Uzun bir aradan sonra “Kubi Vole” tekrar geri dönüyor. Aslında çok direndim, ‘artık bir daha yapmam. O kadar ciddi haber yaparken herkes beni Kubi’nin Volesi diye tanıyor’ diye yakımdım ama okurlarımdan gelen yoğun isteğe daha fazla karşı koyamadım. Bundan sonra her perşembe sizlerle birlikteyiz. Buradan halka yanlış yapan siyasilere, belediye başkanlarını, milletvekillerini hatta sevgilisini ihmal eden arkadaşlarımızı uyarıyorum. Savulun Kubi’nin Volesi geliyor:)))

 

 

BASINDAN HABERLER… BASINDAN HABERLER…

 

 

HÜRRİYET AKDENİZ’DE

BİKAN KARACA DÖNEMİ

Hürriyet Gazetesi Antalya Bölge Temsilciliği görevine Bikan Karaca getirildi. Bilindiği gibi daha önce bu görevi Hayri Dizerkonca yürütüyordu.

 

OKUMAMIŞ’IN EVİNE

HIRSIZ GİRDİ

Gazeteci İbrahim Okumamış’ın Konyaaltı’da bulanan evine hırsız gerdi. Okumamış, olayı facebook’tan duyurdu: “Antalya Konyaaltı'da oturan dostlar! Gündüz saatlerinde evimizin kapısı 3 kız tarafından hırsızlık amacıyla zorlandı. Komşumuzun dikkati ve asayiş şubesi ekiplerinin özverisi ile çete fotoğraftan teşhis edildi. İsteyen arkadaşlara özelden fotoğrafı atabilirim. Aman dikkatli olun ve kapınızı iyi kilitleyin. Bu üçlü çeteyi görürseniz polise haber verin.” 

 

ŞEVVAL İÇİN YARDIM GECESİ

Tedavisi için yoğun çaba harcanan gazeteci arkadaşımız Tanju Altınay’ın minik kızı Şevval için 23 Ocak Pazartesi günü saat 19.00’da bir yardım gecesi düzenlenecek. “Umuda Yolculuk” sloganıyla düzenlenecek ve Cengiz Kurtoğlu ile Murat Tekyıldız’ın katılacağı gece, eski Lara yolu üzerindeki Podyum’da gerçekleştirilecek

 

BEGÜM KONGED’DE

Gazeteci arkadaşımız Begüm Aksoy, Konyaaltı Gençlik Derneği (KONGED) dergisini yapmaya başladı.

 

TUĞÇE EKSPRES’E GEÇTİ

Akdeniz Gerçek’ten ayrılan Tuğçe Saraç, Antalya Ekspres’te çalışmaya başladı.

 

YENİ YÜZYIL’DAN YENİ MATBAA

Yeni Yüzyıl gazetesi, Döşemealtı'da yaklaşık 1000 metrekare kapalı alanda hizmet vermeye başlayan Web ofset matbaası kurdu. Tesis, hem gazetelere hem de ambalaj sektörüne hizmet verecek.

 

++++++++

 

ANSİAD ÖDÜLLERİ VERİLDİ

Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ANSİAD) 27. Kuruluş Yıldönümü'nde 2016 yılının başarılı isimleri ödüllerini aldı. Geleneksel hale gelen yarışmada ödül alan isimler şöyle:

 Yılın İş İnsanı Ödülü: Ahmet Kasapoğlu

 Yılın Sanat Ödülü: Prof. Dr. Mustafa Apaydın

 Yazılı haber Ödülü: Ceren Deniz (Hürriyet Gazetesi)

 İncele Araştırma haberi Ödülü: Hakkı Sargın (My Dergi)

 Röportaj Ödülü: Mesut Yaramış (Antalya Life Dergisi)

 Makale Ödülü: Faruk Güder (Antalya Ticaret ve Siyaset Gazetesi)

 TV Programı: Pelin Ağan Gel (Kanal V)

 Radyo Programı Ödülü: Nihat Toklu ile Ali Orhan (Radyo Box)

 Genç İletişimci Ödülü: Ufuk Kaplan (AÜ İletişim Fakültesi)

 İnternet Haberciliği Ödülü: mygazete.com

 

HAFTANIN FIKRALARI

OLSAN DA OLMASAN DA

Tipik bir maço tipik güzel bir kadınla evlenmiş. Düğünden sonra adam aşağıdaki kuralları sıralamış;

– “Eğer istersem evde olacağım canım ne zaman isterse.. Bana güçlük çıkarmanı ‘dır dır’ etmeni istemiyorum“.

