"Ajan" desek çok resmi kalır! "İşbirlikçi" desek kibar olur!

Düşmanın "Beşinci Kolu" desek terfi alır. "Alçak" desek...

"Satılık" desek...

Hangi dilin sözlüğünde uygun sıfat varsa sen kendine onu yakıştır!

Birinci Dünya savaşında İngiliz uçakları Türk askerlerine bildiriler atarak onları komutanlarına karşı kışkırtıyordu.

O dönemde orduyu içerden bozmak için uğraşanlar bugünkülerin yanında zemzemle yıkanmış kalır!

Günümüz sıfatsızları, Bağımsızlık Savaşının aslında yalan; şehitliklerin düzmece olduğunu söyleyip durdular! Hatta Afyon Belediye Başkanı...

Bağımsızlığın Başkumandanını aşağılamak için demedikleri de kalmadı. Anasının namusuna dil uzattılar... Bunların yaptığını azılı düşmanlar bile yapmadı.

Günümüzde binlerce yıllık Türk asker geleneğini hiçe sayanlar, Bağımsızlık Savaşını karalamak yetmeyince Birinci Dünya Savaşına "musallat" oldular. Arap-İngiliz düşkünlerinin anlayacağı dilden "müptezel" kişi, bir fotoğraf uydurmuş ve üstüne şöyle yazmış:

"Filistin'de 70 bin Osmanlı askeri tek kurşun atmadan İngilizlere teslim oldu."

"70.000 askerden birinin bile aklına bir kerecik ateş etmek gelmemiş mi" diye düşünemeyecek denli "müptezel!"

Bu Türk düşmanı, savaş döneminin bozguncu ajanları gibi merak uyandırmak için "Bilin bakalım 7. Kolordunun başında kim varmış?" diye eklemiş. Demek istiyor ki Atatürk yüzünden 70.000 asker İngilize teslim edildi, hiç savaşmadan.

Böyle bir iftiranın belgesini sormayasınız diye de, "kayıtlarda yok" diyor. Kayıtlarda yoksa sen nerenden uydurdun ya da kayıtlara nerenle baktın?

İnternette yaydıkları alçaklık ürünü

Tüm dillerin sözlüklerinde kendisine sıfat bulunamayan kişi, iç-dış düşmana yaranmak için ne alıyor bilemiyoruz!

Hayınlığa soyunana iltifattır "cahil" demek! Neresinden uydurduysa uydurmuş: Filistin'de "7. Kolordu" diye!

7. Kolordu [347 subay, 8.410 er] Filistin'de değil; Ocak 1914'ten 1918 sonuna dek Yemen'de savaşıyordu. Hani Yemen türküsü var ya işte o türkünün geçtiği yerdir. Oralarda kanlarını akıtanlar, canlarını verenler arasında 7. Kolordu subayları, askerleri vardı.

TEK KURŞUN ATMADAN 70 BİN ASKER! ÖYLE Mİ?!

Filistin'de 70 bin asker yoktu ki hepsi birden teslim edilsin! Ağustos 1918'de Filistin'deki durum şöyleydi:

8. Ordunun savaşçı sayısı:19.157

4. Ordu'nun savaşçı sayısı: 6.919

7. Ordu [Atatürk'ün komutasındaydı] savaşçı sayısı: 14.522

İşin özü: İngiliz [Hint Müslüman birlikleri de içinde] – Fransız ve İngiliz kumandasındaki Mekkeli Haşimilerin Arap birliklerinden oluşan koalisyon kuvvetleri saldırdığında Filistin'deki Türk ordularının  ( 4. 8. ve 7.)  toplam savaşçı sayısı 40.598 idi. Türk savaşçıların 19.819 tüfeği, 273 hafif makineli tüfeği, 696 ağır makineli tüfeği vardı.

"Atatürk teslim etmiş" diyen Alçaklar!

O zaman Avrupalı-Hintli-Arap-Yahudi koalisyonun saldırısıyla dağılan 8. ve 4. orduların askerlerini toplayarak orduyu kurtarmak için uğraşan Atatürk'e söven dilin kopmasın emi!

Atatürk Anayurdu korumak için, 3. ve 22. Kolorduları ve 3. Süvari tümeniyle çarpışa çarpışa orduyu geriye çekerken, Ezraa (Izra) istasyonunda 4. Ordu komutanı Cemal Paşa ve 8. Ordu Komutanı Cevat Paşaya "3 ordudan kalanları birleştirip Şam önlerinde cephe kuralım, siz de komutanı olun demişti. O ki paşa trene atlayıp Şam'a çekip gitmişti.

Atatürk emrindeki birlikleri Şam'a doğru getirmişti. Şam'a vardığında Yıldırım Orduları Grup Komutanı Alman Mareşal Sanders ve Osmanlı paşalarının işbirliğiyle 7. ordu Atatürk'ün elinden alındı ve kendisi de Lübnan dağlarına asker toplamaya gönderildi.  

Ordusu elinden alınan Atatürk yine de yılmadı; Halep'e ulaştığında dağınık askerleri düzene soktu. İngilizlerle birlikte saldıran Faysal bin Haşimi'nin Arap kuvvetleriyle sokaklarda savaştı; onları püskürttü.

Atatürk İskenderun-Belen-Afrin'den Musul'a uzanacak bir savunma hattı kurmaya çabaladı. Ne var ki, Osmanoğullarının son Halife Sultanı bir anlaşmayla tüm orduları ve Anadolu'yu işgalcilere teslim edivermişti.

Ancak bunları sana yazmıyorum sıfatsız herif! Çünkü sen, nerene ne koyuyorlarsa onun hakkını veriyorsun; yani avantacı değil, görev adamısın!

Yazıyorum, çünkü seni adam yerine koyan, aklını peynir ekmekle yiyip, dilini, kimliğini, karakterini çürüten sözde Türkler, cephelerde şehit düşen atalarını anımsasınlar diye...

İç-dış yıkıcılar, "akademisyen, gazeteci, araştırmacı" maskeli herifler!

Filistin'de, Suriye'de, Bekaa vadisinde, Halep'te şehit düşen, yaralanan subaylarımıza "tek kurşun atmadan teslim oldular" diyerek aşağılamakla varacağın yer, o çok merak ettiğin cehennemin dibidir!

Siz kimlerin adamısınız? Türkleri Anadolu'dan söküp atmak için şeytanla bile işbirliğine girişen Avrupa-Amerika devletlerinin mi, Arap krallarının, Katar Şeyhinin, Humeyni vekili Hameney'in mi, Rus çarlarının mı, Yunan hükümetlerinin mi yoksa gözü dönmüş Ermeni örgütlerinin mi?

Onlar kimin adamı olursa olsun asıl şimdi sormalıyız: Türk ordusunu yalanlarla bozmaya çalışanlara karşı görev, orduyu yönetenlere düşmez miydi? O atanmış ordu yöneticileri de bozguncuyu belgelerle yanıtlayıp, onu casusluktan askeri mahkemeye çekmiyorlarsa... 

Ya siz, emekli-emeksiz generaller, albaylar, binbaşılar siz ne yapıyorsunuz? İnternette, ekranlarda, salon toplantılarında oyalanmaktan öteye asker olduğunuzu anımsıyor musunuz?

Not: Meraklısı Nablus'tan başlayıp o 58 günde olup bitenler için "58 Gün - Mustafa Kemal ile Filistin'den Anayurdun Dağlarına" belge romanından yararlanabilir.

 Karcı Dağı, 6 Mart 2019