Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde 15 Ekim Cumartesi günü gerçekleştirilen Antalya Barosu Genel Kurulu Olağan Toplantısı’na, Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM), Yürütme Kurulu üyesi olan Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu’nun yaptığı kadın avukatlara kendi meslektaşları tarafından uygulanan taciz ve fiziksel şiddetle ilgili konuşması damga vurdu.
Antalya Barosu Genel Kurulu Olağan Toplantısı’nda konuşma yapan Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu üyesi Avukat Banu Altunlu, “Eşitlikçi Baro için Antalya Barosu’ndaki kazanımlarımızı koruyacak ve ilerleteceğiz. Erkek şiddetinin mesleklerden ari olmadığını biliyoruz ama tüm barolar şiddetten arınacak, buna yeter gücümüz var, korkmuyoruz ve açıkça uyarıyoruz. Bundan sonra kol kırılırsa yen içinde kalmayacak” diyerek susmayacaklarını ve kadınların yanında oldukları mesajını verdi. Avukat kadınların mesleki faaliyetlerini sürdürürken cinsiyetleri nedeniyle kendi meslektaşları tarafından, taciz, cinsel saldırı, mobbing, ısrarlı takip, psikolojik ve fiziksel şiddetle ilgili susmayan ve Antalya Barosu Genel Kurulunda konuşan kadınlar, “Bir konuyu yeniden netleştirelim, “Hayır” hayır demektir, başka bir manaya gelmez" diyerek ses yükselti.
Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu adına söz alan Avukat Banu Altunlu, “Şiddet ve tacize maruz kalan meslektaşlarla ilgili olayların kapatılmaya, avukat kadınların beyanlarının örtbas edilmeye ve hatta meslektaşların hukuki yollara başvurmaması yönünde ikna edilmeye çalışılması hiçbir şekilde kabul edilemez. Tacize, ısrarlı takibe, psikolojik veya fiziksel şiddete sesini yükselten kadınların yalnızlaştırıldığı bir baro istemiyoruz. Baro yönetimleri, avukat kadınların cinsiyetleri nedeni ile uğradıkları şiddet karşısında, faili kim olursa olsun, o kadının yanında durmak ve onun emniyette olduğunun güvencesini vermek zorundadır. Kadın avukatlar olarak; cinsiyet eşitliğine inanan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadele eden, özgürlük mücadelesinin tamamlayıcısı olarak eşit temsiliyetin ve tüm karar mekanizmalarına etkin katılımın sağlandığı bir baroyu inşa edecek güce sahip olduğumuzu biliyoruz. Bizler; TÜBAKKOM üyesi bir kurul olarak mesleki faaliyetlerini sürdürürken; taciz, tecavüz, mobbing, ısrarlı takip, psikolojik ve fiziksel şiddete uğrayan avukat, avukat katibi ve baro personeli kadın ve LGBT bireylerin yanında olduğumuzu buradan açıkça dile getiriyoruz” diyerek tüm kadınların sesi oldu.
“HAYIR ‘HAYIR’ DEMEKTİR”
Avukat Banu Altunlu, "Kadına ve LGBT bireylere yönelik şiddete karşı toplumsal farkındalığın ve mücadelenin artırılması için sivil toplumun yaptığı onlarca çalışmaya ket vururcasına bir gece, bir kararla İstanbul Sözleşmesi feshedildi. Baromuz, aslında yok hükmünde olan bu kararın iptali için dava açan barolar arasında yer aldı. Kurul üyelerimizin sözcülüğünde bu hukuksuzluğa karşı savlarımızı Danıştay’da gerçekleşen duruşmada ortaya koyduk. Tekrar ediyoruz İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz! Ancak bugün burada kendimize dönüp artık yeter dediğimiz bir başka gündemimiz var. Bizler, avukat kadınların mesleki faaliyetlerini sürdürürken cinsiyetleri nedeniyle uğradığı, taciz, cinsel saldırı, mobbing, ısrarlı takip, psikolojik ve fiziksel şiddetin farkındayız. Geçmişten bugüne, daha staj döneminden başlayarak avukat kadınlara, kendi meslektaşlarından yönelen taciz ve şiddet içerikli eylemler hafızamızda kayıtlıdır. Bir konuyu yeniden netleştirelim, “Hayır” hayır demektir, başka bir manaya gelmez" dedi.
“BAHANESİ YOK”
Avukat Altunlu konuşmasının devamında, “Hiçbir avukat, tahakküm kurmak veya otorite sağlamak için kendini inandırdığı birtakım sebeplerle; adliyede, baroda, kültürel ve sosyal etkinliklerde ve bürolarında, meslektaşı veya yardımcı personeli olan kadınları taciz etmeyi, onlara psikolojik şiddet ve mobbing uygulamayı meşru kılacak bir bahaneye sahip değildir! Hiçbir avukat, yaptıklarının bu kategoride olduğunun farkında olmadığını savunamaz! Adının önünde avukat yazan hiç kimse söylediği sözün ya da gerçekleştirdiği eylemin arkasından, ben onu kastetmedim diyebilme lüksüne sahip değildir!" diye konuştu.
