Coğrafi İşaret sistemi ulusal mı, evrensel mi?
Dünyada da “coğrafi işaretler sistemi” diye bir sistem var. Çünkü bu sistem sayesinde ürünlerin gerçek yöresel ürünler oldukları belgeleniyor. Coğrafi işaret alarak o ürünün sadece orada, o niteliklere uygun olarak üretildiğinin belgelenmesi, bir anlamda kimlik belgesi diyebiliriz.
O zaman doğrudan Şuraya mı geleceğiz. Coğrafi işaret alan ürünlerin pazar payı sadece kendi coğrafyasında değil, uluslararası pazarlar da daha mı güçlü?
Genel anlamda yapılan araştırmalar gösteriyor ki; coğrafi işaret almış ürünler tüketici üzerinde çok pozitif bir etki bırakıyor. Tüketici biliyor ki bu ürünler oraya has, nadide, tarihsel etkileri olan ürünler. Üretim aşamalarında nelerin kullanıldığı net olarak belli. O nedenle de bu ürünlere diğer ürünlere göre yüzde 20, yüzde 30 daha fazla ödeme yapmayı uygun görüyorlar. Şöyle örnek vereyim mesela belli bir coğrafyada, belli bir sayıda, belli bir miktarda üretildiği için bu ürünler sınırsız bir üretim kapasitesi sahip değil. Onun için fiyatı da ister istemez yüksek. Artık tüketici son yıllarda daha hassas. Kimyasallaşan, sentetikle üretime sıcak bakmayan bir kitle var. Artık ambalajlı üründe kullanılan malzemenin sağlığının yanında atığını da ambalajını da da düşünen insanlar var. Yani çevreye duyarlı olan insanlar var. Bu işlerde biliyorsunuz ki doğal olarak gelir düzenini yükselmesiyle doğru orantılıdır.
Antalya'da baktığınız zaman coğrafi işaret alma noktasında neredeyiz?
Antalya'da şu anda 18 ürünümüz coğrafi işaret aldı. 13 tane de başvurusu yapılmış ürünümüz var. Antalya'da ve Türkiye'de ortalarda almak çok yeterli değil. Bu ürünlerin gelişmesi için özellikle yöresinde yerelde aidiyet duygusu ile birlikte bu ürünlere sahip denilmesi gerekiyor.
Bunun için bir süreç mi gerekiyor?
Antalya özellikle dünyayı da katarsak dünyadan birçok insanın yaşadığı biliyoruz onların tüketimini arttırmalıyız. Daha sonra bu ticarete, turizme, ihracata konu olacak şeyler. Burada en önemli unsurlardan bir tanesi de coğrafi işaretleme meselesini önemsedik. Türkiye'de 3.500 tane coğrafi işaret almaya hak kazanacak ürün varken neredeyse bunun üçte ikisinin coğrafi işaretlemesi tamamlandı. Bunun da yüzde 40’ından fazlasını Türkiye'deki Odalar Borsalar Birliği sağladı. Coğrafi işaret almak yeterli değil. Şimdi bundan sonraki hamlemiz, bu coğrafi işaretli ürünlerin üreticilerini bir araya getirmek, onların birlikte hareket etmesini sağlamak. Diyelim ki kar yağdı armut üreticileri birlikte hareket ederlerse ürünlerini birlikte ambalajlarlarsa ve birlikte pazarlamaya çıkarlarsa çok büyük avantajlar elde edecekler. Ama maalesef henüz bizde, geçmiş dönemde kooperatifçiliğin getirdiği sıkıntılı dönemlerden kaynaklı sorunlar var. Şu anki odaklanmamız gereken yer üreticilerin birlikte hareket etmesini sağlamak.
Örnekleri var mı?
Örneğin bir köyde peynircilik öne çıkıyorsa, peynirle ilgili dünyadaki her türlü gelişme takip ediliyor, onların hakkına tecavüz edilmeyecek şekilde önlem alıyorlar. Bizimde bu kültüre erişmemiz lazım. Biraz zaman alacak ama zor bir şey değil.
Bu arada bizim yasal bitakım gelişmeleri de yapmamız lazım Gerçekten müthiş bir zenginliğin üzerinde oturuyoruz. Bunu günümüz koşullarında deforme etmeden, aslına uygun olarak üretimini arttırıp, önce kendi insanımıza, sonra da dünya insanlarına bunu göstermemiz gerekiyor. Biz çalışmalarınızı sürdürüyoruz. Şu anda Avrupa Birliği’nde Türkiye geneli için 24 tane coğrafi işareti ürünümüz oluştu. Türkiye Odalar Borsalar Birliği olarak sürekli bunlarla ilgili çaba sarf ediyoruz. 6 tane ürünümüzün de başvurusunu yaptık tescillenmesini bekliyoruz. Bundan sonraki süreçte hem üretici ayağını organize eder hem de yurt dışında da bunları tanıtımı ve ihracatının gelişmesi için çabalarsak amacımıza ulaşmış olacağız.
Tanıtım dedik ya, en önemli ayağı fuar ve festivaller. Bir yanda Yörex, diğer yanda Foodfest etkinliklerindesiniz. Bunların yerel ürünleri tanıtma ve pazarlamadaki etkisi nedir?
Festivaller aslında genelde yerel halk için yapılan organizasyonlardır. Yerel halkta, yerel üreticide bu altta bilinçlenirse olur. Sonuç itibariyle yerelin sahip çıkmadığına dışarıdan gelip kimse sahip çıkmaz. Öncelikle kendi insanımıza sahip çıkmasını sağlamamız lazım. Kendi insanımız sahip çıktıktan sonra zaten dışarıdan gelen de o etkileşimi, o alışkanlıkları alıp götürür.
