İnsanın yaşamı ve "yaşamı değerlendirmesi", biraz da onun duygu,
düşünce olarak yaşadıkları ile ilgili olsa gerek.
Ömrünü olmasa da, çalışma yaşamını "Devlet"e adamış biri olarak,
"devlet" denilince bende bir şeyler farklı çağrışımlar yapar.
Belki kendisi bile bu olayın farkındalığını unutmuş olabilir ama, benim
gibi kendini "devletine" adamış birisi için, bütün
"devlet"lerin çok özel bir yeri vardır. Devlet Bahçeli de dahil.
Örnek, sayın Devlet Bahçeli'nin yaşam öyküsüne bakar isek;
Devlet Bahçeli, 1 Ocak 1948'de Osmaniye'nin Bahçe ilçesinde, Fettahoğulları
olarak bilinen geniş ve köklü bir Türkmen ailesine mensup olan Osmaniye'nin
tanınmış çiftçi ve tüccarlarından Salih Bey ve Samiye Hanımı oğludur.
Bahçeli'nin babası CHP'li ve İsmet İnönü hayranıdır.
Şimdi, Salih Beyin oğlunun adını neden "Devlet" verdiğini
anlatmanın bir anlamı olmasa gerek. Devletçi, devleti kuran bir geleneğin
yanında ve yolunda birinin oğlu.
Anlayacağınız Solcu, CHP'li bir ailede doğmuş ama, zaman ile okuduğu
okullarda Ülkücü olmuştur.
Gelelim, Osmanlının kuruluşunda Beyliğin en önemli bilgelerinden Şeyh
Edebali'ye. Bugünkü analamı ile batı dünyasında devlet anlayışının oluşmasından
250-300 yıl önce, Osman Gazi'ye öğüdü çok önemlidir.
"Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın"!..
Bunu da bir kenara koyalım.
Peki o kadar "devlet" dedikten sonra, soralım "Devlet Nedir?
diye.
Klasik olduğu üzere TDK sözlüğüne bakalım, ne demiş:
DEVLET, köken olarak Arapça bir sözcüktür. Anlamları ise:
1-isim:hukuk, toplum bilimi Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal
bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel
varlık; Bu tüzel varlığın yönetim organları.
2-Mecaz anlamda, Büyüklük, Mevki, Talih, Mutluluk:
"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda
bir nefes sıhhat gibi" - Muhibbi/Kanunî Sultan Süleyman.
Başkaca içinde "devlet" geçen sözcüklerimiz nelerdir.
"Devlet adama ayağıyla gelmez. Devletli ile deli bildiğini işler./
Devlet oğul, mal tahıl, mülk değirmen. / Devletliye dokun geç, fukaradan sakın
geç. / Devletin malı deniz, yemeyen domuz./ Devletli gözü perdeli olur./
Devletli yanını kaşısa yoksul para verecek sanır. ....."
Şimdi buraya kadar "devlet ile ilgili savrulmaları yazdım.
Şimdi ise, neden "devlet"e geleyim.
Kurumsal olarak ilk çağlardan bu yana "devlet" ve "şehir
devleti" isimlerini duyar biliriz ama; kumsal devleti Tarım Devrimi ile
görürüz
Devlet felsefesi için filozof Platon:“birlikte yaşama zorunluluğunu”;
Hobbes’da "herkesin herkese karşı savaşını sona erdirmek için ortaya
çıkan yapı";
JJ Rousseau ise bir "Toplum Sözleşmesi Sonucu" olarak görür.
Bu konuda tarih boyunca filozof ve bilim insanlarınca farklı felsefi ve
siyasi tanım ve analizler yapılmış ise de;
Günümüzde devlet; "Ülke adı verilen belirli bir toprak üzerinde
yaşayan insan topluluklarının bir egemenlik anlayışı ve hukuku içinde bir
siyasi iktidar altında örgütlenmesi" olarak görürler.