– “Başka türlü söylemediğim sürece her akşam iyi bir akşam yemeği hazır bulmak istiyorum“.

– “Eski arkadaşlarımla ava, balığa, içmeye veya kart oynamaya`da gideceğim ve sen karışmayacaksın. Bunlar benim kurallarım yorumun var mı?“.

Yeni gelin cevap vermiş;

– “Hayır, benim için uygun yalnız şunu bilmelisin bu evde seks her gece saat 19.00’da olacak, sen olsan`da olmasan’da“…

 

AİDS

Temel’in oğlu Dursun, Avrupa`da mastır yaparken Temel bir mektup yazar:

-“Oğlum sizin orada AİDS varmış dikkat et. Sana bulaşırsa, senden karına, karından bana, benden anana, anandan da tüm köye bulaşır”.

 

ADI NE OLSUN

Kız hayatında ilk defa bir partiye gidecekmiş, annesi o aksam kızına öğüt veriyormuş.

-Kızım bak sen bu partileri bilmezsin burada çapkın erkekler olur seninle yatmak için her şeyi yaparlar eğer böyle bir şey olursa ona çocuğumuzun adı ne olsun diye sor hemen telaşlanır ve senden uzaklaşır. Kız partiye gitmiş biraz sonra bir genç kızı dansa kaldırmış, dans ederlerken genç kızı okşamaya sarkıntılık yapmaya başlamış. Kız hemen,  “Çocuğumuzun adı ne olsun?”  demiş, genç tırsmış ve gitmiş. Bir sure sonra başka bir genç gelmiş yine aynı sarkıntılıklar başlamış kız yine, “Çocuğumuzun adı ne olsun?”  demiş ve genç yine panik bir şekilde kaçmış, biraz sonra bir genç daha gelmiş, dans etmeler falan derken yine aynı sarkıntılıklar başlamış. Kız yine,  “Çocuğumuzun adı ne olsun?” demiş ama değişen bir şey yok daha sonra dışarı çıkıp ıssız bir yer bulmuşlar kız yine: “Çocuğumuzun adı ne olsun?” demiş. Genç de yine bir şey yok biraz sonra genç kızın elbiselerini çıkarmış kız yine:  “Çocuğumuzun adı ne olsun?” gençte yine bir şey yok genç kızla sevişmeye başlamış. Kız,  “Çocuğumuzun adı ne olsun?” demiş, genç yine sessiz bir süre sonra genç işini bitirmiş. Kız yine, “Çocuğumuzun adı ne olsun?”  demiş. Genç, kalkmış prezervatifi çıkarıp bir düğüm atmış ve şöyle demiş: “Buradan çıkabilirse ünlü sihirbaz David Copperfield olsun.”

++++++++

HİKAYELER

TEVAZU

Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş Veli'nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyormuş. Durumu Hacı Bektaş Veli 'ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli ‘helal değildir’ diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi Dergahına gider ve aynı durumu Mevlana 'ya anlatır. Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmediğini söyler. Mevlana 'ya bunun sebebini sorar. Mevlana şöyle der:

- Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir, öyle her leşe konmaz, o yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir. Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş Dergahı'na gider ve Hacı Bektaş Veli'ye, Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli'ye sorar. Hacı Bektaş da şöyle der:

- Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise, Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez, bundan dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir der.

 

AKREP

Hintli  bir adam suda bata çıka ilerlemeye çalışırken yanına bir akrep gelir. Onu kurtarmaya karar verir ve parmağını akrebe uzatır ama akrep onu sokar. Hintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep onu tekrar sokar.

Yakınlarındaki başka biri ona, sürekli onu sokmaya çalışan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söyler. Ama Hintli adam şöyle der:

Sokmak akrebin doğasında vardır. Benim doğamda ise sevmek var. Neden sokmak akrebin doğasında var diye kendi doğamda olan sevmekten vazgeçeyim?