Viranşehir Mahallesi’nde bulunan Soli Pompeiopolis Antik Kenti'nde Mersin Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Doktor Deniz Kaplan tarafından yürütülen kazı çalışmalarında, limanın kalıntıları gün yüzüne çıkarılıyor. Başkan Tarhan, yapılan kazıların tamamlanmasıyla bölgenin turizm açısından önemli bir değer kazanacağını belirtti.
Bu tarihi mirası ortaya çıkarmak büyük önem taşıyor
Doç. Dr. Deniz Kaplan, kazı çalışmalarının iki farklı alanda gerçekleştirildiğini açıklarken, 'Bu yılki kazılar Mersin Müzesi Başkanlığı tarafından gerçekleştiriliyor. Höyükte temizlik çalışmalarının yanı sıra limandaki mendirek kazılarına da devam ediyoruz. Mezitli Belediye Başkanımız Neşet Tarhan, kazı çalışmalarına sürekli destek sağlıyor. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Kazılarımızı ziyaret ederek bilgi alıyorlar. Bu tarihi mirası ortaya çıkarmak, hem Mezitli hem de Mersin için büyük önem taşıyor' dedi.
Bu tarihi miras gün yüzüne çıkacak
Başkan Tarhan ise kazı çalışmalarını düzenli olarak yerinde incelediklerini belirterek, 'Daha önce yaptığımız girişimlerle kazı çalışmalarının hız kazanmasına katkı sağladık. Kentin önde gelen sivil toplum kuruluşları da çalışmalara destek verdi. Sadece belediyeler değil, Mersin'deki tüm kurum ve kuruluşların Soli Pompeiopolis'teki kazılara destek olmasını diliyorum. Burada büyük bir tarihi miras var ve bunu birlikte gün yüzüne çıkarabiliriz. Mersin Müzesi'ne ve emeği geçen herkese kazı çalışmalarına verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyorum. Bölgedeki turizm potansiyeli, çalışmaların tamamlanmasıyla daha da artacaktır' şeklinde konuştu.
Soli Pompeiopolis Antik Kenti Tarihi
MÖ 6'ncı yüzyıl ortalarından başlayan ve Büyük İskender’e kadar süren Anadolu’daki Pers egemenliği Soli için de geçerlidir. Ancak MÖ 5'nci yüzyılda kentte sikke basılması kentin bir ölçüde özerkliğini koruduğunu yansıtır. Soli liman kenti, Hellenistik Dönem'de Seleukos egemenliği altındayken parlak bir dönem yaşar. Seleukos yönetiminin MÖ 1'nci yüzyılda zayıflamaya başlamasıyla Soli için de zor günler başlar. Armenia Kralı Tigranes, kenti yağmalatıp, halkını göçe zorlar. Romalı komutan Pompeius’un bölgedeki karışıklığa bir son vermek için MÖ 67’de yaptığı reformlarla dağdaki korsanların bir bölümü nüfusu azalan Soli’ye yerleştirilir. Grekçe Soloi ile başlayan, Latince Soli olarak kullanılan kentin adı, bu olaydan sonra Pompeiopolis (Pompeius’un kenti) olarak değiştirilir.
Roma yönetimi ile birlikte kent yeniden canlılığa kavuşur. Roma İmparatoru Hadrianus MS 130’da Anadolu’ya yaptığı gezi sırasında artık Roma’nın bir eyaleti olan Cilicia’ya da gelir ve Soli’deki liman çalışmalarına parasal destek verir. Soli, Hıristiyanlık döneminde bir piskoposluk merkezidir. Ancak 525’te büyük bir depremle zarar görür ve 7'nci yüzyılda da Arap akınlarıyla karşı karşıya kalır.
Günümüze ulaşmamakla birlikte 19'ncu yüzyılda Soli’ye gelen Avrupalı gezginler, kentte tiyatro, tapınak, hamam gibi yapıların ve nekropolis’in bulunduğundan söz ederler.
Sütunlu Cadde: Bugün caddede toplam 33 sütun ayaktadır. Bunlardan 4’ü batı 29’u doğu sütun dizisine aittir. Korinth düzenindeki sütun başlıklarından bazıları figürlüdür. Ayrıca bazı sütunların üzerindeki yazıtlardan, caddeye bakan konsollarının Roma imparator ya da üst düzey yöneticilerinin büstlerini taşıdığı anlaşılmaktadır.
Soli Höyük: Höyük yaklaşık 22 metre yüksekliğinde ve 300 metre çapındadır. Tepe üzerinde yapılan yüzey araştırmalarında Erken Demir Dönemi’nden, Roma Dönemi’ne kadar tarihlenen keramik parçaları bulunmuştur.
Antik Liman: Kalıntılarının bir bölümü bugün de görülebilen liman, birbirinden 200 metre aralıklarla düzenlenmiş iki dalgakırandan oluşmaktadır. Bunlardan batıdaki daha iyi korunmuştur. Büyük kalker blokların, demir perçinlerle tutturulduklarını gösteren izler halen görülebilmektedir. Batıdaki dalgakıranın batısı kum yığıntısı ile dolmuştur. Yapılan ölçümlere göre korunmuş olan uzunluğu 160 metre, eni ise 23 metredir. Yapı malzemesi olarak kullanılan kalker taşların yaklaşık olarak uzunluğu 160 santim, eni 60 santim ve derinliği 60 santimdir. Doğudaki dalgakıranın çok azı kaldığı için ancak 40 metre kadarı ölçülebilmiştir. Antik Dönem'e ait liman kalıntısı gözle görülebilen ender ören yerlerinden birisidir. Çünkü bu bölgedeki limanlar daha çok doğal konumları itibarı ile kullanılmışlardır.