak ırmağı tersine akıtmaya kimsenin gücü yetmeyeceği için
heveslerininde kursaklarında kalacağını anlatarak sözü daha fazla uzatmaya gerek
var mı bilmiyorum.
Ancak şunu
biliyor ve inanıyorum ki Atatürk’ün izinde tarihsel zaferlere ulaşan yüce Türk
ulusu, dün erken bir seçimle iktidara gelip başımıza konan Ak-babaları;yarın
yineerkenbir seçimle iktidardan indirip başımızdan atarak, çıktıklarıkafese
tıkmasınıda bilecektir elbet!