Her Ülkenin, kendi varlık sebebine ve tarihine bağlı olarak; varlık, birlik ve beraberliğini pekiştirmek, nesilden nesile anlatmak, vurgulamak için yaptıkları bayramları ve önemli günleri vardır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, "19 Mayıs 1919"da Mustafa Kemal Atatürk'ün, Bandırma Vapuru ile İşgalci İTİLAF DEVLETLERİNE karşı, Ulusal Kurtuluş Savaşı başlatmak üzere, Samsun'a çıkışını bir başlangıç olarak almış;
Samsun'da, 1926 yılında ilk olarak 19 Mayıs gününde "GAZİ GÜNÜ" olarak anma ve kutlamalar yapılmıştır.
Olayın başlangıcında, Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün girişimleriyle, Fenerbahçe ve Galatasaraylı yüzlerce Sporcu Gencin katılımı ile Fenerbahçe Stadı'nda ilk 19 Mayıs 1935 günü bir kutlama yapılarak, gün bayram havasına dönüştürülmüştür.
Bayram olarak kutlamaya başlamış olan bugün, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün onayı ile 20 Haziran 1938 tarihli kanunla, "Gençlik ve Spor Bayramı", Ulusal bir gün olarak Türk Gençliğine, Bayram olarak armağan etmiştir.
Atatürk'ün devrimci ve ilerici yönü görmezlikten gelinerek, "gardrop Atatürkçülüğü" dönemini başlatan 12 Eylül Darbesinden sonra da, bu günün adı "19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı" olarak değiştirilmiş, o günden bu yana da kutlanmaktadır.
Büyük Devletlerin, ulusal bağlamda kutladıkları, birlik ve beraberliklerini pekiştirdikleri önemli günleri vardır.
Örnek, Amerika Birleşik Devletleri (ABD/USA), 4 July/Temmuz'u, ülke çapında ve tüm temsilciliklerinde, Bağımsızlık Günü (Independence Day) olarak kutlamaktadır.
Benzer bir kutlama da, 1 Ekim'de Çin'de Ulusal gün olarak kutlanmaktadır.
Almanlar ise, 3 Ekim'i, 1990'da ki her iki Almanya'nın birleştiği gün olarak, Ulusal gün olarak kutlamaktadır.
Dünya tarihi, verilen Emperyalizme karşı tek bir ulusal bağımsızlık savaşından söz eder. Birçokları görmezlikten gelse de, hamaste boğup, içerik ve özünden uzaklaştırılsa da, Türkiye bir Cumhuriyettir.
Ulusal birlik ve beraberliğimiz açısından, Ülkemizin bütün Ulusal/Milli Bayramlarının çok özel yerleri vardır.
Bir şey bilinçli olarak yapılmakta ve uygulanmaktadır.
Milli Bayramlar mı, Dini Bayramlar mı?
Bu son derece saçma bir ayrım olup, ulusun birlik ve beraberliği için geçerli olan Ulusal Gün ve Bayramlar ile, toplum olarak bir başka boyuttaki birlik ve beraberliğin ve dayanışmanın günleri olan Dini Bayram günlerinin farklı değerlendirmeleri doğru değildir.
Kutlamalarda içlerinin boşaltılması, niteliksizleştirilmesi gibi.
Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyeti önemsemesi ve sonsuza kadar yaşatılması için iki kesimi seçmiş ve göstermiştir.
23 Nisan'ın, TBMM'nin açılış gününü "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" olarak önemsemesi.
Kurtuluş Savaşını birlikte yönettiği TBMM'nin halkın iradesini temsil etmesi ve bunun sürekliliğinin sağlanması içinde, 29 Ekim 1920'de gençlere söylediği bu söz çok önemlidir.
"GENÇLER!..CUMHURİYETİ BİZ KURDUK, ONU SİZ YAŞATACAKSINIZ!..”
Burada bir konunun üstünü vurgulamak gerekecektir.
Tamam, Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Devleti’nin devamı olarak, onun "Misak-ı Milli" sınırları içinde kurulmuş bir devlettir ama, Osmanlı Devleti/İmparatorluğu döneminin devletleri gibi Milli/Ulus devlet değildir.
Ulus devletler 18.-19. yüzyıldan sonra ortaya çıkmış devletlerdir. Bu yüzden de Büyük Atatürk, bu süreci çok iyi bildiğinden, Türkiye Cumhuriyetini, bir Ulus üzerinden değil, "uluslaşma süreci" üzerinden kurmuştur.
Bu yüzden de kendisinin yazdığı "Vatandaş İçin Medeni Bilgiler- 1930" kitabında, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye Halkına, Türk Milleti denir" demektedir.
Bu da çocuk ve genç yaşta ulusal bilincin oluşması ile olacaktır. Bu bilinç ise, Çocuklar ve Gençler ile başlayacaktır.
Bu süreç ise, öğretmenler ile yürütülecektir. O yüzden Büyük Önder, "Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin marifetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır" demiştir.
Bir bayram sürecinde daha, bir şeylerin farkında olalım. BU devlet, Türkiye Cumhuriyeti, İtilaf Devletleri'nin (Emperyalist Devletlerin) işgaline karşı, Ulusal Kurtuluş Savaşı verilerek kurulmuş bir devlettir.
Ve bu emperyalist devletler de haklı olarak, kendilerine karşı verilen bir savaştan başarı ile çıkan bir devletin yaşamasını içlerine sindiremeyeceklerdir. Yıkılması, yok olması için de ellerinden geleni yapacaklardır.
Hatta bu işi, "Keşke Yunan galip gelseydi" diyecek kadar pervasızları da bu halka alkışlatacak kadar, işbirlikçi ve hain yetişmesi için ellerinden geleni yapacaklardır.
Ortada Atatürk'ün, Çocuklara farkındalık ve bilinç olarak teslim ettiği Türkiye Cumhuriyet, kendilerine bayram armağan ederek ve "Gençliğe Hitabı" ile de yol haritası çizerek miras bıraktığı bir devlet bulunmaktadır.
Ulusal Kurtuluş savaşının ve TBMM'nin açılışının üzerinden 100 yılı aşan süre geçmişken, Cumhuriyetinde yaşı 100 yıla dayanırken, bir kez daha oturup, başımızı ellerimizin arasına alıp, düşünsek mi?
Cumhuriyetin "Gençlik Bayramını", içi bol hamaset ile mi kutlasak, yoksa, gazeterlerin, televizyonların sanal dünyanın Cumhuriyet ve erdemini fark edecek gençleri yaratmak için, bu ulusal bayram kutlamalarının içini bilgi ile doldursak mı, diye düşünsek mi?
Lozan, TC "yüz yıllıktır" sözleri, elbette gerçek değildir; ama birilerinin niyetlerini okumak için de saf ve salak olmanın ne kadar alemi olur ki?
Siz karar verin.
"19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı"nız kutlu olsun!..