Evet, Sizce çaresizlik nedir gerçekten, hiç çaresiz olmadığınız halde, hatta çaresiz olmanızı gerektiren bir hal ve durumunuz olmadığı halde, çaresiz olmak, çaresiz kalmak nedir, bilir misiniz?

--Bazen şaka yollu da olsa Anne-Babam, Öğretmenlerim ile konuşur iken, ben onlara neden böyle yetiştirdiniz diye, onlar da "haklısın, biz de her şeyin bu kadar bozulacağını düşünemedik" diye karşılıklı takılırız birbirimize.

--Tamam dünya değişiyor, dönüşüyor. Ne iyi ne güzel. Hatta Dünya ekonomik göstergelere göre en gelişmiş ve en refah dönemini yaşıyoruz istatistikler ile kağıt üstünde.

--Hatta "KİŞİ BAŞINA 'düşen' MİLLİ GELİR" dedikleri bir şey var ki inanılmaz. Bütün Toplam gelirleri, Dünyada ya da Ülkede kaç insan var ise, o rakama böl, al sana "Kişi Başına Gelir".

--Ya maden o kadar zenginiz de, bu köşe başlarında, dam diplerinde kar'dakış'da sefil-üstte yok kıç'da yok soğuk da leş gibi serilip aç aç, sefil sefil kıvranıp yatanlar ne?

--Ne garip yaratıklarız biz, şu insanoğlu olarak. Her denene inanan, herkesin biri birini kandırdığı-kandırmaya çalıştığı bir düzen içerisinde bal gibi/gül gibi yaşayıp gidiyoruz; sanıyoruz.

--Aslında birçok kişinin böyle bir sorunuda yok. Herkes "gemisini Kurtaran Kaptan Olur" havasında. İyi de, farkında olmadıkları bu. Ey Allahın uyanıkları, NUHUN GEMİSİ BİLE, AĞRI DAĞININ TEPESİNDE KAYIP!..

--Gideceğiniz başka bir yer ve biri birinizden ayrı-gayrı kurtarabileceğiniz bir şey yok. Kocaman sandığınız dünya, sandığınızdan da çok küçük.

--KANDIRMAK.

--Evet, kandırmak ne garip bir duygu. Ütmeyi, aşırmayı bir kenara bırakıyorum haydi onlar bir şekilde farkında olunabilecek şeyler ve sonuçlar.

--Ama "Kandırma"ya sıra gelince bende "sular, dereler duruyor"

--Ülkeyi yönetenler, yönetilenleri öyle "huşu" içinde kandırıyorlar ki, tadından yenmiyor. Eh yani, ahali de bunları öyle "huşu içinde/inanmışlık/gönül rahatlığı" içinde dinliyor ki, ne diyeyim.

--Haydi yönetenlerin bu işten bir ç...... var. Hatta yardakçıları ve çanak yalayıcılarının bile. İyi de, Aç aç, sefil sefil, bön bön bakanlara ne oluyor ki? Onlar neden huşu içindeler?

--İnanılmaz, kişisel ilişkilerde bile insanlar bir garip olmuş. Ya, akşam söylediğin yalanı sabah kendin yalanlıyorsun.

--Ne garip bir duygudur şu "en uyanık olma duygusu". Ne işe yaracak ise. Maden öye bir "uyanık olmak durumu" var ise, bu gün olmasa da yarın, öbür gün birisi de senden daha uyanık çıkacak. Etrafına bak göreceksin.

--Dedim ya cehalet, bilmemek muhteşem bir duygu. İlahi ZİYA PAŞA(1825-1880), bir de 150 yıl önce bize TERK-İ BEND yazmış ve bırakmışsın. Oooo kimin umurunda ki:

"En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun,

Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın? " demen.

--Herkes ütme, kandırma, gününü gün etme derdinde.

--Sen de kalkmış, bir de "âlemi sersem mi sanırsın?" diye soruyorsun. Alem uyanık, sorun sende, bende. Sersem bizmişiz.

--Evet, hiç de endişen olmasın Ziya Paşam, sen de, ben de, biz de Nazım Hikmet'in dediği gibi, o "vatah hainliğine", biz de "salaklığa devam ediyoruz" vesselam.

--Yalınız bunun bizde bir sakıncası yok. Bildiğin gibi Bizde "Ahval, berkemâl" de!...