Kadın cinayetleri konusunda rakamlara net
olarak ulaşamadıklarını, ancak cinayeti kimin işlediği belli ise ‘kadın
cinayeti’ olarak kayıtlara geçtiğini belirten Kutlar, diğer cinayetlerin faili
meçhul olarak kayıtlara geçtiğini söyledi. KATCAM Müdürü Kutlar, “Türkiye
İstatistik Kurumu verilerine göre durum bu şekilde ancak kadın dernekleri sayıları
aylık olarak bültenlerinde paylaşıyor. Cinayetlerde genel olarak boşanma
aşamasındaki kadınlar ya da eşinden, sevgilisinden ayrılmak isteyen kadınlar
hayattan koparılıyor. Tabi bir de bunların dışında oğlu, erkek kardeşi ya da
babası tarafından öldürülen kadınlar var” dedi.
“NEDEN KADINLAR ÖLÜYOR?”
Kutlar, şöyle konuştu: “Cinayet
sebeplerinin başında ekonomik sorunlar geliyor. Bunun dışında kadın
cinayetlerinin sebebi erkek çocuklarının küçükken evde gördüğü şiddettir.
Birçok psikolog gözleri önünde babası tarafından annesi dövülen erkek
çocuklarının şiddete daha eğilimli olduklarını söylüyor. Yine birçok psikolog
“aile içinde şiddet gören bir kız çocuğu da büyüdüğünde sevgilisinden ya da
eşinden şiddet gördüğünde ilk önce normal karşılıyor ancak şiddet giderek
sürekli bir hal aldıkça bunun yanlış bir şey olduğunu fark ettiğini söylüyor”
dedi.
“NASIL ÖNÜNE GEÇİLECEK?”
“Bu şiddet veya cinayet gibi konuların
azalması veya bitmesi tamamen aile içindeki yaşantıyla başlıyor. Biz her zaman
kız ve erkek çocuklarına eşit şekilde davranılması gerektiğini savunuyoruz. Ailede çocuklar yetiştirilirken kız erkek çocuk diye
ayrımcılık yapılmamalı. Anne babalar, çocuklarının eğitimine önem vermeliler,
ayrıca vicdan, merhamet gibi insani duygularının da oluşması için emek
harcamalılar”. Çocuklar küçükken aile içi
şiddete maruz kalmamalı. Çünkü küçükken bir çocuğun gördüğü şiddet ilerideki
yaşamını etkileyebiliyor.
“HÜKÜMETE YOĞUN BASKI VAR”
“İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilmesi
konusunda hükümete yoğun baskılar var. Halbuki bu sözleşmeyi ilk imzalayan
ülkelerden biriyiz. İstanbul Sözleşmesi
kadına yönelik her türlü şiddeti önlemenin teminatıdır, bu nedenle kaldırılması
düşünülemez. Ancak sözleşmede yer alan bazı kavramların bizim örf ve
adetlerimize uyumu sağlanabilir. Kadınların cumhuriyetle birlikte kazanmış oldukları
haklardan vazgeçmesi söz konusu olamaz. Boşanma ve nafaka talebi de bu
haklardan biridir. Erkeklere göre kadınlar haklarını öğrenmeye başlayalı ve
ekonomik özgürlüklerini kazanalı çok çabuk boşanmaya karar başladıkları
yönünde. Halbuki severek evlenen hiçbir kadın veya erkek boşanmayı düşünerek
evlenmiyor. Ne zamanki fiziksel şiddet, psikolojik şiddet ve ekonomik şiddet başlıyor,
o zaman kadın ayrılmayı düşünüyor. Kadın şiddet görmektense bir kapıcı
dairesinde asgari ücretle veya günlük yevmiye ile çocuklarıyla mutlu ve huzurlu
yaşamayı tercih ediyor.”
Emel BAYRAM