Ben o pencereden bakıyorum, mutlaka yabancılar da gelmeli yabancılarda görmeli. Antalya'da Antalya'nın civesini Türkiye'nin neresinden gelirse gelsin dünyanın neresinden gelirse gelsin Antalya'da yaşayan insanların evinde yapıyor olmasını sağlamamız lazım. Yerel ürüne kendiniz sahip çıkmazsanız, başkası da sahiplenmez. Ondan sonra bu kültürü dışarıya taşıyabiliriz. Bizim uzun yıllardır Antalya'da en çok şikayetçi olduğumuz konu kent aidiyetinden uzaktayız. Herkes almaya gelmiş. Dolayısıyla bu aidiyeti geliştirecekse, güzel bir enstrüman olarak görelim. Öncelikle bunu festivale yerli halkın sahiplenmesi, sonra da bunun üzerine turizm programlarının yapılacağı, bunun için özel gelen insanların olacağı yerler haline gelmeli diye düşünüyorum.
Yörex’in nerede başlayıp nereye geldiğini sorsam?
2008 yılında Türkiye Odalar Borsalar Birliği’nin “Kriz varsa çare de var” diye bir kampanyası vardı. Bu kampanyada biz o gün süpermarketlerde, pazar yerlerinde bizim ürettiklerimizin dışında yabancıların ürünlerinin yoğunlaşmasından esinlenerek çıkarttık. Kıyıda köşede kalmış bu ürünlerimizi tanıtmak, ekonomiye kazandırmak, özellikle kırsaldaki kadınların emeğini ve işgücünü ortaya çıkarmak amacıyla yola çıktık. Çabaladık, araştırdık, herkese sorduk.
“Sizin Oraların Nesi Meşhur” diyerek çıktığımız yolda ciddi bir hareket sağladık. Binlerce yıldır gelen birikimlerin gelecek nesillere böyle aktarılacağını gördüm. Onun için coğrafi işaret meselesi memleket meselesi. Bugün geldiğimiz noktada 3.500 tane coğrafi işaret alabilecek ürün vardı, 1627 üçte ikisini aldık. 617 ürünün de başvurusu kabul edildi.
O ürünleri üreten insanlara üretim konusunda destekler verildi, eğitimler verildi birçok bölgedeki o ürünün coğrafi alanlar o bölgenin belediyeleri, valilikleri, kalkınma ajansları hatta bakanlıklar işin içine girdi. Yörex başladığında iki tane coğrafi işareti ürünümüz vardı, şu anda 18. 13 tane de başvuru aşamasında.
Bazı ürünler için turizm destinasyonları oluştu. Kars kaşarı için insanlar Kars’a gitmeye başladı. Tanıtıma büyük katkısı var. Türk Hava Yolları’nın menüsüne buradaki ürünler girdi, turizmciler devreye girdi. İhracat sektörü ilgilendi. 3 yıldır uyguladığımız Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği desteğiyle, Türkiye'nin en büyük e-ticaret sitelerini, en büyük süper marketleri buraya getiriyoruz ve bu ürünleri üreten üreticilerle yüz yüze görüşme yaptırıyoruz. Onlar da bağlantılarıyla bazı uluslararası marketten yurt dışına da bu ürünleri ihraç eder hale geldi. Bir noktada kültür ihracatı yaptık. Bugün Almanya'da dönerin üzerinden fırtınalar kopuyor. Yunanlarla sahiplenme tartışmalarımız vardı. Bu alanda ciddi başarılar elde edildi. Bugün coğrafi etiketli ürünü yurt dışında alan tüketici, bir gün mutlaka bu ürünün destinasyonunu ziyaret edecektir. Geldiğinde sadece o ürün değil, bölgenin kültürünü tanıyacaktır.
Malum endüstriyel üretim yok bu sistemde, biz arz- talep dengesine hazır mıyız?
Uluslararası bir market ne diyelim, karyağdı armudu istedi. Onu “vereceğiz” dedik. Adam dedi ki “her hafta bana 100 kasa gönder.” O miktar var mı, yoksa sorun. Ya da Obruk peyniri diyoruz. “Her hafta bana bir konteyner gönder” diyor. Ama toplam ürettiğimiz 80 ton falan o miktarla ilgili sorunlarımız var.
Kalkınma ajanslarının çalışma destek boyutu nedir?
Kalkınma Ajanslarımız elinden geldiğince yoğun çaba sarf ediyor. Bugüne kadar fuarımızı zaten Kalkınma Ajanslarımızın desteğiyle bu hale getirdik. Bu desteğin devam etmesini bekliyoruz. Kalkınma Bakanlığı döneminde mevcut Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz önem verdi. Şimdiki bakanımız bu fuarımıza önem veriyor.
“Coğrafi işaret sistemi bir anlamda o ürünlerin kimlik belgesidir. Coğrafi işaret almaya hak kazanan ürünler üretildiği yerdeki iklimden, topraktan, sudan, havadan, mikro klimadan etkilenen ya da oradaki medeniyetlerden kalan alışkanlıklarla geliştirmiş ve o topraklara özgü olan ürünler.”
Antalya’nın Coğrafi İşaretli Ürünleri:
Alanya Avokadosu
Alanya Fıstıklı Limonata
Alanya Gülüklü (Hülüklü) Çorba
Alanya Muzu
Alanya Yenidünyası
Antalya Bergamot Kabuğu Reçeli
Antalya Kabak Tatlısı
Antalya Paça Çorbası
Antalya Piyazı
Antalya Serpme Böreği
Antalya Tavşan Yüreği Zeytini
Antalya Topak Kızartması
Antalya Turunç Kabuğu Reçeli
Döşemealtı El Halısı
Finike Portakalı
Gazipaşa Çekirdeksiz Narı
Korkuteli Karyağdı Armudu
Manavgat Altın Susamı