Yine bugünkü söyleşimize de ÇED'in önemi ve başlıkta da dediğimiz gibi başladığı günden bu yana yani yaklaşık 30 yılda nereden nereye geldiğimizi konuşmaya bugün de devam ediyoruz.

• ÇED Belgelendirmesi yapmak, bir yatırımın hayata geçmesi için yeterli midir? Sonraki adımlar ne olmalıdır?

Konu ile ilgili bir level daha atlıyoruz. Finansal kuruluş, Yatırımcının ÇED Belgelendirmesi yaparken, raporunda yer alan ve yatırımı ile ilgili verdiği, yapmayı taahhüt ettiği hususlara uygun bir yatırım yapıp, yapmadığını sorgulamaktadır.

Yani başka bir değiş ile yatırımın gerçekleşmesi sonrasında, yatırımcıdan kaynaklanan nedenlerden dolayı, her ne kadar ÇED belgesi olsa da faaliyetin taahhütlere aykırı yapılması, iptali, durması yada askıya alınması vb. durumda, Finans şirketi, kredi geri ödemesini almak için yine gereğini yapacağını ifade etmektedir. Yatırımın hayata geçmemesinden kaynaklı sorunların neden olacağı hususları yatırımcıya mal etmekte ve kredi geri ödemesini yine yatırımcından her koşulda tahsil edeceğini belirtmektedir.

Dolayısıyla yatırımcı ÇED’e tabi bir faaliyet gerçekleştirecek ise, o yatırımını ÇED raporuna ait esaslar doğrultusunda gerçekleştirmek zorunda kalmaktadır. Bu da faaliyetlerin izleme süreçlerinde olması beklenen ve desteklenen bir sonuçtur.

• Faaliyetin “izleme” süreci nedir? Kazandırdıkları nelerdir?

ÇED  raporunun en önemli  kısımlarından birisi  izleme sürecidir. Monitoring olarak da ifade edilir. Bu izleme sürecinde de Yatırımcı bir faaliyeti gerçekleştirmeye yönelik, birtakım taahhütlerde bulunmaktadır. İzleme; bu taahhütlerin yerine getirip getirilmediği, gerek alt yapı, gerek üst yapılar noktasında, gerek teknoloji noktasında, kontrolü ve değerlendirilmesi anlamına gelmektedir.

Özetle, ÇED başlı başına bir süreçtir. İzin alınınca nihayetlenen bir süreç değildir. Bu süreç içerisinde, eğer yatırım faaliyete uygun olarak gerçekleştirdiyse, taahhütler  rapora  uygun  olarak gerçekleştirildiyse, yatırımcı iskan alabiliyor ve ondan sonrada inşaat iskanı alarak, işyeri açma ve çalışma ruhsatını da alarak faaliyetine devam edebilmektedir. Aslında   sürece bakıldığında, ÇED; kendi işleyişinde oldukça net ve akıcı kurallarla yürüyen, içerisinde son derece olumlu ve mantıklı sonuçlara ulaşılan bir süreçtir.

• ÇED sürecinin bu şekilde olması yeterli mi? Bir iyileştirmeye ihtiyacı var mı?

ÇED sürecinin bir iyileştirmeye ihtiyacı olduğu Düşünülmektedir.

Bir eksiklik olarak adlandıracağımız husus; ÇED İzlemenin yapılan her türlü yatırım, bina, proje, faaliyet vb. tüm konu başlıklarında yapılmasıdır.

Mühendislik projelerinde, yapı  projelerinin uygun  olduğu belgelenmeden, iskân  alınamamaktadır.  İnşaat ruhsatı alıp, yapı yapılmış olsa dahi, yapı projesine uygun değilse iskan alınamamaktadır.

Hatırlayın çevrenizde, 30 – 40 cm taşma sebebi ile iskân alamadığını belirten insanlar vardır. Sebebi budur. Çünkü imar mevzuatı hükümleri uyarınca legal yapının tanımı bellidir. Projeye ilişkin öncelikle imar planı olmalıdır. Sonrasında vaziyet planı olmalıdır. O vaziyet planındaki yapı, belirlenen alana ve projesine uygun olarak inşaa edilmelidir.

