Arda KIR/Özel haber
Geçtiğimiz haziran ayında İzmir’de ve Eskişehir'de okullara ÇEDES projesi kapsamında 'manevi danışman' adı altında vaiz, vaize, müezzin, kayyım, Kur'an kursu öğreticisi ve din hizmetleri uzmanının atanması, eğitim sendikaları, veli dernekleri, kadın örgütleri, Alevi STK'ları ve bazı muhalefet partileri tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Son edinilen bilgiye göre ise Antalya İl Müftülüğü, Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Antalya Genlik Spor İl Müdürlüğü arasında ÇEDES protokolünün imzalanması eğitimciler ve veliler tarafından tepkiyle karşılandı.
“EĞİTİM TARİKATLAR TARAFINDAN İŞGAL EDİLDİ”
Veli-Der Antalya Şube Başkanı Tülin Koç, “ÇEDES projesi iktidarın eğitim sisteminin siyasal-ideolojik ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme projesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm kamusal alanlar tarikat ve cemaatler tarafından işgal edilmiş durumdadır. Çeşitli zamanlar ve çeşitli tarikatlarla protokoller uygulanmıştı. Ancak bu ÇEDES projesi bunlardan farklı olarak daha geniş kapsamlı ve kalıcı bir proje. Bugüne kadar ki protokollerde okullara kalıcı olarak din adamı görevlendirilmesi yapılmamıştı. İktidarın kendi siyasal İslam ideolojisini kalıcılaştırma hedefi doğrultusunda bu eğitimi iyice oturtmak istiyor. 13 yaşından küçük çocuklara dini eğitim verilmesinin bilimsel olmadığını kendileri de biliyor. Ekonomik kriz ve hayat pahalılığı, gıda fiyatlarının yükselmesi, kırtasiye ve katlanan okul fiyatları nedeniyle aileler, çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılamakta ciddi anlamda zorlanmaktadır. Seçim sonrasında peş peşe gelen zamlarla birlikte veliler, çocuklarına günlük harçlık vermekte zorlanmanın yanı sıra beslenme çantalarını dahi dolduramama korkusu yaşamaktadır” ifadelerini kullandı.
“BİLİME AYKIRI”
Veli-Der Antalya Şube Başkanı Tülin Koç, “Dini ve manevi değerleri merkeze alan ÇEDES Projesi, laik-bilimsel eğitim anlayışına ve pedagoji bilimine aykırı bir içerikte hazırlanmış ve uygulanmaya başladı. Proje ‘Öğrencilere milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerlerimizin benimsetilmesi amacıyla tüm lise, ortaokul, ilkokul ve anaokulları ile il merkezi ve ilçelerde bulunan tüm cami ve Kur’an Kursları’nı kapsıyor. Projenin ülke çapında uygulaması için Milli Eğitim Müdürlükleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı il müftülükleri aracılığıyla okullara ‘manevi danışman’ sıfatıyla pedagojik eğitimi bulunmayan vaiz, imam hatip, Kur’an kursu öğreticileri İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere, çeşitli illerde görevlendirmeler yapılmaya başlandı. Antalya’da da İl Müftülüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü arasında ‘Değerler Eğitimi’ protokolü imzalandı. Hatırlayalım AKP Gençlik Kollarının bir toplantısında Erdoğan; ‘Dindar bir gençlik istiyorum’ demişti. Zaten AKP’nin 21 yıllık iktidarı döneminde eğitimdeki uygulamalarına baktığımızda, niyetin bu olduğu görülmektedir” dedi
“ANAYASAYA AYKIRI”
Başkan Tülin Koç, “Asıl amaçlanan; Siyasal İslam İdeolojisinin iktidarını kalıcılaştırmaktır. Bu uygulamalar Hizbullah’ın Siyasi uzantısı olarak görülen HÜDA PAR’ın parti programında da yer almaktadır. Ayrıca konuyu hukuki boyutuyla ele alacak olursak; eğitim bir çocuğun en temel hakkıdır ve bu hakkın kullanılmasını sağlamak devletin asli görevidir. Devlet bu görevini MEB aracılığı ile yerine getirir ve bu görevini hiçbir kişi, kurum, kuruluş ve dini yapıya devredemez. Bu anlamda MEB, dini yapılarla protokoller imzalayarak görevini devretmektedir. Bu uygulama/uygulamalar ile, Cumhuriyetin kuruluş ilkesi olan ve Devletin niteliğinin tanımlandığı Anayasanın 2. Maddesinde ifadesini bulan laiklik ilkesi çiğnenmektedir’ ifadelerini kullandı. Eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal yaşamda iktidarın kendi dünya görüşüne ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik fiili bir baskı ve dayatma haline gelmiş durumdadır. Bu konuda mesai saatlerinin okul ders planlarının Cuma namazı saatlerine göre düzenlenmek istenmesi, karma eğitim ilkesinin ihlal edilmesi ve benzeri girişimler, kısaca eğitim sisteminin dini kurallara göre biçimlendirilmek istenmesi kabul edilemez. Okullarımızın dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için öğretmenlerimizi, öğrenci ve velilerimizi birlikte mücadeleye davet ediyoruz” diye konuştu.
DEMOKRATİK VE LAİK EĞİTİM VURGUSU
Eğitim-Sen Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez, imzalanan protokole ilişkin olarak, “Merkezi düzeyde bakanlıkla, Diyanet İşleri Başkanlığı, gençlik ve spor bakanlığı ile imzalanan protokollerin uzantıları yörelerde de yapılmaya başladı. Antalya'daki da Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Antalya Müftülüğü ve Gençlik Spor İl Müdürlüğü arasında ‘değerler eğitimi’ protokolü imzaladı. Protokolün içeriği ile ilgili ayrıntılı bilgi paylaşılmış değil ama ÇEDES vb. şekilde bir içeriğe sahip olduğunu tahmin ediyoruz. Eğitimin bilimsel içerikten tamamen uzaklaştırılması, eğitim biliminin gereği var olan kadroların işini müftülük kadrolarına havale eden, okulları tarikatların faaliyet alanına dönüştüren bir uygulama ile karşı karşıya kalacağız. Önceki yıllarda Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü ile çeşitli vakıflara bu içerikte imzalanan protokoller bizim yargıya taşımamız sonucunda iptal edilmişti. Bu protokolü de inceleyip hukuki ve demokratik mücadelemizi yapacağız. Eğitim süreçlerinde sadece eğitim biliminin kadroları görevlendirilebilir. Eğitim-Sen olarak demokratik, bilimsel ve laik eğitim mücadelemizi sürdüreceğiz” diyerek tepki gösterdi.