Vagon-Li Olayı, Türkiye'de 1933 yılında meydana gelen önemli bir toplumsal olaydır. Bu olay, Fransız demiryolu işletmesi Vagon-Li (Wagons-Lits) şirketinde yaşanan bir dil tartışmasıyla başladı. 22 Şubat 1933 tarihinde, şirketin Belçikalı müdürü Jannoni, telefonda Türkçe konuşan memur Naci Bey'e, şirketin resmi dilinin Fransızca olduğunu belirterek, Naci Bey'e 25 kuruş para cezası ve 15 gün işten uzaklaştırma cezası verdi.

2 Bin 400 Yıllık Tarih Turizme Kazandırılıyor! Çanakkale’de Keşfedildi 2 Bin 400 Yıllık Tarih Turizme Kazandırılıyor! Çanakkale’de Keşfedildi

TARİHSEL BİR OLAY OLDU

25 Şubat 1933 günü, Darülfünun ve Milli Türk Talebe Birliği'ne bağlı öğrenciler, Beyoğlu’ndaki Vagon-Li Şirketi'nin bürosu önünde protesto gösterileri düzenlemeye başladılar. Bu protestolar hızla büyüdü ve tanınmış isimlerin de destek verdiği bir kitlenin katılımıyla şiddetli bir hal aldı. Göstericiler, şirketin camlarını kırarak büroya girdiler ve Mustafa Kemal’in duvarda asılı olan resmini alıp büroyu tahrip ettiler. Aynı grup, ellerinde Mustafa Kemal'in resimleri ve Türk bayraklarıyla Karaköy'deki büroya yürüyerek burada da benzer bir şekilde büroyu tahrip etti. Göstericiler, en sonunda İstanbul Valiliği'nin önünde toplanarak gazetelerin binaları önünde protestolarını sürdürdüler ve ellerindeki Mustafa Kemal resimlerini halkevlerine teslim ettikten sonra dağıldılar.

DEVAMI GELDİ

Bu olayların sonuçları ve etkileri önemliydi. Vagon-Li Şirketi, Naci Bey'i tekrar işe başlatmak zorunda kaldı. Ayrıca, Pera civarındaki birçok yabancı şirket, Türkçe isim kullanmaya başladı. "Vatandaş Türkçe Konuş!" kampanyası da yeniden ivme kazandı. Vagon-Li Olayı, Türkiye’de milliyetçilik duygularının ne kadar güçlü olduğunu gösteren önemli bir dönüm noktası oldu. Bu olayın ardından, Osmanlı Devleti döneminden kalma birçok yabancı şirket devletleştirildi, bu da Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığına ve milli kimliğine verdiği önemin bir göstergesi olarak yorumlandı.

Vagon-Li Olayı, sadece bir dil tartışması olarak kalmamış, Türk toplumunun milli kimliğini ve dilini koruma konusundaki kararlılığını tüm dünyaya gösteren bir direniş hareketine dönüşmüştür. Bu olay, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarındaki milliyetçi politikaların bir yansıması olarak tarihe geçmiştir.

Muhabir: Kardelen Özdemir