Türkiye’de son 3 günde çıkan onlarca orman yangını binlerce hektar ormanı yok etti. Farklı kentlerde çıkan irili ufaklı orman yangınlarına müdahale hala sürerken Akdeniz’e ve Ege’ye kıyısı olan tüm illerde yangın teyakkuzu en üst düzeye çıkarıldı. Son 3 günde Antalya’da da Manavgat ve Serik’te çıkan orman yangınları hızlı müdahale ile söndürülürken Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ali Kavgacı, yangınların büyük çoğunluğunun insan kaynaklı olduğunu ifade etti.
“HAVA KURU SICAKLIK YÜKSEK”
Prof. Dr. Ali Kavgacı, “Ülkemizde Mayıs'tan Kasım’a kadar yangın sezonu olarak ilan ediliyor ama Akdeniz ülkesi olduğumuz için aslında tüm yıl boyunca özellikle alçak yüksekliklerde yangın çıkması ihtimali yüksek. Bu ihtimal Mayıs'tan Kasım'a kadar yüksek olup Temmuz, Ağustos ayı itibariyle belki Eylül'ün de başı itibariyle en yüksek seviyeye ulaşıyor. Bunun en temel sebebi tabii hava koşullarının bu dönemde daha kuru olması, hava sıcaklıklarının çok artması, ormanların bu dönemde daha kuru olması, özellikle karadan denize doğru ilerleyen kurutucu rüzgarların artması ve bunların uzun günler devam etmesi durumunda da yanıcı yükün, neminin kaybetmesiyle birlikte yangın çıkması açısından çok çok uygun olduğu için de hızlı bir şekilde büyüyebiliyor” dedi.
“UYGUN ORTAM OLUŞTU”
Prof. Dr. Ali Kavgacı, “16 Ağustos itibariyle ülkemizde çıkan orman yangınlarında toplamda 11 bin hektarlık bir alan yanmıştı. Baktığımızda bu son iki yılın hemen hemen yangın sayısı itibariyle iki katına yakın bir istatistikti. 16'sından itibaren son 2-3 günde çıkan orman yangınına baktığımızda da toplam bu 11 bin hektar kadar bir alanın yandığını görüyoruz. İki günde yanan alan sayısı ikiye katlandı. Yangınların en önemli sebebi insan kaynaklı. İhmaller, kasıt veya anız yakma gibi ihmaller sonucu yangınların sayısının artması en büyük etkendir. Yangın havası dediğimiz bir olay vardır. Yangının çıkması için gerekli olan tüm koşulların oluştuğu anlamına geliyor. Mevcut yanıcı yükle yani bitki örtüsü de organik maddede nemini kaybettiği için hızlı bir şekilde tutuşma yangına neden olabiliyor. Bu yangın hızlı bir şekilde büyüyor. Hızlı bir şekilde büyümesinden ötürü de kontrol edilmesi oldukça güç oluyor. Bu durumda aynı anda çok yerde gerçekleşince çok sayıda ve aynı anda müdahale edilmesi gerekiyor. Bu da organizasyonda güç bir durum ortaya çıkmasına sebep oluyor” dedi.
“ANTALYA DA RİSK ALTINDA”
Son 3 günde Antalya’da yaşanan Serik ve Manavgat yangınları ile ilgili de değerlendirme yapan Ali Kavgacı, “Yangın çok büyüdüğü içinde müdahale etmesi ve söndürülmesi zorlaşıyor. Bu sonraki üç günlük süreç de bu. Yangın için gerekli olan hava koşullarının çok uygun olması ve bu uygun hava koşullarının yangınları büyütmesi en kritik gelişmedir. Yangınların birçoğu insan kaynaklı olduğu için bu yangınlarda gerek ihmal gerekse kasıt veya benzeri hususların devreye girmesi yangınları arttırdı. Kahramanmaraş’tan Çanakkale'ye kadar olan hatta İstanbul'a kadar olan hattımız bizim Akdeniz iklimi etkisi altında. Bunların hepsi, özellikle denize yakın alt yüksek akımlardaki alanların hepsinde yangın riski birinci derecede. Dolayısıyla birinin diğerinden daha fazla yangın önleme veya söndürme noktasında alması gereken tedbirler açısından bir farklılık yok. Büyük yangınların aynı riskin Antalya'da olmadığı anlamına gelmiyor. Özellikle yangın havası itibariyle hava koşulları itibariyle yangın çıkmasına ve büyümesine olarak sağlayacak koşullar olması durumunda teyakkuzun en üst seviyede tutulması gerekir. Biz Akdeniz ülkesiyiz. Bu coğrafyada yaşayan bütün insanlarımızın bu gerçeği bilerek yangına uyumlu bir şekilde yaşaması gerekiyor. Yani yapacağı küçük bir hatanın büyük bir felakete neden olabileceğini bilip bu farkındalıkla yaşamamız gerekiyor. 2021 yılında biz bunu Antalya'da yaşadık. Cumhuriyet tarihinin en büyük yangınıydı. Bunun tekrar etmeyeceğin hiçbir garantisi yok. Çıkan bir orman yangınlarının yerleşim yerlerine şehirlere ulaşmayacağın hiçbir garantisi yok” diye konuştu.
“İNSAN VE ORMAN ETKİLEŞİMİ ARTTI”
Kavgacı, “Yangınları önlemenin en önemlisi gerekli tüm davranış yapısına, bilincine ulaşmış olmamız. Öte yandan bir yangın çıkarsa da bu yangını bir an önce söndürecek hazırlıklarımızın en yüksek seviyede olması, bu anlamda bir boşluk bırakılmaması yangın önleyecek kurumlar tarafından. Yangın çıktığında da bunun büyümesine engel olacak tüm tedbirlerin alınması gerekiyor. Ormanın yanması ile birlikte birçok ekosistem, ürün ve hizmeti zarara uğruyor. Yangınla mücadele başarısındaki önemli iki husus yangın sayısı ve yanan alan büyüklüğüdür. İçinde olduğumuz dönemde artık insan ve orman etkileşimi, kent ve orman etkileşimi çok iç içe olduğundan bir başka önemli bir husus da ortaya çıktı yangınla mücadelede. Bu da insan hayatının veya yerleşimlerinin yangınlara ne kadar etkilendiği. Sayılar ve büyük olması durumunda eğer insan hayatı ve yerleşimler bu yangınlardan etkilenmiyorsa o da bir başarı olarak görülecek bir dönem içine girdik. Çünkü iklim değişikliğinin etkileri şehirlerin ve nüfusun orman alanlarına doğru büyümesi bu tür riskleri arttırıyor” diyerek açıklamasını tamamladı.