Humeyn köyünden Hintli Ruhullah'ın torunu Ferişte
Aralık 1992 sonunda İstanbul'da konuşturulmuş; "Kahrolsun laik
diktatörlük! Yaşasın Hizbullah!" sloganlarıyla selamlanmıştı!
30 gün sonra, 24 Ocak'ta, Uğur Mumcu öldürülmüş; üç
gün sonra İran'da eğitilen Üsküdarlı grup da Jak Kamhi'yi öldürmeye
çalışmış; başlarındaki kişi İran'a kaçmıştı.
Bu saldırıdan 10 gün sonra Kağıthane'de, Kudüs
Kuvvetlerinin sözcüsü, şimdilerde Halkalı'da, "Aziz Nesin hakkında
İslamın hükmünün yerine getirileceğini" açıklarken binlerce kişi,
"Yaşasın Hizbullah" diye haykırmıştı.
Bu toplantıdan sonra birbirini izleyen intikam gösterileri
düzenlenmiş ve yolun sonunda "İslam inkılapçılarının yönlendirdiği"
kitle Madımak'ta 33 kişiyi yakarak öldürmüştü. 1978'de İran'da darbeye
katılan kişi İstanbul'da "Biz Alevileri yakarız" demişti ve denilen
yapılmıştı.
Madımak'da insanlar yakılırken İran sınırından giren
300 PKK'li terör estirmiş, Başbağlar'da köylüleri kurşuna
dizmişti.
1993'ün sonunda
birbiri ardına düzenlenen toplantılar, ilişkilerin Cezayir'den Keşmir'e
genişlediğini de gösterdi. 28 Aralık 1993'te, "Dünya Müslümanlarıyla
Dayanışma ve İntifada Gecesi"ne Hamas'tan Azam Tamimi,
Keşmir'den Hizb-ul Mücahidin Genel Emiri Gulam Nebi Nuşehri, Abdurreşid
Turabi, Cezayir FIS örgütünün kurucusu Şeyh Abdulbaki ve Bosnalı
Kazım Çetiç katıldı.
"Ellerinde
kelime-i tevhid" bayrağıyla salona giren 13-15 yaşlarındaki
çocuklar tur atarken coşku arttı. "25
kişilik marş ekibi" Arap usulü tef eşliğinde seslerini yükseltirken,
Azam Tamimi onlara eşlik etti ve öfkeyle konuşmaya başladı; Yaser
Arafat'ı "ihanet içinde" olmakla suçladı.
İkinci konuşmacı Gulam Nebi coşkuyu iyice artırdı; konuşması
"Allahuekber" haykırışlarıyla her kesilişinde sağ yumruğunu havaya
kaldırıyordu.
Kemal Şahin Hoca, "Te Ce'nin
kuruluş yıllarından itibaren Müslümanlar üzerinde uygulanan baskıları"
anlatırken sloganlar sürdü:
"Laik devlet yıkılacak elbet!
Yaşasın şeriat!
Müslüman zulme boyun eğmez!
Kahrolsun laik diktatörlük!"
Konuştukça coşan Kemal Şahin Hoca, "Ölmesini bilmeyenlerin yaşamaya hakları
yoktur!" diyerek, salondakileri
şehadete çağırdı ve haykırdı:
"Erbilli
Esad Efendi'lerin, Şeyh Said'lerin, İskilipli Atıf Hocaların kanlarının yerde
kalacağını mı sandınız?"
Böylece Menemen'de baş kesenlerin ve MTTB'yi yıllarca
yöneten, "Osmanlıcılık" görüntüsü altında Arap Milliyetçiliğini,
Arabistan Kralı'na bağlılığı savunan Türk karşıtlarının Şeyhi, Erbilli
Kürt Esat'ın adı öteki Kürt Şeyhinin adıyla birlikte ilk kez anılıyordu.
Kemal Şahin Hoca'nın öç almaya
çağıran sözleri, dinleyenleri bir kez daha coşturdu ve salon haykırışlarla
inledi:
Muhammed'in ordusu laiklerin
korkusu!
Kemalist devlet yıkılacak
elbet!
"İslami devlet duasıyla" sona eren bu toplantıda Türklerin
Cumhuriyeti'ne meydan okumuşlardı.
*
1909'da başlayan "Çürüme", Kürt-Arap Şeyhlerinin
isyanlarıyla gelişen Türk karşıtlığı zifiri karanlıkta serpildi. Gizliden
değil, göstere göstere, bağıra çağıra yürüdüler! 1982'de İran'da eğitilenlen
örgütlerin suikastları 1988'de "Cellad'ın Gecesi"nde Muammer Aksoy'un
öldürülmesiye seri cinayetlere döndü.
Sayısız
suikastın, bombalı toplu kyımların sorumlusu, Dışişleri Bakanı Ali Ekber
Velayeti, 1990'da "Türkiye İslam inkılabı ihraç edildi"
demişti. Yakınlarda Doğu Perinçek'in ve yanındaki amiralin ziyaretiyle
rahatlayan ve aklandığını sanan Velayeti, Türklere elbette hesap verecektir.
Şimdi
sıra Humey köyünden Hintli Ruhullah'ın yaptığı gibi, 12'isinden 70'ine
sivillerden oluşan, eğitimli-silahlı bir güçle (Basij, besij gibi) inkılabı
korumaya mı geldi?
Bakalım
gününü birkaç sloganla idare eden Türkler, zifiri karanlıktan
uyanabilecekler mi?
Dillerinden
"ulus" sözcüğü eksilenlerin maskeli balosu sürerken zor!
Gündemde
kalabilmek için gerçekleri saptıranlara, eksik bildirerek ortamı bulandıranlara
dikkat!
Sokak
ağzıyla hönkürmekle yetinip fetvaların üstünü örtüveren maskeli muhalefete,
yediği dayağı anlatmaktan yüksünmeyen paşalara dikkat!
Görevini
yıllarca savsaklayan, düşmanın orduyu ele geçirmesine göz yuman, iç düşmana
teslim olmayı "kahramanlık" diye yutturan subaylara dikkat!
İran'da
milyonlarca çocuğu-kadını, yaşlıyı, yazarları, mühendisleri, doktorları,
öğretmenleri, köylüleri, subayları, işçileri, öğrencileri katleden, 8-9 dokuz
yaşında kızların ırzına geçmeyi kutsal kitaba dayandıran molla diktatörler
düzenini övmekten utanmayan ekran
yıldızı amirallere daha da dikkat!
Mustafa Yıldırım, 10 Mayıs 2016 - 27 Aralık 2017