En sonda yazacağım çümlemi, en başta yazayım. "Bir de
uyanacaksınız ki, Klopetra'nın Sedir Adasına Mısır Nil Nehri kıyılarından
getirdiği özel kumlar, bu gün nasıl nostaljik olarak korumaya alınmışsa;
--5-10 yıl sonra, kafanıza vura vura "ah be ne yaptık
biz" demek istemiyor iseniz, (ki diyeceksiniz) Lütfen SALDA GÖÜNE AHİP
ÇIKIN. Maldivler bile korumada."
--Haberleri uzun zamandır okuyorum ama, dilim iki kelam
etmeye, elim iki satır yazmaya varmıyor.
Ne desem boş.
--Biliyorum ne bir siyasi, ne bir yönetici ne de yakın
tanıdığım çevre dışında hiç kimsenin bu yazı, çağrı umurunda olmayacak.
--İşte toplumda ve insanlarda duyarsızlık böyle başlar.
Herkes bir şeylerden "pes eder ve susar" ve birlerinin değirmeni
döner.
--İyi de her bir şeye sazan gibi atlayanlar neden görüp de
bunu bile görmezlikten gelirler.
--Suya tirit demeçler dışında, neden bu yörelerin
Milletvekillerinin, Belediye Başkanlarının sesi çıkmaz. Hoş bu gün Denizli Mv Gülizar Biçer Karaca'nın
bir demecini gördüm ama yetmez.
--Bakın ben size, GÖKOVA SEDİR ADASI deneyimini anlatayım.
--1987'lerden sonra, yurt dışından uluslararası toplantılara
gelen etkili ve yetkili yabancılar ha bire, "Türkiye'de Hizmet
Sektörü" gelişmeli diye akamlar kesiyorlar. Antalya, İzmir, Muğla gibi
turistik yörelerinde, sahil altyapılarına Dünya Bankasından Krediler verip Su
ve Kanalizasyon alt yapılarının yapılmasını sağlıyorlardı. Çok da iyi oldu bu
yapılanlar, en azından çevre korundu.
--Çevre korunda ama, 2000'lerden sonra da bu defa çevre
talan edildi. "İspanya, italya gibi beton yığını olmasın" denilen
sahillerde beton dışında hiç bir şey kalmadı.
--Neyse bu başka bir konu.
--Sedir Adası, M.Ö 6'cı yüzyıldan bu yana insanların
yaşadığı Muğla-Gökova Körfezinde bir adadır. Bir çok uygarlık gelmiş geçmiş,
kesme taşlar ile yapılmış çok sayıda kule ile sur duvarları, Apollon tapınağı;
onun yerine sonradan yapılan kilise,tiyatro, agora bu günlere kadar hâlâ ayaktadır.
--Sedir adası'nın asıl ünü ise, Mısır Kraliçesi Kleopatra
ile sevgilisi Roma’lı Komutan Antonius’un aşk yaşadığı yer olmasıdır. Kraliçe
Kleopatra, adanın denizini, sakinliğini, her tarafı Sedir Ağaçları ile kaplı
ancak bu gün tek bir sedir ağacı bile bulunmayan adanın sahilinde ki kumları
sevmez. O yüzden de, gemiler ile Mısırdan Adanın en kuytu plajına gemiler dolsu
kum getirtir.
--Dünya'da sadece Mısır ve Sedir Adası'nın bu sahilinde
bulunan bir şekilde üreyen, çoğalan bir yapıya sahip olan kum, vücüda yapışır
ama, raharsız etmez. O yüzden de, çok özeldir.
--Turizme açılması ile birlikte, ziyaretçilerin
"hatıra" diye poşetler dolusu görtürmlerinin yanında, özellikle
kimselerin olmadığı kış ayları, özel yalıların/villaların kumsalına maalesef
taşınmıştır.
--Resimlerden gördüğüm kadarı ile, SALDA GÖLÜ kıyısında ki
sahilin kumları kamyonlar ve kepçeler ile bir yerlere toplanmakta ya da
taşınmaktadır. Ne kadar denetim
altındadır bilemem ama , bu sahilin Maldivler sahili diye reklamının yapılıp
kumlarının yok edilmesi, doğal çevresinin bozulup kirletilmesi hiç de olmayacak
bir şey değildir.
--Milletin can derdine düştüğü bu Koronavirüslü günler, şu
Salda Gülüne, Bahçe yapmasınız, insanlar koruma alını dışında görse, belirli
yerlerden göle girse, GÖL korunsa ne
olur?
--Yazık günah. Eğer bu ülkede yaşamayacklar var ise onların
düşünce ve tavırlarına bir şey diyemem. Ama ben yıllar sonra da o sahilleri
öyle mavinin, turkuazın, beyazın, yeşilin bütün doğallığı ile görmek isterim
de.
--Sedir Adasına, Kleopatra Plajına kıyıldı. Bu gün koruma
altına alınmak zorunda kalındı,;kelanyaklar gibi, Salda Gölü sahilini koruma
altına almak istemiyor iseniz.
--Lütfen SALDA GÖLÜNE DOKUNMAYIN!..