Burada da İnsan, Egemenlik ve Ülke unsurları öne çıkar.
Devlet, çok farklı süreç ve gereklilikler sonucu ortaya çıksa da,
günümüzde, devlet hakim sınıf ve grubun egemenliği ve yönetimi altında bir
yapıdır.
Özellikle, 1789'da Burjuvazinin, asillere karşı topraksız köylüleri de
yanlarına alarak yaptıkları devrim ile devlet ve yönetim farklı bir yapıya
kavuşmuştur. Bir ittifaklar dönemi başlamıştır.
Günümüzde bu OLİGARŞİDİR (siyasal gücün birkaç kişiden oluşan küçük bir
grubun elinde bulunduğu yönetim biçimi. tdk).
Çok üzgünüm ki, birçok yerde, Devlet ile hükümet birbirine
karıştırılmaktadır. Oysa;
Devlet, hükûmetin var olmasını sağlar, Hükûmet devletin bir parçasıdır.
(Hükümet: bir ülkede devletin görevlerini yerine getirmesini sağlayan yetkili
organ, yürütme organı, bakanlar kurulu)
Devlet, devamlı ve sürekli, Hükûmet ise geçici ve kısa ömürlüdür.
Hükûmet, devlet otoritesinin işletilmesini sağlayan bir araçtır.
Hükûmetin görevi, sadece devletin kuruluş gerekçe, anayasa ve yasalarında
göre onu yönetmektir.
Devlet, kişisel olmayan bir otoritedir. Hükümetler ise siyasi bir otorite
ve demokratik yönetim organlarıdır.
Devletin, bürokratik usullere göre işe alınan MEMUR ve görevlileri vardır
ve bunlar hükûmetin ideolojik isteklerine duyarsız olacak şekilde
seçilmelidirler.
Devlet, tüm yurttaşları için ortak iyiyi ve genel iradeyi temsil eder
Hükûmet ise belli ideolojileri, kendisini seçen sınıf ve seçmeni temsil
eder.
Devletler, egemenliklerinin kaynağını halktan alırlar ve kurucu irade ve
felsefelerine uygun davranırlar.
Egemenliğin kaynağına göre, Monarşik, aristokratik, Teokratik, Laik ve
Demokratik devlet tanımları yapılsa da,
Günümüzde uygulamada:
Plüralist (Çoğulcu), Kapitalist, Sosyalist, Ataerkil ve Leviathan Devlet
yapıları vardır.
Belki tanıdık gelir diye bu yapılardan birini size açmak isterim.
Leviathan Devlet, Oligarşisine hizmet eden ve kendisini geliştiren canavar
gibi, sağcı ve neo-liberal bir yaklaşımdır. Onlar için devlet, bireyi
kısıtlayan ve ekonomik özgürlüğü tehdit eden; çoğulcuların hakem devlet
öngörüsünün tersine her şeye müdahale eden bir dadı gibi davranan bir
devlettir.
Devlet yönetimi, devlete sahip olma anlayışına kadar varmıştır. Bu da,
devlet içinde güç odaklarının çatışmasına sebep olur.
Günümüzün sağcı düşünür ve siyasiler, devletlerin müdahaleci eğilimlerinin
sebebinin, kapitalizmin yarattığı dengesizliği gidermek, sınıf çatışmasını
çözüp ve istikrarı sağlamak olmadığını, kendileri ve temsil ettikleri sınıflar
adına ve amaçları için süreçleri yönetmek olduğunu gizlemek gereğini bile
duymamaktadırlar.
Özellikle Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından Kapitalizm, Liberalizm
sürecini Neo-liberalizme kadar taşımış ve kitlelerin örgütsün ve
çaresizliğinden de yararlanarak, yöntimde pervasızlığını sürdürmektedir.
Anlayanlara üzgünüm, anlamayanlara da boşver dağınık kalsın. Size
"adamlarınız yoksa, madamlarınız" bir öykü anlatırlar, nasıl olsa.