Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Vahap Tuncer, yapımı yılan hikayesine dönen Batı Çevre Yolu’nun Antalya kent merkezinin ulaşım sorununu çözmekten çok bölgede ucuza arazi kapatan rantiyecilerin taleplerini karşılama aracına dönüştürüldüğünü söyledi..
ANTALYA BETONA TESLİM OLUR
Batı Çevre Yolu’nun yapımını geciktiren sorunlu bölgenin plan tadilatı ile imara açılmasının büyük risk olduğunu vurgulayan Vahap Tuncer, sorunlu alanın imara açılması, yola komşu olan Bahtılı ve Çakırlar’ın a imara açılmasına neden olur. Karatepe ve Doyran tarım alanları bakımından önemlidir, buraların da imara açılması sağlanır. Bu durum Antalya’nın yeşil dokusuna ciddi bir darbe vurur, yeşilin yok edilmesi ise betona teslim olunur, Antalya yeşil fakiri bir bölge haline gelir” dedi..
----------------------
Ziraat Mühendisler Odası Antalya Şubesi Başkanı Vahap Tuncer, Batı Çevre Yolu ile ilgili olarak çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tuncer, “Antalya’daki kent içi trafiğini rahatlatmak ve özellikle Liman’dan Havaalanı’na akaryakıt taşıyan tankerler ile ağır yük araçlarının kent merkezinden geçişini önlemek amacıyla yapımı planlanan B atı Çevre Yolu, ulaşım sorununu çözmekten daha çok bu bölgede ucuza arazi kapatmış rantiyecilerin taleplerini karşılamanın aracına dönüşmüştür.” dedi
Antalya gündeminde yıllardır tartışılan Batı Çevre Yolu konusunda Akdeniz GERÇEK’e açıklamalarda bulunan Vahap Tuncer, Batı Çevreyolu’nun yapımını geciktiren bölge ile ilgili sorunun kamulaştırılarak çözülmesinin gerektiğini anlattı. Tuncer, “Batı Çevre Yolu’nun hikayesini baştan aşağı incelediğiniz zaman; burada kamulaştırma karşıtlığının kamu kaynaklarını başka alanlarda kullanılmasından ziyade o bölgede yaratacak imar ile birilerine para kazandırmak ve rant sağlamak olduğu çok açık görünüyor” diye konuştu.
Vahap Tuncer, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in birinci belediye başkanlığı döneminde Büyükşehir Belediyesi ile Karayoları arasında imzalanan protokolü hatırlatarak, şunları söyledi : “Protokole göre Batı Çevre Yolu’nun sorunu kamulaştırmayla çözülecekti. Daha sonra Belediye yönetimi el değiştirince Karayolları Genel Müdürlüğü, kamulaştırma için elinde yeterli kaynağı bulamadığını bildirdi. -Burası imar yoluyla açılsın- denildi, alt belediyeler de bu görüşe destek verdi. Bu yönde kamuoyu yaratıldı. Sonraki süreçte Toprak Koruma Kurulu’na böyle bir karar alınması yönünde başvuruldu. Toprak Koruma Kurulu, “Tarım dışı kullanabilir” diye karar verdi. Bu süreçte İnşaat Mühendisleri Odası, Şehir Plancılar Odası, Ziraat Mühendisleri Odası olarak biz İdare Mahkemesi’ne giderek Toprak Koruma Kurulu’nun kararını değiştirmesi için imara açmak yerine sorunlu alanın kamulaştırılması yönünde talepte bulunduk. Dava sürüyor ve bu dava sürerken Antalya Büyükşehir Belediyesi düşük emsal ile orayı imara açmak istedi. Süreç içerisinde de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Antalya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü vasıtasıyla bir plan yaptı. Resmi olmayana bilgiye göre Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün yaptığı birinci plan azami yoğunluk getirdiği, bölgenin tamamını planladığı için de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kabul edilmedi”
Birinci planlamada alanın çok büyük olması nedeniyle planın geri çekildiğini ifade eden Tuncer, ancak daha sonraki süreçte, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 530 dekarlık alanı planlayarak yolun yapılmasının önünün açıldığını söyledi.
