Bilginin,
bilincine varıldığı günden bu yana, evrende her zaman çok özel bir yeri
olmuştur. O yüzden bilmek de çok özel bir ayrıcalıktır. Olay, bilmenin ötesine
geçip, "bilgelik" boyutuna ulaşınca, her şeyin anlamı ve önemi birden
değişiyor ve çok özel bir anlam kazanıyor.
İlk
insanın, ister gelecek nesillerine not olsun diye, ister boşluktan, isterse de
can sıkıntısından mağara duvarlarına kazıdığı, yazdığı her şey, o günleri
anlamak açısından çok önemlidir.
Zamanla
taş sütunlara, toprak tabletlere ve sonunda da kitaplara yazılanlar, o günler
için insanlık açısından çok önemlidir.
Peki bugün
durum nedir?
Mertliğin
bilek gücü olduğu günlerde, silah icat olunca nasıl "silah icat oldu,
mertlik bozuldu" diye türküler bile yakılmış ya; bu günlerde de, internet
icat olunca, basılı kaynakların biraz forsu kayboldu, büyüsü bozuldu.
Elbette
ki, kitaplar her zaman bizler için çok özel bir anlam taşıyacaktır ama, artık
dünyanın her yerinde milyonlarca insan, internet üzerinden, bilgi kaynaklarına
kolayca ulaşabilmektedir.
Nasıl
günlük yaşamda, "fast food", hazır-hızlı yemek yaşamın bir parçası
olmuşsa, internette bilgiye ulaşmak da, böyle olmuştur.
Nasıl
raflardaki kitapların, okuyanın bilgi derinliğine bağlı bir anlamı var ise,
internetteki bilgilerinde, kişilerin gereksinimlerine bağlı bir anlam ve önemi
olmaktadır.
Çok
üzgünüm ki bu bilgiler, o anki sorunlara belki yanıt oluyor ama sorunların
çözme katkısı, derinliği ve güvenilirliği ise tartışılır.
Elbette ki
bilgiyi görmezlikten gelemeyiz.
Sorun
bilgide değildir, sorun bilginin doğru yerde ve şekilde yine doğru olarak
anlaşılması ve kullanılmasındadır.
Size son
derece basit, anlaşılır ve yalın iki devlet tanımı vereyim.
Günümüz
kapitalist dünyası, sorunlarını aşmak ve sürekliliğini sürdürmek için,
devletlere hakim sınıfları ya da oligarşileri yoluyla müdahalelerde bulunurlar.
"Refah
Devleti" ve "Sosyal Devlet",
çağımızın kavramlarıdır ve Kapitalist sistemin sonucu ortaya çıkmış
kavram ve uygulamalardır.
Özetle
Refah Devletini, sermaye piyasası güçlerinin rolünü azaltmak amacıyla, bilinçli
bir şekilde örgütlü kamu gücünün kullanılması olarak da tanımlayabiliriz.
Refah
devleti, bireylere ve ailelere, minimum bir düzeyde gelir garantisi sağlamayı;
Kişilerin,
belirli sosyal risklerin (hastalık, yaşlılık, işsizlik vb.) üstesinden
gelmelerinde onlara yardımcıyı, yurttaşlara özetle:
En düşük
gelir garantisi sağlamayı, güvencesizliği azaltmalı ve herkese olabildiğince
iyi yaşam standardı sağlamayı amaçlar.
Refah
devleti, müdahaleci, düzenleyici ve geliri yeniden dağıtıcı bir devlettir.
Piyasada ki başarısızlıklar üzerine harekete geçer ve doğan sorunların
giderilmesine yönelik olarak önlemler alır, düzenlemeler yapar. Düzenleyicidir,
Müdahalecidir.
SOSYAL
DEVLETE gelince, durum farklıdır.
Bir
Devletin Sosyal devlet olabilmesi için, sisteminde bazı yapı ve ekonomi
gerekleri de getirmesi gerekmektedir.
O yüzden
de Sosyal devlet, yurttaşlarını sosyal, ekonomik ve toplumsal yönden
iyileştirici çalışmalar yapar.
Sosyal
Devletin en önemli özelliği, bu ülkelerde yoksul insanlar açlıkla savaş
vermezler, varsıllar da, servetlerine servet katmazlar.
Sosyal
Devletin en belirgin özelliği, ekonomik gelişmişliğidir. Bir Devletin sosyal
devlet olmasının yolu, ekonomik ve sosyal gelişmişliğini sürdürmesinde
yatmaktadır.
Sosyal
Devletin en önemli özelliklerinden en başında, devlette fırsat eşitliği ön
plandadır; halka eşit gelir dağılımı ve asgari yaşam şartları sağlanır.
Bence
SOSYAL DEVLET ile REFAH DEVLETİ arasındaki en önemli fark; Sosyal devletin
yurttaşlarını öncelemesi ve sorumluluk bilincinin gelişmesi için her türlü
eğitim ve sosyal politikaları uygulaması ve bu sorumluluğu üstlendirmeleridir.
Her iki
devlet yönetimleri de, iş piyasalarındaki işçi ücretlerin düşüklüğünün
farkındadırlar ve işçileri sefalete düşürmemesi için asgari bir ücret
belirlerler.
Kapitalist,
neoliberal devletler, sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerini
üstlenirler. Çünkü Devlet, hakim sınıflar karşısında yurttaş açısından, vergi
ve diğer yönetim politikalarda, müdahalede bulunulmadığında, sınıflar arasında
gelir dengesizliklerinin artacağının, dolayısıyla huzursuzlukların çıkacağının
farkındadır.
SONUÇ:
Şimdi bu çağda, o kadar kitap, o kadar internet bilgisi ortada iken, kendinin ve çevresinin sosyal, ekonomik
durumunun farkında olmayıp, hatta aç ve yoksul komşularını görmezlikten gelip,
kendi sınıf ya da kaymanına karşı olan siyasi çevrelerin değirmenine su taşıyanları,
nasıl açıklayayım ben!