Orhan Veli Kanık, 36 yıla sığan kısacık ömrüne her şeyi sığdırmış da, bir
bedava yaşamayı sığdıramamış. Bedava sözcüğünün dünyanın en güzel sözcükleri
arasında olduğunu hepimiz bilir ve pek severiz. Bedava: Karşılıksız, parasız, emeksiz,
caba, çok ucuz (tdk)
Şimdi bunları okuyunca gel de çık işin içinden. Donumuzun lastiğini bile
Dolar ile satın alıyoruz Çin'den, sonra aklı evvel ama kazancı Milyon Dolar
olan birisi çıkıyor diyor ki, "bana ne Dolardan($), ben TL
kullanıyorum" deyiveriyor. Haydiii, "hık deyiciler, ıh
deyiciler" sarıveriyor ortalığı. Biz yerli para kullanıyoruz diye. Peki
"aldığın don lastiğinin bedelini Çin'e ne ödüyorsun" sorusunu bile
sormadan; Milli Gelir hesabının Dolar üzerinden yapıldığını nasıl anlatayım, ben
de "es geçiyorum".
Anlaşılan bu memlekette her zaman bir şeyler hep garip olmuş, Taa!.. Orhan
Veli'den bu yana. Ötesine de bakarız sonra. Feodal kültürün bir etkisidir
bedava yaşamak. Yoksa, kapitalizmin acımasız kurallarının olduğu günümüzde öyle
bedava yaşamak falan yoktur. Ünlü Alman düşünürü Karl Marx boşuna dememiştir,
günümüz dünyasının ekonomik sistemi kapitalizm için:
"Kapitalizm, gölgesini satmayacağı ağacı keser" diye. Yok öyle,
bedavadan su, toprak, hava.
Hoş bizim kültürümüzde de karşılığı yok değildir.
"Ne kadar para, o kadar köfte!.." Şimdi seçim zamanı, yani bedava
yaşamı vakti. Büyük şehirlerde bazılarına: Otobüs BEDAVA Yiyecek, içecek
kolileri ramazan hayrı diye (sahibi açık açık belli olmadığına göre) kim ölmüş
ise, BEDAVA. Eee!.. başka? Size bu kadar ya. Halk olduğunu unutmadan,
kendini bir şey sanma. Peki bir şey olanalar, sananlar? Eeeee!.. Onlara
durum farklı. Araziler, Tahsisler edildi bile. Şirketlerinin Dolarlarını yurt
dışındaki bankalara yollamalarına göz yumulup, içerideki borçlarını düşük faiz
ve düşük kur fiyatı ile ödemelerine izin verildi. Benzin/mazotu Dolar ile
alıyoruz, kur farkı seçim süresince verdiğiniz vergilerden tahsil edilecek. Yani,
arabalı komşunun arabasının yakıtını, sen arabasız delik pabuçlu yurttaşım, SEN
ÖDEYECEKSİN. Ve, ve bir de sokağa çıkıp, o muhteşem aklın ile bunu
arabalı komşuna anlatmayacak mısın. Bayılıyorum bu halkımın bu duyarlılığına. Arabalı
olanların yakıt farkını, har vurup harman savuranların döviz borçlarının kur
farkını,Geçmediğin ve hiç geçmeyeceğin, hatta varlığından bile habersiz olduğun
köprü, oto yol ve tünellerin garantili geçiş farklarını, (hani seni
ilgilendirmiyordu ya) SEN ÖDEYECEKSİN SEN, DOLAR İLE O GÜNÜN KURUNDAN.
Hala anlamadın mı, bedava yaşıyorsun ey kardeşim bedava. Ölmediğine şükret.
Seni yaşatıyorlar ki sen, vergi ödeyesin diye, sen asker olup, tek metrekare
toprağının olmadığı koca toprakları koruyasın diye. Sahiden birleri bedava
yaşıyor da kim? Soralım mı, Orhan Veli'ye:
"BEDAVA
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava." ...Orhan VELİ
--Şimdi seçim
zamanı EY YUTTAŞIM. Kendini yaktığın sana kasın da, bari Allah rızası için beni
yakma.
--Her şeyin bedelini kat kat ödeyip de, bedava yaşadığını sanma!..
--Yok öyle bedava yaşamak. Orhan veli 1950'de öldü. O'nun suyun bile paralı
olduğundan haberi yok.
--Bırak o öyle sansın da, çoluğunun çocuğunun geleceği ile oynatma. Artık
bedava değil, bırak kendini, başkalarının da hayatlarının bedelini sen
ödüyorsun.
--NE BEDAVA YAŞAMASI!..