Toplum içinde, sosyal-siyasal olaylar sürekli bir
devinim, değişim ve dönüşüm halindedir. Durağan değildir.
--31 Mart'tan bugüne(14 Temmuz) tam 105 gün geçti.
Genelde, yönetimler için, iki yerinde kelâm etmek için tüm dünyada 100 günlük
bir tolerans/hoş görü süresi, vardır. 6 aylık da, icraatlarını izleme ve
gözleme süresi.
--Başkaları eleştirmeden, bazı uyarıları yapmak, 20
yıldan fazla zamandır gelmiş geçmiş birçok ve mevcut Başkanın yönetsel
yaşamına/süreçlerine dokunmuş birisi olarak hakkımdır diye düşürüm. Hani,
"İyi bir insanı dost edinmek isterseniz, onu eleştirin; sıradan
tanıdıklarınız olsun isterseniz de, onu övün!.."
--Demokratik süreçlerde yönetim ve yönetim anlayışlarının
en büyük sorunu, demokrasi ile bürokrasinin nereye, nasıl konulacağının
bilinmemesinden ya da, demokrasinin, bürokrasiyi göz ardı ederek, halk
dalkavukluğuna varan uygulamalarıdır.
--Bürokrasiyi bilmeden anlamdan, yönetimi anlamak ve
yönetmek sadece zaman kaybıdır. Çünkü bürokrasinin ilk tanımını yapan MAX
WEBER(1864-1920)'den daha özlü bir tanım ile bu güne kadar yapılamamış ve o da,
Bürokrasiyi en iyi yönetim biçimi olarak tanımlamıştır.
--Weber'e göre bürokrasi, iş bölümü, otorite,
hiyerarşisi, yazılı kurallar, yazışmaların ve faaliyetlerin dosyalanması,
kişisel olmayan, disipline olmuş bir yapı ve resmi pozisyonlardan oluşan bir
örgüt biçimidir. Bu anlamda bürokrasi, en akılcı örgüt ve yönetim biçimidir;
teknik olarak diğer örgüt biçimlerinden üstündür. Bürokraside her görev ve iş yetki
ve sorumlulukları ile birlikte tanımlanmıştır.
--Eğer, verimliliğin arttırılması, başarının elde
edilmesi isteniyor ise bu örgütsel özelliklere önem vermek durumundadırlar.
Bürokratın, bürokraside kurallara göre davranması beklenir. Bürolar da kurallara
göre işler.
--Bilim ve teknolojinin çok hızlı geliştiği, değiştiği ve
dönüştüğü günümüz dünyasında, elbette ki bilgi çok kolay ulaşılabilen bir süreç
oldu. Bilgiye tek başına ulaşmak sorunu çözmez. Bilgiyi kullanmak ise, ap ayrı
bir bilgi ve deneyim gerektirir. Bu ise, 21 yy'da uzmanlaşmayı gerektiriyor.
--Artık "ne iş olsa yaparım abi" devri
bitmiştir. Ya da, "adamını bul, bulamazsan, madamını bul" ile
varılacak bir yer de yoktur.
--Üretim, yönetim ve denetim de, "disipliner"
yönetimler ile başarı dönemi bitmedi ise de, yetersizdir. O yüzden
"multidispliner" diye bir döneme geçilmiştir.
--Yani, tek konuda yetkin olmak elbette ki iyi ve güzel.
Ama yeterli değil, o yüzden de başka disiplinler (yönetimi ilgilendiren
konular) ile de ilgili ve bilgi birikimli olmak gerek.
--Yani, "göç yolda düzelir dönemi bitmiştir"
Göç, bir yıkılır ise, artık "atı alıp, Üsküdar'ı geçecekler" çoktur.
--Eskiden solcu ve sosyalistlerin el kitabı LENİN'in
"Ne Yapmalı"sı ile Nikolay Gavriloviç Çernişevski'nin 2 ciltlik
"Nasıl Yapmalı"sı idi. Tabi bunları okuyup anlam için de, bir de
Stalin ve bazı felsefe filozoflarının yazdığı "Diyalektik ve Tarihsel
Materyalizm"i okumak ve anlamak gerekirdi.
--Ve 68 ve 78'li yıllar, o şanlı günlerini bu bilince
borlu idi. Kültürel, sosyal ve siyasl yozlaşma bütün süreçler gibi yönetim
süreçlerini de bozmuş, dejenere etmiştir.
--O yüzden, ANAP ile DYP, SHP-CHP ile birçok konuda
sağ-liberal partilerin farkı kalmamıştır toplum nezdinde.
--İşte yönetsel farkı yaratacak bu süreçlerdir. Yoksa,
bir dönem ANAP, dün de AKP'nin yanlışları ve yarattığı toplumsal bıkkınlık ve
yılgınlıklar ile ister yerel, ister genel iktidarlar da elde edilecek bir
başarı yoktur. Gidilecek bir yolda.
--Hani, Anderson’un Masallarında, yolunu kaybeden Alis,
yol ayrımına gelince tavşana hangi yoldan gitmesi gerektiğini sorar tavşana.
Tavşan da, nereye gideceksin, der. Alis, bilmiyorum. Tavşan da, "NEREYE
GİDECEĞİNİ BİLMİYOR İSEN, HANGİ YOLDAN GİDECEĞİNİN NE ÖNEMİ VAR" der.
--Umarım, ilk 100 günde biraz da İstanbul seçimlerinin sıcaklığı
ile geçen süreç, 6 ay sonunda sorgulanmaya başlamaz.
--Bürokratik bir bilen!..