Melek için öldürme eylemi hazırlığı yapan kişinin öldürme aşamasında silahın ateş alması konusu gündeme bile alınmadan varılan tutuklamanın yanlışlığına dikkat çeken Canan Güllü, “Geçmişin ağır yükü omuzlarında olan bir mağdura mağduriyeti konusunda el uzatmamış, çaresizlik ile boğuşur bırakmış bir devlet olarak Melek’e borcumuz var. Melek, kendini ve çocuklarını savunmuştur. Uyuşturucu müptelası işkenceci bir erkek, her şeyi yaparım diyerek yaşam hakkına gasp etmiştir” dedi.

 

………………………

 

İşkence gördüğü eşini öldürmekle suçlanan Melek İpek konusunda gazetemize konuşan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, “Hepimiz suçluyuz” diyerek, meşru müdafaaya dikkat çekti

 

 

Yasaların korumaktan uzak olduğu bir kez daha ortaya çıkarken, 32 yaşındaki Melek İpek’i Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü ile konuştuk. TKDF Başkanı Güllü, herkesin kendisini sorgulaması gerektiğini kaydederek, “Geçtiğimiz Cuma günü hepimizin bakarken yüreğini yakan bir resim ile karşılaştık. Melek İpek, jandarma aracında iki gözü kan ve morarmış, elleri kelepçeli ve şaşkın bir yerlere bakıyor. O resmin arka planında yaşananlar ise daha vahim aslında. Hepimizin birey, yerel yönetim ve kurumlar olarak kendimizi sorgulayacağımız bir tablo var geri planında” dedi.

 

“FAİLİ CESARETLENDİREN İKLİM”

Başkan Güllü, “12 yıllık evliliğinden 2 çocuğu, fiziksel, psikolojik, cinsel şiddeti ile işkencenin hüküm sürdüğü celladı ile ölüm tehlikesi ile geçen yılların yükü var. Biz var olan yasalarımızla Melek bize geldiğinde seni koruruz, kimliğini karartır, başka bir ile götürür orada sıfırdan bir hayata başlarsın diyememişiz. Ona yasalarımızla güvence vermekten o kadar uzağız ki.. Medyada şiddeti meşrulaştıran dilimizle, önlenemeyen kadın cinayetlerimiz ve yargıdaki cezasızlık ile faili cesaretlendiren kararları duyan hiç kimse gitmez bir yere” dedi.  

 

“KADINLARI TÜKENMEYE BIRAKIYORUZ!”

Güllü, tartışılan İstanbul Sözleşmesi’ne dikkat çekerek şöyle konuştu: “Geçtiğimiz Aralık ayında 14’üncüsü yapılan Şiddet Zirvesi’nde de söyledim. Alo 183 sadece Şiddet Hattı olmalı. Orayı arayan mağduru aldıktan sonra onun rehabilitasyonu, işi, evi, yaşam sürdürebilme gücünü sağlamak işimiz tam anlamıyla yapılamıyor. Eksikler var. Yasal mekanizmalar içeren koruyucu ve önleyici tedbirleri konuşmamız gerekirken medyada kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını tartışarak kadınları koruma kalkanından mahrum değişmeyen zihniyet yapısı ile şiddet altında tükenmeye bırakıyoruz.”

 

“RAPOR OLMADAN TUTUKLAMA!”

“Melek tarafından savcılıkta verilen ifade tutanağını okudum ben. Yıllardır bu işlerde olan biri olarak o acılar ve hukuki eksikliklere isyanım. Sizi ölümle yaşayarak geldiğiniz bir sınırda meşru müdafaa içinde bir eylem yapıyorsanız psikolojik rapor alınmadan tutuklama yapamazsınız. Hangi nedenlerle olay bu duruma gelmiştir? Kaç kere kendi ağzının ucuna namlu dayatılmış kişi var aramızda? Kaç kere çocukları önünde tecavüz edildiniz? Kaç kere yanı başınızda yatağınızda bir başka kadın oldu? Tüm bunların indirim maddesi olarak karşımıza çıkması gerekmez miydi, tutuksuz yargılama için. 12 yıl boyunca ve olay öncesi sabaha kadar işkence görmesini kravat takana takım elbise giyene indirim veren yargı neden görmemiştir? Adli Tıp Raporu ile geçmişte gördüğü şiddetin delilleri ortadayken üstelik.”

 

“MELEK’E BORCUMUZ VAR”

“Ayrıca Uluslararası İstanbul Sözleşmesi ve Türkiye’de ilk valilik genelgesini yayınlayarak şiddete karşı duruş sergileyen bir ilin yargı kurumları bunları görmezden gelmiştir. Olay öncesi Melek için öldürme eylemi hazırlığı yapan kişinin öldürme aşamasında silahın ateş alması konusunu gündeme bile almadan varılan tutuklama hükmü yanlıştır. Geçmişin ağır yükü omuzlarında olan bir mağdura mağduriyeti konusunda el uzatmamış, çaresizlik ile boğuşur bırakmış bir devlet olarak Melek’e borcumuz var. Bu kararlar şiddet görenleri çaresiz, uygulayanları ise güçlü kılmaktadır. Melek, kendini ve çocuklarını savunmuştur. Uyuşturucu müptelası işkencesi bir erkek, her şeyi yaparım diyerek yaşam hakkına gasp etmiştir.”

 

“HEPİMİZ SUÇLUYUZ”

 

“Hepimiz suçluyuz, ona güvenceli bir hayat sunamadığımız için; içinde bulunduğu aileyi kutsallaştırarak kaçış yolu bırakmadığımız için; onu kendi bataklığında batmasına seyirci kaldığımız için. Bu ülkede 6284 sayılı yasa var, duysun bütün kadınlar. Bu ülkede uluslararası İstanbul Sözleşmesi var duysun bütün kadınlar ve bu ülkede o kadınları önemseyen kadın hareketi var. Melek’in davasında yanında ve özgürlüğüne kavuşana kadar takip edecek kadın hareketi olarak meşru müdafaayı anlatacağız. Hiçbir kadın celladı ile ömür geçirmemeli.”

 

Songül BAŞKAYA

Editör: TE Bilisim