Sağlık hizmetleri ve sağlık çalışanlarının ekonomide büyüyen
yangından kurtulamadığının altını çizen Bacaksız, “Siyasi iktidar, geçtiğimiz
17 yılda olduğu gibi 2019 yılında da sağlık hizmetlerinin ve sağlık
çalışanlarının sorunlarına çözüm üretememiştir. Hatta tablo giderek
kötüleşirken, 2019 yılında siyasi iktidarın yanlış sağlık politikaları ve kötü
sağlık organizasyonu sağlık hizmetlerini felç etmiştir.2019 yılında ekonomideki
yangın büyümüş, sağlık hizmetlerine yansımıştır. İthal edilen tıbbi teknoloji,
tıbbi sarf ve ilaç fiyatlarındaki artış nedeni ile kamu hastanelerinde ciddi
sıkıntılar yaşanmıştır. Üniversite hastanelerinin artan maliyetler ve yanlış
politikalar yüzünden eğitim, araştırma ve hizmet sunma görevlerini
sürdüremeyecekleri Sayıştay raporunda da tescillenmiştir.Siyasi iktidarın,
Sağlıkta Dönüşüm Programı uygulamaya koyduğu 2002 yılından bugüne yüzde 90’lara
ulaşan sağlıkta dışa bağımlılık koşulları oluşmuştur. Döviz kurlarındaki
artıştan dolayı tıbbi malzemelerin temin edilememesi nedeniyle 2019 yılında
artık ameliyatların bile yapılamayacak hale geldiği bir sağlık hizmeti tablosu
ortaya çıkmıştır” dedi.
DAHA ÇOK HARCADIK
Bacaksız, kamu sağlık hizmetlerinde ekonomik kriz nedeni ile zorlu günler yaşanırken, çarenin vatandaşın cebinde bulunduğunu ifade ederek, “2019 yılında, vatandaşlarımız sağlık için cebinden daha çok para harcamıştır. Sağlık harcamalarının yüzde 77,5'i genel devlet bütçesinden, yüzde 17,3'ü hane halkları tarafından karşılanmıştır. Hane halkları tarafından tedavi, ilaç vb. amaçlı yapılan cepten sağlık harcamaları, yüzde 19,4 artarak 28 milyar 655 milyon TL’ye ulaşmıştır.Özel hastanelere başvuru sayısındaki artış da sağlıktaki ticarileşmeyi gözler önüne sermektedir. 2003 yılında 6 bin 158 olan özel hastanelere başvuru sayısı 2019 yılında yaklaşık olarak 75 binlere ulaşmıştır. Evrensel bir hak olan ihtiyacı olan herkese eşit, nitelikli, ücretsiz sağlık hizmeti alma hakkı, 2019 yılında uygulanamaz hale gelmiştir” diye konuştu.
BÜTÇE YANDAŞA
GİTTİ
“Sağlığa ayrılan bütçe halkın sağlığına değil yandaşa aktarılmaktadır” diyen Bacaksız sözlerini şöyle sürdürdü: “Sağlık Bakanlığı Merkezi Yönetim 2020 yılı toplam bütçesi 58 milyar 876 milyon TL olarak belirlenmiştir. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kendi memurları tarafından alkışlanması tepkilere neden olurken, KÖİ projelerinden hastane inşaatları ve işletmeleri bağlamında vazgeçildiğini açıklaması ülke gündemine damga vurmuştur. ‘Şehir hastanelerini devlet yapsaydı bütçeden daha az para çıkacaktı’ itirafında da bulunan Sağlık Bakanı, şehir hastanelerinde yaşanan sorunları da kabul etmiştir. Ancak hizmete giren 10 şehir hastanesi için ödenecek olan kira ve hizmet bedelleriyle ülkenin 25 yılını ipotek altına alınmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın ticari sır diye sakladığı şehir hastaneleri sözleşmelerine Sayıştay da ulaşamamış, gerçekler halktan gizlenmeye devam etmiştir. Sayıştay Raporları ortaya koymuştur ki; Şehir hastaneleri nedeniyle kamu bütçesi büyük zararlara uğratılmakta, vatandaşın vergileri yandaş şirketlere peşkeş çekilmekte ve halkın sağlığı tehdit edilmektedir.”
Gerçeği yansıtmaktan uzak manipüle edilmiş enflasyon rakamları üzerinden belirlenen maaş artışlarının sağlık çalışanlarını ekonomik krize teslim ettiğine de vurgu yapan Bacaksız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sağlık emekçileri, 2019 yılında hak ettikleri ücrete kavuşmak bir yana; ücretler, yüzde 50’lere ulaşan zamlar karşısında erimiştir. Sağlık çalışanları ek nöbetler, fazla mesailer üzerinden daha fazla çalışarak aile bütçesini karşılama yoluna başvursa da ekonomik krizi hanesinden uzak tutamamıştır.Genel Sağlık-İş’in 2019 yılında yaptırdığı araştırma sonuçları, sağlık çalışanlarının temel sorunlarının düşük ücret, borçlanma, emeklilik durumunda yaşanacak hak kayıpları, iş yükü ve şiddet konularında yoğunlaştığını göstermektedir. Yüzde 70’inin borçlu olduğu sağlık çalışanlarının zaman baskısı ve aşırı iş yükü ruhsal sağlığı tehdit etmektedir.” Kubilay ELDEMİRCİ