Yoğun bir günün ardından yarım bıraktığı kitabını açtı, bir hafta öncesinden kaldığı yerden devam etmeye başladı. Okudu ama anlamıyordu. Kafası çok eskilere gitti, il başkanlığı yaptığı 200’li yıllara… Birkaç sayfa daha okudu, yine anlamadı. Olmuyordu, o kadar akıcı olmasına rağmen kitaba yoğunlaşamıyordu… Yine daldı eskilere.
Oysa Ümit Uysal gibi biri birkaç saatte bir kitap bitirir, ertesi gün bir kez daha okuyarak beyninin bir köşesine klasör olarak atardı yüzlerce sayfayı. Gitarına yöneldi, yine olmadı. En sonunda cebinden bir kâğıt çıkarıp büyük harflerle not aldı; Deniz Baykal aranacak diye…
Sabah dediğini yaptı, aradı. Tok bir sesle cevap veren Baykal’a, “Uygunsanız size bir davet bırakmak isterim” dedi. Baykal, “Ankara’da işlerim var, inşallah önümüzdeki hafta…” dedi. CHP’de birçok kişinin “Anlaşmalılar…” fikrine karşı Baykal cephesi ağırdan alıyordu. Uysal sert ses tonuna aldırmadı, “peki” dedi.
Aradan tam bir hafta geçtikten sonra yine aradı Baykal’ı, Bu defa, “Yarın akşam 20.30’da Konyaaltı’ndaki evde Olcay hanımla bekliyorum” cevabını aldı. Büyükşehir grubu olmasına rağmen aldırmadı, “Anlaştık” dedi. Konyaaltı Belediyesi’nde gerçekleştirilen parti grup toplantısı daha yarıya bile gelmemişken “Önemli bir işim var” diyerek ayrıldı. Daha komisyonlara seçilecek isimler için hararetli bir tartışma bile vardı ama onun için uzlaşı kimliği daha önemliydi. Parti rüzgârını daha da arttırmak niyetindeydi.
Kendi arabasıyla Konyaaaltı Caddesindeki Bileydi apartmanının önüne geldi. Uysal yıllardır bu adrese gelmiyordu. Yalnız başına çıktı 7’nci kata. Baykal’ın kapıyı ve telefonu kendi açma alışkanlığı değişmediği için yadırgamadı karşısında görünce. Denizi gören odaya geçtiler, evde eşi Olcay hanımın dışında kızı Aslı hanım da vardı. Uysal, diken üstünde oturur gibi koltuğun köşesine ilişti. Baykal’ın gergin görünen suratından rahatsız olmuştu. Havadan sudan konuşurken Aslı hanımın getirdiği çay havayı biraz olsun yumuşattı. Uysal, belediye icraatlarını anlatmaya başladı hevesle, Baykal’da dinledi…
Muratpaşa’nın genç başkanı, Baykal’ın sessiz bir şekilde onaylar şekilde aşağı yukarı salladığı başıyla belediye icraatlarını anlattı. Seçimlerde tarafsız kaldığına dem vurmaya çalışırken yuvarlak cümleler kurdu. Kurt politikacı, seçildikten sonra hayırlı olsun ziyaretine bile gitmediği başkanın ayağına kadar gelmesinin ona puan kazandıracağını bildiği için yumuşak olmaya çalıştı. Ziyareti onun da istediği izlenimi yaratmak istiyordu. Ülke meselelerinden konuştular bolca.
Ümit Uysal, “Hepimiz birlikte olmalıyız, bu seçim çok önemli” derken eski il başkanlığına dönmüş gibiydi. Baykal’da “programa uyarız, elimizden geleni yaparız, gün birlik günüdür” diyerek ziyareti daha anlamlı hale getirdi. Uysal’ın, “Ne söylendiği ve ne yazıldığı önemli değil. Sizinle ilgili bir tek olumsuz cümle kurmadığımı biliyorsunuz” derken Baykal, “Gerek yok bunlara, geriye değil, ileriye bakmamız lazım” diyerek olgunluğunu gösterdi.
Aslı hanım sürekli çay servisi yaparken bir ara, “pastalardan yemediniz” dedi, Uysal da “yemeği yeni yemiştim” diyerek teşekkür etti. Bir saat 45 dakika süren ve soğuk başlayan görüşme sıcak bir havada sona ererken Baykal kapıda karşıladığı konuğunu yine kapıya kadar geçirdi. Uysal, neredeyse unuttuğu park açılışları için daveti hatırlatırken Baykal da “inşallah” dedi.
Sosyal paylaşım sitesine Baykal’a ziyaretini ‘masumca’ yazan Uysal, barış çubuğunun keyfini çıkaran ilk taraf olarak gülümsüyordu. Ve o gece yarım bıraktığı kitabını yeniden okumaya başladı.
Hem de her sayfasını anlayarak, tadını çıkararak…