BATI ÇEVREYOLU’DAKİ ÇELİŞKİSİ
Batı Çevre Yolu ile ilgili tartışmalarda çelişkiler bulunduğunu vurgulayan Tuncer, “530 dekardan daha düşük 300 ya da 500 dekar alanın planlanarak bu yolun açılmasının mümkün. Ama siz tamamını imara açalım dediğiniz zaman kamuoyuna yansıyan ‘Karayollarının kamulaştırma bedelini kurtarmak için imara açıyoruz’ tezi boşa düşüyor. Demek ki; amaç Karayolları’ nı kamulaştırma bedelinden kurtarmak değil, amaç o bölgeden gelen imar taleplerini karşılayarak olması. Burası birinci sınıf tarım alanı ve nar bahçeleri vardır” dedi.
TARIM ALANLARININ İMARA AÇILMASININ 3 RİSKİ
Batı Çevre Yolu’nun çevresinde bulunan birinci sınıf tarım alanlarının imara açılmasında üç risk olduğunu vurgulayan Tuncer, “İmara açıldığında Batı Çevre Yolu’na komşu olan Bahtılı ve Çakırlar yolunun da imara açılasına neden olur, Karatepe ve Doyran’da tarım alanı bakımında önemlidir ve buraların da imara açılmasını neden olur. Antalya’ya yeşiline çok ciddi bir darbe vurur. Yeşili yok ettiğiniz zaman Antalya Kent merkezi betona yenik düşecektir. Antalya, yeşili fakir bir bölge haline gelecektir. İkinci risk ise, çevreyolunun özelliği çevresinden uzun vadede yapılaşma ve imarlaşma olmamasıdır. Siz burayı imara açarak çevreyolu açtığınız takdirde. Bugün 0,40 emsal olan imar emsali, belediye meclis kararıyla 8’e çıkar 9’a çıkar. Kent içi bulvara dönüşür. Batı Çevre Yolu’nun arkasından açabileceğimiz yeni bir Batı Çevre Yolu yok. Üçüncü risk, benim alanım değil ama inşaat için zemini uygun değil ve inşaat maliyeti yüksek olur. o bölge halkının rant beklentilerinin karşılamayacaktır” diye konuştu.
AMAÇ TÜM TARIM ALANLARINI İMARA AÇMAK MI?
Vahap Tuncer, İki handikap dile getirildiğini belirterek şunları söyledi; “-Tarım yeterince para kazandırmıyor- deniliyor, Türkiye’nin her tarafından yıllardır üretici para kazanmıyor. Siz Türkiye’deki tarım sektörünün para kazanamamasından yola çıkarak tüm tarım alanlarını imara açmak mı? Üretimi yeterince desteklemeyeceksiniz. Dünya tarım örgütlerine kapıları sonuna kadar açacaksınız üreticinin örgütlenmesini sağlamayacaksınız. Çiftçi 25 kuruşa nar ve narenciye satacak. Daha sonra çiftçi ‘zarar ediyorum’ diyerek tarım alanını müteahhitte vererek rahat etmek isteyecektir. Çiftçi halkıdır. Burada asıl hata çiftçiyi tarım sektörünü ayakta tutamayanlardır.”
“TOPRAKLARI ‘KORU-MA’ KURULLARI ”
Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Tuncer, Bakanlığın Tarım alanlarının korunması yönünde bir yaptırım hükmünün olup olmadığını sorusuna ise “ Tarım Bakanlığı’nın hazırladığı bir toprak kanunu var ve Toprak Koruma Kurulları oluşturuldu. Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki Tarımı Koruma Kurulları ‘Toprakların Koru-ma’ kuruluna dönüştü. Önceden tarım dışı kullanım ile ilgili bir durum olduğunda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na başvuruluyordu ve bakanlık yetkilileri gelip incelerdi. Ve o raporlara göre izin verilip verilmeyeceğine karar veriliyordu” diye yanıtladı MÜHÜBE DEMİRBAŞ