TMMOB Antalya İl Koordinasyon Kurulu’nca 26 Ocak’ta yetkililere balık ölümlerini hep birlikte durdurma ve sorumluluk alma çağrısı yapılırken, “Ölümlerin yaşandığı sulara zehirli atık mı atılıyor, bunun insan sağlığına zararları nedir, denetim yapıldı mı, verilen cezalar ne derece caydırıcı” şeklinde sorular yöneltilmişti. Yetkililerden konuya dair bir açıklama gelmezken Manavgat’ta sulama kanalında da görülen balık ölümleri bölge halkını ayağa kaldırdı.


 “SU OLMADAN YAŞAM OLMAZ”

TMMOB Antalya İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri ve Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Antalya Şube Başkanı Derya Ünver, şuan için hızla balık ölümlerinin yaşandığı alanlardan numune alınıp tetkikler yapılmasının gerektiğinin altını çizerken, kaçak deşarjın olup olmadığının da mutlak olarak kontrol edilmesinin şart olduğunu ifade etti.


“BALIKLARI YEMEYİN!”

Bölge halkının Düden Çayı ve Manavgat’taki sulama kanalın çıkan balıkları yememesi gerektiğini vurgulayan Başkan Ünver şöyle konuştu: 

“Devlet Su İşleri (DSİ), Çevre Mühendisleri Odası ile kaçak sondajların kapatıldığına dair bir yazı paylaştı. ASAT ise sulardan yaptıkları analizlerin sonuçlarını paylaştı. Ancak alınacak tedbirlerle ilgili bize aktarılan bir adım henüz yok. 

Balık ölümlerinin yaşandığı Düden Çayı ve Manavgat sulama kanalı bölgelerinde kaybolan ekosistem nasıl yerine gelecek, herhangi bir kirlilik olduğu zaman buna nasıl müdahale edilecek, çaylarımızdaki kirlilik nasıl engellenecek konularına ilişkin bir bilgilendirme yapılmadı. 

Su kaynaklarımız çok değerli. Su olmadan yaşam olmaz. Bu kaynakları bu şekilde zehirlersek, kirletirsek, can damarlarımıza en büyük saldırıyı yapmış oluruz. 

Bizim de TMMOB İl Koordinasyon Kurulu olarak konuyla ilgili çalışmalarımız sürecek.”


ANTALYA’NIN ZEMİNİNİ ÇOK KİRLETTİK!

Yağmurlarla beraber sulara atıkların bırakıldığı düşüncesinin doğru olmadığını kaydeden Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik ise balık ölümlerine neden olan atıkların aylar öncesinden sulara karışmış olabileceğini ve aşırı yağmurlar ile birlikte kirliliğin gün yüzüne çıkarak doğaya zarar verdiğini ifade etti.


Kirliliğin iki sebebinin olduğunu söyleyen Çeltik şöyle konuştu: 

“Birincisi sanayi işletmeleri ve yerleşim alanlarındaki fosseptikte biriken kirlilik. Bu sürekli devam ediyor. İkinci kirlilik ise şöyle düşünülmeli; İstanbul nasıl ki yedi tepe üzerine kuruluysa Antalya da traverten platosunun üzerinde yer alıyor. 

Travertenler, gözenekli ve boşluklu yapıya sahip kayalardır. Evimizdeki lavaboya karbonat dökelim ve altı ay hiç müdahale etmeyelim. Biraz sertleşecektir ancak orada kalmaya devam edecektir. Ancak suyu açmamızla birlikte su karbonat ve tuzu eritecektir ve aşağıya doğru devam edecektir. Balık ölümlerine neden olan yoğun kirliliğin nedeni de budur. 

Ölümlerin nedeni yağmurlarla beraber işletmelerin bir anda atıklarını boşaltmaya karar vermesi değil, uzun süreden beri buralara bırakılan kirliliğin yağmurla beraber gözenekli kayaların arasından çıkıp doğal yaşamı etkilemesidir. 

Artık bu gözeneklerde bu kirlilik vardır ve Antalya’nın farklı noktalarında balık ölümleri ve kirlilik denetim sağlanırsa azalarak devam edecektir.”


BUZ DAĞININ GÖRÜNMEYEN YÜZÜ

“Süngeri çok kirlettiniz. Önce yoğun bir şekilde, ardından azalarak sürecek bu acı olaylar. Düden demek su yutma özelliğine sahip, suyu yutan jeolojik yapılardır, karstik boşlukturlar. 

Kırkgöz’ün kotunu 300 metre olarak düşünelim, şelale ise 80 metre. Arada 220 metre kalınlığında bir sünger olduğunu düşünebilirsiniz.  Bu süngerin üzerinde çöplük, sanayi işletmeleri ve yerleşim yerleri var. Kuru dönemde atıklar buralardan atıldığı zaman yoğun yağışlarla gözeneklerden geçen su miktarı artıyor ve atıklar doğaya zarar veriyor. Buz dağının görünmeyen yüzünü görmek gerekiyor. 

Biz Düden ve Manavgat’taki balık ölümlerinin kaynağını görmek istiyorsak suyun üzerine, gerisine de bakmamız gerekiyor. Balık ölümleri için Düden Çayı ile Kırkgöz arasındaki platonun tamamını incelememiz gerekiyor.”

 

Özgür Cem Boynueğri

Editör: TE Bilisim