Hukukçu ve siyasetçi Cengizhan Gököz, 24 Haziran seçimleri öncesi AKP Hükümeti tarafından verilen
vaatlerin tamamıyla seçim rüşveti olduğunu iddia etti. Akdeniz GERÇEK’e konuşan
Gököz, Türkiye’de seçimin bir hukuki dayanağı olmadığını belirterek, “Seçim
hukuki bir mevzuata dayandırılmıyor. Seçim hukukuna aykırı. Seçim çalışmaları,
seçim harcamaları denetlenmiyor. Kim denetleyecek bunu? YSK ama ondan da ne ses
ne de seda. Bu seçim öncesi vaat edilen imar afları olsun, emeklilere
verileceği söylenen 1000 liralar olsun, bunlar hep seçim rüşvetidir. Seçim
önceleri İçişleri Bakanı, Adalet bakanı ya da Ulaştırma Bakanı niye istifa
eder? Seçimin tarafsızlığı için. Bunlar ne yaptılar? Bakanları istifa
ettirdiler, yerlerine müsteşarlarını koydular. Düşünebiliyor musunuz?
Müsteşarlık siyasi bir makamdır. Bu hukuk anlamında akıllara ziyan bir
karardır. Siyasi ahlakın ötesinde seçim hukuku ve ahlakına da aykırıdır
yapılanlar” dedi.
ADİL BİR YARIŞ
DEĞİL!
Yaşananların daha başlangıç olduğunu ifade eden Gököz,
yazılı ve görsel basında da adaletsizlikler olduğunu kaydetti. Gököz, şöyle dedi: “TRT gibi tarafsız olması
gereken bir kurum, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanının, Başbakanın ve AKP’nin
en ufak sözcüsünün bütün konuşmalarını baştan sona veriyor. Buna Yüksek Seçim
Kurulu (YSK) el koyacak. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) diye bir kurum var
o el koyacak. Bunları bu iki kurum denetleyecek. Bunlar görevlerini yerine
getirmediği için ortala hukuksuz bir durum çıkıyor. Ama bunlar daha başlangıç.
Önümüzdeki süreçte seçim ahlakıyla ve hukukuyla ilgili çok asimetrik, çok etik
dışı davranışlarla karşılaşacağız. Cumhurbaşkanı ya da Başbakan olacaksan, o
zaman bulunduğun makamı seçim bitene kadar tarafsız düz memura bırakacaksın.
Seçimlerin tarafsız, adil ve eşit koşullarda yapılması lazım. Bir yarışa
giriyorsunuz, o yarışa iktidarı elinde tutan, mevki sahibi, devletin
imkanlarını kullanan kişi 1000 metrelik yarışa 500 metre ileriden başlıyor. Biz
bu 500 metre ilerideki koşuya başlayan kişiyi geçmeye çalışıyoruz. Böyle yarış
mı olur. Bu nasıl bir yarış?”
KAVGALARI
CUMHURİYETLE
OHAL varken seçime gidilmesinin başlı başına tarafsızlığa
gölge düşürdüğünü vurgulayan Gököz, “Bu şekilde seçimin tarafsız ve güvenli
olduğunu kim iddia edebilir? Bu seçim normal bir ülkede olsa bu iktidarın
bırakın bir günü bir saat bile kalma ihtimali yok. Bence halk bunu çok iyi
görüyor ve 24 Haziran’da da gereğini yapacaktır. Bunlar ‘iktidarı vermemek için
ölümü dahi göze alırız’ diyorlar ve uğraştıkları da cumhuriyet. Cumhuriyeti,
Osmanlı’nın saltanat ve hilafetine döndürebilir miyiz düşüncesindeler. Tek adam
rejimi istiyorlar. Bunun arkasında ‘dindarlık’ değil ‘dincilik’ var. Bunların
kavgası cumhuriyetle ve yarışa devlet imkanlarıyla, yargısıyla, silahlı
kuvvetleriyle, emniyetiyle, istihbaratıyla giriyorlar. Ben seçimlerin manipüle
edileceğini endişesi de taşıyorum. Seçimlere bir kaç gün kala bir şeyler
yapılabilir. 7 Haziranda yapılmadı mı? Millet bunlardan aldı ve muhalefete
verdi. Ne oldu? Bombalar patladı, yüzlerce kişi öldü ve erken seçim yenilendi.
Vatandaş da ‘huzur bozulacak’ diye bunlara tekrar oy verdi. Biz bu filmi daha
önce gördük” diye konuştu. Kubilay
ELDEMİRCİ