“ÖNLEYİCİ TEDBİRLER ALMALI”
Kadın Hakları ve Toplum Cinsiyet Eşitliği Kurulu’nun faaliyetlerinin desteklenmesi elbette ki tüm baro yönetimlerinden beklentimizdir" diyen Avukat Altunlu, "Ancak, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi desteklemek, kadın haklarını savunmak, Danıştay davasını veya kadın cinayeti davalarını takip etmekten ibaret değildir. Baro yönetimleri; avukat, avukat katibi ve baro personeli kadınlara şiddet ve ayrımcılığa uğramayacakları bir ortam yaratmak zorundadır. Bu nedenle yönetimlerin önce, bu tür davranışlar hakkında önleyici tedbirler almayı, suçun oluşması halinde ise hukuki ve cezai süreçte takipçi olmayı taahhüt etmesi gerekmektedir” dedi.
“KADINLARIN BEYANLARI ÖRTBAS EDİLİYOR”
Altunlu, “İstanbul Sözleşmesi ile kadına yönelik şiddetle mücadelede uzlaşma ve arabuluculuk açıkça yasaklanmıştır. Buna rağmen şiddet ve tacize maruz kalan meslektaşlarla ilgili olayların kapatılmaya, avukat kadınların beyanlarının örtbas edilmeye ve hatta meslektaşların hukuki yollara başvurmaması yönünde ikna edilmeye çalışılması hiçbir şekilde kabul edilemez. Fail için bahaneler üretmek, olayı görmezden gelmek, susmak ya da her türlü şiddete maruz kalanı susturmaya çalışmak yönetim görevi olsun olmasın hiçbir meslektaşa yakışacak bir tutum değildir. Tacize, ısrarlı takibe, psikolojik veya fiziksel şiddete sesini yükselten kadınların yalnızlaştırıldığı bir baro istemiyoruz” ifadesini kullandı.
“ŞİDDETE ORTAK OLMAYIN”
Altunlu konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bilmiyordum”, “görmedim”, “öyle demek istememiş”, “abartıyorsun”, “yanlış anladın”, “duygusal davranıyorsun”, “şikayet etsen ne olacak” “sonuçlarına katlanırsın” gibi söylemler aynı şiddete ortak olmaktır. Baro yönetimleri, avukat kadınların cinsiyetleri nedeni ile uğradıkları şiddet karşısında, faili kim olursa olsun, o kadının yanında durmak ve onun emniyette olduğunun güvencesini vermek zorundadır. Bunun dışında bir konum almak riyakârlıktır ve meslek örgütümüze olan güveni alaşağı eder. Bu nedenle, bu ve bundan sonraki dönemlerde yönetime talip olan ve olacak olan tüm meslektaşlarımızdan, avukat, avukat katibi ve baro personeli kadınlara şiddete ve ayrımcılığa uğramayacakları bir ortam yaratmak adına gerekli tüm çabayı sarf edeceklerinin ve şiddete asla ortak olmayacaklarının taahhüdünü istiyoruz."
"KOL KIRILIRSA YEN İÇİNDE KALMAYACAK"
"Kadın avukatlar olarak; cinsiyet eşitliğine inanan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadele eden, özgürlük mücadelesinin tamamlayıcısı olarak eşit temsiliyetin ve tüm karar mekanizmalarına etkin katılımın sağlandığı bir baroyu inşa edecek güce sahip olduğumuzu biliyoruz. Adliyelerde, cezaevlerinde, kolluk birimlerinde, bürolarımızda, iş aradığımız sırada, özetle mesleği icra ettiğimiz her anda ve alanda deneyimlediğimiz özgül sorunların varlığını kabul ediyor ve kadın hareketinin birikiminden güç alarak bu sorunların çözümü için mücadele ediyoruz. Eşitlikçi Baro için Antalya Barosundaki kazanımlarımızı koruyacak ve ilerleteceğiz. Erkek şiddetinin mesleklerden ari olmadığını biliyoruz ama tüm barolar şiddetten arınacak, buna yeter gücümüz var, korkmuyoruz ve açıkça uyarıyoruz. Bundan sonra kol kırılırsa yen içinde kalmayacak. Bizler; TÜBAKKOM üyesi bir kurul olarak mesleki faaliyetlerini sürdürürken; taciz, tecavüz, mobbing, ısrarlı takip, psikolojik ve fiziksel şiddete uğrayan avukat, avukat katibi ve baro personeli kadın ve LGBT bireylerin yanında olduğumuzu buradan açıkça dile getiriyoruz."
HABER: FADİME YİĞİT