ABD merkezli Pasifik Enstitüsü’nün verilerine göre, 2020 ile 2023 yılları arasında dünya genelinde su kaynakları nedeniyle 400’den fazla anlaşmazlık kayda geçti.
Bu anlaşmazlıkların bir kısmı ülkeler arasında, bir kısmı ise ülke içinde yaşanan çatışmalara dönüştü. Su krizinin giderek derinleşmesi, ülkeler arasındaki ve içindeki gerginlikleri artırırken, çözüm için diplomatik yolların ön planda olması gerektiği vurgulanıyor.
25 ülke dünya nüfusunun dörtte birini oluşturuyor
İklim değişikliği ve sıcaklık artışları nedeniyle birçok bölgede su kaynakları azalıyor. Bu durum, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde su stresini artırıyor. Dünya Kaynakları Enstitüsü verilerine göre, yıl boyunca aşırı derecede yüksek su stresi yaşayan 25 ülke, dünya nüfusunun dörtte birini oluşturuyor. Su stresinin en yoğun olduğu ülkeler arasında Bahreyn, Kıbrıs, Lübnan, Umman ve Katar bulunuyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika, ayrıca Güney Asya gibi bölgelerde su stresi yaşayan nüfus oranları oldukça yüksek.
Bölgesel Çatışmalar yaşanıyor
Orta Asya'da Kırgızistan ile Tacikistan ve Özbekistan arasında yaşanan su krizleri, bu bölgedeki çatışmaların örnekleri arasında yer alıyor. Güney Asya'da Hindistan, Pakistan ve diğer ülkeler arasında su kaynaklarıyla ilgili anlaşmazlıklar sık sık yaşanıyor. Güney Doğu Asya’da Myanmar ve Endonezya gibi ülkelerde su krizleri nedeniyle çeşitli çatışmalar meydana geldi. Orta Doğu’daki çatışmaların çoğu, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki su kaynaklarına yönelik saldırılarla ilişkilendiriliyor.
2050 Yılına Kadar Su Talebi artacak
2050 yılı itibarıyla su talebinin en çok artacağı bölge Sahra Altı Afrika olacak ve su talebinde %163 artış öngörülüyor. Latin Amerika ve Karayipler’de de su talebinde artış bekleniyor. Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan Dünya Su Kalkınma Raporu’na göre, sınır aşan nehirler ve su akiferi paylaşımı dünya tatlı su akışının %60’ını oluşturuyor, bu da bölgesel ve uluslararası düzeyde su kaynaklı anlaşmazlıkların artışını tetikliyor.
Çatışma Risklerinin Sıcak Noktaları
Avrupa Birliği Ortak Araştırma Merkezi (JRS) ve Hollandalı bilim insanlarının çalışmaları, özellikle sınır aşan nehir havzalarında yaşanabilecek çatışma risklerine dikkat çekiyor. Nil Nehri, Brahmaputra Nehri, İndus Nehri ve Dicle-Fırat Nehirleri gibi hassas bölgelerde su kaynaklarıyla ilgili anlaşmazlıkların yaşanabileceği belirtiliyor.
Diplomatik Çözümler Öneriliyor
Bolul Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden Doç. Dr. İlhan Sağsen, su krizinin sadece ulusal değil, uluslararası düzeyde de büyük sorunlar yarattığını belirtiyor. Sağsen, kıyıdaş ülkeler arasında su kaynaklarının paylaşımıyla ilgili anlaşmazlıkların, çevresel ve ekonomik açıdan daha olumsuz etkiler yaratabileceğini vurguluyor. Gelecekte su savaşlarına ihtimal vermediğini ifade eden Sağsen, su sorunlarının diplomasi, ortak projeler ve işbirlikleri yoluyla çözülmesi gerektiğini söylüyor.