Sosyal ve
siyasal olaylar sürekli bir devinim, değişim ve dönüşüm halindedir.
En son seçim 31 Mart'tan bugüne o kadar
zaman geçti ki, genel yönetimde Siyasi İktidarın, yerel yönetimlerde de
muhalefetin tüm dünyada olduğu gibi 100 günlük ya da 6 aylık tolerans/hoş görü
süresi diye bir bahanesi kalmamıştır.
Demokratik ülkelerde, yönetim süreçlerde
yönetim ve yönetim anlayışlarının en büyük sorunu, "demokrasi" ile
"bürokrasinin" nereye, nasıl konulacağını bilinmeden ya da demokratik
yönetim süreçleri gibi bahaneler ile bürokrasiyi göz ardı ederek, "halk
dalkavukluğuna" soyunma yapılabilecek en büyük yanlıştır.
Bürokrasiyi bilmeden, anlamadan, devlet
organizasyonlarını yönetmeye çalışmak, sadece zaman kaybıdır.
Çünkü Bürokrasinin ilk tanımını yapan MAX
WEBER (1864-1920)'den bugüne kadar daha özlü bir tanım yapılmadığı gibi,
seçenekler de ortaya konulamamıştır.
Weber'e göre bürokrasi, iş bölümü,
otorite, hiyerarşi, yazılı kurallar, yazışmaların ve çalışmaların dosyalanması
gibi kişisel olmayan, disipline olmuş bir yapı ve resmi pozisyonlardan oluşan
bir örgüt biçimidir.
Bu anlamda bürokrasi, en akılcı örgüt ve
yönetim biçimidir. Teknik olarak da diğer örgüt biçimlerinden bu yüzden saha
üstündür.
Bürokraside her görev ve iş, yetki ve
sorumlulukları ile birlikte tanımlanmıştır.
Eğer, verimliliğin arttırılması, başarının
elde edilmesi isteniyor ise bu örgütsel özelliklere önem verilmek durumundadır.
Bürokraside, bürokratın kurallara uygun
davranması beklenir. Çünkü Bürokrasi bir kurallar bütünüdür ve kurallara göre
işler.
Bilim ve teknolojinin çok hızlı geliştiği,
değiştiği ve dönüştüğü günümüz dünyasında, bilgiye çok daha kolay ulaşılabilir
olunmuştur.
Bilgiye tek başına ulaşmak sorunu çözmez.
Bilgiyi kullanmak ise ayrı bir bilgi ve deneyim, sonucunda da uzmanlaşmayı
gerektirir.
Artık "ne iş olsa yaparım abi"
devri bitmiştir. Ya da, "adamını bul, bulamazsan, madamını bul" ile
varılacak bir yönetsel süreç de yoktur.
Üretim, yönetim ve denetimde,
"disipliner" yöntemler ile başarı elde etme döneminin yetersizliği
ise "multidisipliner" yöntemler ile aşılmaktadır.
Bir konuda yetkin olmak, elbette ki iyi ve
güzeldir ama yeterli değildir. Bu yüzden de başka disiplinler (yönetimi
ilgilendiren konular) ile de ilgili bilgi ve deneyime gereksinim vardır.
"Göç yolda düzelir dönemi
bitmiştir", yıkılırsa, artık "atı alıp, Üsküdar'ı geçecekler"
çoktur.
Eskiden solcu ve sosyalistlerin süreçleri
öğrenmek için el kitapları LENİN'in "Ne Yapmalı’sı” ile, Nikolay
Gavriloviç Çernişevski'nin 2 ciltlik "Nasıl Yapmalı’sı” idi.
Bunlar okunduktan sonra bir de Stalin ve
bazı felsefe filozoflarının yazdığı "Diyalektik", "Felsefe"
ve "Tarihsel Materyalizm" eklenir idi.
Günümüzde saygı ile anılan 68 ve 78'li
yıllar, o şanlı günlerini bu bilince borçlu idi.
Toplumun Kültürel, sosyal ve siyasal
yozlaşması, bütün süreçler gibi yönetim süreçlerini de bozmuş, dejenere
etmiştir.
O yüzden birçok konuda, bazı sol partiler
ile sağ-liberal partilerin farkı kalmamıştır.
Siyasette yönetsel farkı yaratacak bu süreçlerdir.
Yoksa bir dönem ANAP, bugün de AKP'nin yanlışları ve yarattığı toplumsal
bıkkınlık ve yılgınlıklar ile ister yerel, ister genel iktidarlar ile elde
edilecek bir başarı yoktur.
Anderson Masallarında, yolunu kaybeden
Alis, yol ayrımına gelince tavşana hangi yoldan gitmesi gerektiğini sorar;
tavşan da, "Nereye gideceksin" der.
Alis, bilmiyorum deyince, tavşan da,
"NEREYE GİDECEĞİNİ BİLMİYOR İSEN, HANGİ YOLDAN GİDECEĞİNİN NE ÖNEMİ
VAR" der.
Siyasi olarak, siyaset ideolojisinden uzak,
hatta habersiz; Yönetim olarak da, yönetim bilim ve süreçleri ile “Bürokrasi’den”
habersiz, habersiz siyasiler ve yöneticilerin bedellerini bir kez daha
"necip halkımız" ödemeye hazır mı?
Merak,
ederim de!..