Dışişleri Bakanlığı'nda devir teslim töreni yapıldı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Bugün Cumhuriyetimizin 100., Hariciye teşkilatımızın temellerinin atılmasının 500.yıl dönümünde aranıza katılmaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyuyorum. Bu görevim esnasında, milletimizin büyük bir takdirini kazanarak yeniden seçilen Cumhurbaşkanımızın vizyonuna ve temsil ettiği değerlere uygun şekilde devletimizin ve milletimizin bütünlüğü, güvenliği ve refahı için elimden gelen her türlü gayreti göstereceğim. Devletimizin her türlü etki alanından bağımsızlığı ve milletimizin iradesinin egemenliği esasına dayanan milli dış politika vizyonunu ilerletmeye devam edeceğim” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni kabinesinin üyelerini açıkladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve 17 bakandan 15’i değişti. Yeni kabine üyeleri için devir teslim törenleri düzenleniyor.
Dışişleri devir teslim töreninde görevi Hakan Fidan’a devreden Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
“Devir teslim törenleri, devletimizin çok kıymetli bir geleneğidir. Hem bir vedadır hem de makam kim olursa olsun devlette devamlılığı gösterir, devletin bayrak yarışıdır. Uluslararası İlişkiler okumaya memleketim Alanya’da bir lise öğrencisiyken karar vermiştim. O günlerde, hain terör örgütleri diplomatlarımızı şehit ediyor, her gün acı bir habere uyanıyorduk. Ancak şunu da görüyorduk. Türk Hariciyesi; bir an bile tereddüt, korku, tedirginlik göstermiyordu. Bayrak; bir büyükelçiden, bir başkonsolostan, bir memurdan diğerine geçiyordu. Ben de bu bayrak yarışına katılmak; şanlı devletimizi ve milletimizi temsil şerefine nail olmak istedim. Önce Yüce Allah’ın takdiri, sonra milletimizin verdiği yetki ve sayın Cumhurbaşkanımızın taltifleri ile o bayrağı devralmak bize, Dışişleri Bakanı olarak nasip oldu.
“GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN ‘YURTTA SULH, CİHANDA SULH’ İLKESİ ÇERÇEVESİNDE, BARIŞIN VE HUZURUN ARAYIŞINDA OLDUK”
29 Ağustos 2014 tarihinde başladığım görevim boyunca büyük bir şerefle çalıştım. Göreve başlarken şunu çok iyi biliyordum. Diplomasi, kimliğimizin ayrılmaz bir parçası. Köklü Hariciyemizin temellerinin atılmasının bu yıl 500. yıl dönümünü kutluyoruz. Ancak şu da bir gerçek ki, Türk’ün olduğu her yerde devlet, devletin olduğu yerde diplomasi vardır. Ben de görevi ilk devraldığım konuşmamda söylediğim gibi bu köklü geleneğe sırt dayamanın ve dünyanın gıpta ile baktığı Türk diplomatıyla çalışmanın güvenini yaşadım. Bu aynı zamanda büyük bir sorumluluktu. Zira, çok hızlı değişen dünyada geleneklere sadakat kadar, zamanın ruhuna göre hareket etmek gerekiyordu. Biz de sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve rehberliğinde öyle yaptık. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesi çerçevesinde, barışın ve huzurun arayışında olduk. Girişimci ve insani dış politika anlayışı ile dünyanın her yerinde menfaatlerimizi en iyi şekilde savunan, çıkarlarını koruyan; konsolosluk hizmetlerinde en iyisini, en kalitelisini, en hızlı şekilde yapmak için çaba sarf eden; salgın, savaş, kriz ve doğal afetlerde hiçbir vatandaşımızı yalnız bırakmayan ve 6 Şubat depreminden sonra tüm dünyadan gelen yardımları koordine etmek için çaba sarf eden, ilk defa da Türkiye’de sahaya inen tüm mesai arkadaşlarıma bir kez daha minnettarlığımı ifade etmek isterim. Bu vesile ile depremde kaybettiğimiz Hatay Temsilcimiz Devrim Öztürk ve merhum memurumuz Gökhan Aytaç’ı rahmetle anıyor ve tüm şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
“HAKAN KARDEŞİM; ULUSLARARASI İLİŞKİLERİN TEORİSİ KADAR, PRATİĞİNE DE HÂKİM BİR DAVA ARKADAŞIMDIR”
Yurt dışındaki vatandaşlarımızın demokratik haklarını kullanması için sandığı milletimizin ayağına hep birlikte götürdük. Her başarıyı, her kazanımı, her atılımı birlikte yaptık; milletimiz için yaptık. İşte şimdi bayrağı devretme sırası bize geldi. Sekiz yıl, altı ay, 13 gün taşıdığım Dışişleri Bakanlığı bayrağını değerli kardeşim Hakan Fidan’a devrediyorum. Hakan kardeşim; uluslararası ilişkilerin teorisi kadar, pratiğine de hâkim bir dava arkadaşımdır. Esasen Hariciyemiz ve Milli İstihbarat Teşkilatımız; çalışma ilkeleri ve kurum kültürü itibarıyla, birbirine benzeyen; büyük Türk milletinin hizmetkârı iki güzide kurumumuzdur. En zor coğrafyalarda, en hassas konularda; devletimizin ve milletimizin bekasını birlikte koruduk. Başta FETÖ ve PKK olmak üzere, yurt dışındaki terör şebekelerine karşı birlikte mücadele ettik. Kendisinin idaresinde Türk Hariciyesi; Türkiye’nin küresel aktör konumunu pekiştirme yönündeki yürüyüşüne kararlılıkla devam edecektir. Ben de her zaman bakanlığımızın ve bakanımızın emrinde olacağım ve desteğe hazır olacağım.