Bunlardan bir tanesi olmadığı zaman iskân alınamamaktadır. Dolayısıyla İmarlı bir alanda, iskân almış olan bir yapı demek aslında, imar mevzuatı hükümlerinin yerine getirildiğinin belgelenmesi demektir.

ÇED raporu hazırlanan bir proje için, yukarıda sayılan tüm süreçler yaşanmakta ve nihayetinde işyeri açma ve çalışma ruhsatı alarak, yatırım gerçekleştirilmektedir.

Peki bu süreçler belgeleniyor mu? Yani yetkili makam nezdinde verilmiş  olan karara esas ÇED raporlarında, o faaliyetin ÇED raporun da belirlenmiş esaslar çerçevesinde  yapılıp  yapılmadığı  belgeleniyor  mu? diye sorgulandığında, cevap; Hayır.

Belgelenmediği için de iskânın ön şartı, iş yeri açma ve çalışma ruhsatının ön şartı   olan “ÇED sürecinin belgelendirilmesi” bir eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır.

nizamettin ropartaj

Bir başka değişle ÇED’e tabi olan faaliyetlerde, faaliyete geçtiği anda, bu faaliyetin ÇED raporunda verilmiş olan taahhütlere uygun yapıldığının belgelenmesi gerekir. Bu belge olmadığında da sanayi tesislerine ve tüm yönetmeliğe tabi olan tesislere iskan ruhsatı ve diğer ruhsatlar, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı gibi ruhsatlar verilmemelidir.  Aksi takdirde ÇED ile ilgili olarak hazırlanmış olan bir rapor Yatırımcının elinde olur, iyi niyetle uymaya çalışan bir faaliyet sahibi olur, ancak, sonrasında, o rapora uygun olarak yatırım gerçekleştirilmez ise “halk” tepki verir.  Sonrasında, süreçler hukuka taşınarak, taraflar mahkemelik olabilir.  Mahkeme yürütme durdurma kararı verir ve faaliyet   gerçekleştirilemez hale gelir. Dolayısıyla ÇED   süreci   sonrasında yatırımın   gerçekleştirilmesi akabinde, bu sürecin işlediğinin   belgelenmesi, özellikle izleme raporu ile belgelenmesi ve sonucunda karar verilmesi gerekmektedir. Bu kararın adı da “bu faaliyet ÇED raporunda belirtilen hüküm ve yasasına uygun gerçekleştirmiştir belgesi” olmalıdır.

Bu belgede iskân şartı olmalıdır. İskân verilmeden önce bu yatırımlarda bu belge, şart olarak aranmalıdır. Bu sayede, bir Mühendislik yapısında, proje ile direkt   fiili   olarak   yapılan   uygulamanın   birbiriyle   uyumlu   olarak   yapıldığı belgelenmiş olmalıdır. Şu anda ÇED’in bu kısmı açıktır. Bu kısmı açık olmuş olduğu  içinde  çevremizde  duymuş  olduğunu  pek  çok  yatırımla  ilgili  olarak “ÇED raporuna uygun olarak yapılmadı” denilmesinin sebebi de bundandır.

Bu konunun, Yetkili Makam olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından belgelenerek, tüm taahhüt verenlerin bu taahhütlerini yerine getirdiğini belgelemesi ile yatırımcının da raporu hazırlayanların da bu izleme ve belgeleme sayesinde, yapılan çalışmaların sonuca ulaştırılması gerektiği düşünülmektedir. Bakanlığın da bu belge sayesinde, görevi sırasında aldığı sorumlulukları belgeleyerek, sonuca ulaşılmasına katkı sağlaması gerekmektedir.  Bu süreç eksiktir, bu sürecin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ivedilikle tamamlanması beklenmektedir.

Kaynak: Nizamettin Özmen