SAYD Başkanı Sefa Altınay, Türk-Alman
ilişkilerindeki krizin her iki ülkenin siyasilerinin karşılıklı açıklamalarıyla çözülemeyeceğini
belirterek, “STK’ların devreye girip siyasileri yumuşatması ve toplumlarına
karşı olumlu açıklamalar yapmasının sağlanması gerekiyor” dedi.
Seyahat Acentaları
Yöneticileri Derneği (SAYD) Yönetim Kurulu Başkanı Sefa Altınay, son dönemde
tekrar krize giren Türk-Alman ilişkilerini Akdeniz GERÇEK Gazetesi’ne
değerlendirdi. Altınay, iki tarafın
siyasilerinin karşılıklı açıklamalarıyla bu sorunun giderilemeyeceğini
belirterek, STK’ların devreye girip siyasileri yumuşatmasını ve toplumlarına
karşı olumlu açıklamalar yapmasının sağlanması gerektiğini söyledi.
İKİ
TARAF DA HAKLI!
Kendisinin bir
Germanist olduğunu ve Alman kültürünü ve tarihini iyi bildiğini vurgulayan
Altınay, şöyle konuştu: “Türk Alman ilişkileri son dönemde gerçekten ciddi bir
kriz yaşıyor ve bu ilişkinin düzeltilebilmesi her iki ülke için önemli. Peki bu
krizi nasıl çözülür? Bunun bir gönül ister ki boyutu var, birde siyasi,
ekonomik ve gerçekler boyutu var. Her iki ülkenin de kendisi açısından haklı
olduğu taraflar var. Son 300 yıllık Türk-Alman ilişkilerinde Alman tarafı bu
ilişkiden ekonomik olarak kendine daha fazla fayda sağlamıştır.”
TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER
“Bundan birkaç gün
önce Alman Dışişleri Bakanının hem Türk toplumuna hem de Alman toplumuna bir
mektubu oldu. Alman politikacılarda bunun bilincinde ve buna işaret ediyorlar.
Onlarda keskin bir bıçak üzerinde yürüyor. Alman hukukunda kendilerine göre
önemli olan temel hak ve özgürlüklerle ilgili Türkiye tarafından yolunda
gitmeyen bir şeyler olduğunu düşünüyor. Bu düşüncelerine yüzde yüz
katılmıyorum. Haklı ve haksız oldukları tarafları var. Ama her şey onların
baktığı pencereden görüldüğü gibi değil. Diğer tarafta da bir gerçek var. O da
Almanya’dan yaşayan 3 buçuk milyon soydaşımız var. Bunlar artık Alman
vatandaşı.”
TÜRKLER TEK SES DEĞİL
Almanya’da 100 bin
adet Türk kökenli işletme olduğunu hatırlatan SAYD Başkanı Altınay, “Almanya’da
3 milyon soydaş, orada 100 bin adet şirket kurmuş. Bunların yıllık cirosu 50
milyar Euro’yu aşmış durumda. Hiç küçümsenecek rakam değil. Fakat Almanya’da
yaşayan Türk toplumu tek ses olmadığı ya da olamadığı için o da ayrı bir
sosyolojik bir gerçektir. Dinciler var, Ülkücüler var, Solcular var, Aleviler
var, Kürt kökenli vatandaşlar var. Bunların STK’ları desteklenmiş ve Türk
toplumunun 5-6 ayrı cephe olması da her zaman istenmiştir. 3 milyonluk tek bir
sesin bir ülke içerisinde diaspora oluşturması hiçbir ülkenin hoşuna gitmez. Bu
politikayı Almanya iyi takip etti. Burada aslında biz biraz daha zayıf kaldık.
Oradaki gurbetçilere zamanında yeterli ilgi ve alakayı gösteremedik. Bugünlerde
bunun önemi bir o kadar ortaya çıkıyor” dedi.
EKONOMİ GÖZ ARDI EDİLEMEZ
Altınay, Türkiye’nin
ihracatının yüzde 10’unu Almanya’ya yaptığını ifade ederek, “Almanya’ya 14
milyar Euro ihracat yapıyoruz. Bunun karşılığında Almanya da ihracatının yüzde
10’unu Türkiye’ye yapıyor. Böyle bir denklem var. Almanya’nın Türkiye’ye sattığı
malların değeri 120 Milyar Euro. Son 14 yıl içinde, 2002’den bu yana Türkiye’ye
giren yabancı sermayenin yüzde 7’si Alman sermayesi. Şu an Türkiye’de 6 bin 400
tane Alman şirketi iş yapıyor ve 9 milyar Euro yatırım girmiş. Bütün bu
rakamlar ortadayken, yokmuş gibi davranılamaz. Ekonominin siyaseti domine
ettiği unutulmamalıdır. Her iki tarafta bu ekonomik ilişkiyi göz ardı
edemezler. Türkiye’de yaşayan 10 binlerce Alman var. Almanya’da yaşayan 3
milyon Türk kökenli insan var. Almanya ile Türkler arasında çok ciddi
akrabalıklar oluştu. Bu evliliklerden oluşan ailelerden yola çıkacak olursak
3-4 milyon direkt akrabalık bağı var. İki ülke ilişkileri arasında bunlar
kesinlikle göz ardı edilemez” diye konuştu.
SİYASİLER ZEMİN HAZIRLAMALI
Krizde gelinen
nokta itibariyle sivil toplum kuruluşlarına çok ciddi görevler düştüğünü de
vurgulayan Altınay, şöyle devam etti: “Bununla ilgili çalışmalar da var.
Türk-Alman dostluk dernekleri, Türk-Alman genç işadamları dernekleri, kardeş
şehirler, gazeteciler cemiyeti, turizm kuruluşları bunların ciddi bir şekilde
bir şeyler yapması gerekiyor. Herkes kendi üzerine düşeni yapmaya çalışmalı.
Halimizi, durumumuzu, tavrımızı Alman dostlarımıza iyi anlatmamız lazım.
Almanya’daki akl-ı selim kişilerin de Türkiye’yi anlamaya çalışması gerekiyor.
Burada her sorunun aynı potaya atılmaması gerçeği de var. Bununla ilgili çok
çaba sarf edilmesi gerekiyor. Siyasilere bu yönde zemin hazırlamalı ve teşvik
etmeli. Özellikle Alman sivil toplum örgütlerini ülkemize davet edip, ülkemizde
hiçbir şeyin değişmediğini göstermemiz lazım.”
ALMANYA’DA SEÇİM VAR!
“İki tarafın
siyasilerinin karşılıklı açıklamalarıyla bu sorun giderilemez. STK’ların burada
devreye girip siyasileri yumuşatması hem de karşılıkla toplumlara olumlu açıklama
yapmaları gerekiyor. Bir de Almanya’da seçim süreci başladı. Bu yüzden
söylemler biraz daha sert oluyor. Bunun da bilincinden aslında her iki taraf.
Ama inşallah sağduyu kazanır ve kısa sürede tekrar bu karşılıklı gerginlik
yumuşar.” Kubilay ELDEMİRCİ