Dışişleri Bakanlığı görevim boyunca bir kez daha bana omuz veren bütün mesai arkadaşlarıma, Türk Hariciyesinin her bir neferine sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Bu süreçte elbette eksiğimiz, hatamız olmuştur; üzdüğümüz, kırdığımız arkadaşlarımız varsa kusurumuza bakmasınlar. Topyekûn diplomasi icra ettiğimiz tüm kurumlarımıza, iş dünyamıza, özellikle de öğrencilerimize ve tüm vatandaşlarımıza içtenlikle teşekkür etmek istiyorum. Özel bir teşekkürümü de eşim Hülya Hanım ve kızım Eylül İrem’e ayırmak istiyorum. Onlara, her siyasetçinin olduğu gibi istediğimiz kadar zaman ayıramadık. Ama onların desteği olmasaydı da bu görevi asla yürütemezdik. Beraber yürümekten şeref duyduğum sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde şimdi görevimiz Türkiye Yüzyıl’ını inşa etmektir. Yolunuz, yolumuz açık olsun. Hoşça kalın, Allah’a emanet olun.”
FİDAN: DEVLETİMİZİN HER TÜRLÜ ETKİ ALANINDAN BAĞIMSIZLIĞI VE MİLLETİMİZİN İRADESİNİN EGEMENLİĞİ ESASINA DAYANAN MİLLİ DIŞ POLİTİKA VİZYONUNU İLERLETMEYE DEVAM EDECEĞİM
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise şunları kaydetti:
“Milli İstihbarat Teşkilatı’nda 13 yıl süren ve ağır sorumluluk gerektiren görevimin ardından, aynı derecede mesuliyet gerektiren Dışişleri Bakanlığı’na atanmış olmam nedeniyle; şahsıma gösterdikleri güven ve takdirler için sayın Cumhurbaşkanıma şükranlarımı arz ediyorum. Bugünü benim için anlamlı kılan diğer bir husus ise değerli Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’ndan bu görevi devralmaktır. Kendisi ile arkadaşlığımız Bilkent Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora yaptığım yıllarda aynı sıralarda başladı. Yıllar sonra kendisi Dışişleri Bakanlığı’na, ben MİT Başkanlığı görevlerine getirildik. Bu süreçte çok büyük bir uyum ve güven içinde kritik ve zorlu görevleri birlikte ifa ettik. Kendisi devlet adamı, siyasetçi ve en önemlisi insan ve dost olarak her zaman üstün meziyetler ortaya koymuştur. Yine benim için bugün önemli bir husus; 2003 yılında TİKA Başkanlığı’na atanmam ile başlayan son 20 yıllık süreçte çok yakın çalıştığım ve bütün mensuplarının, dünyanın her tarafında fedakarlıklarına bizzat şahit olduğum, pek çok mensubunu ismen tanıdığım Hariciyemizin sorumluluğunu almaktır.
Bugün Cumhuriyetimizin 100., Hariciye teşkilatımızın temellerinin atılmasının 500.yıl dönümünde aranıza katılmaktan büyük bir mutluluk ve gurur duyuyorum. Bu görevim esnasında, milletimizin büyük bir takdirini kazanarak yeniden seçilen Cumhurbaşkanımızın vizyonuna ve temsil ettiği değerlere uygun şekilde devletimizin ve milletimizin bütünlüğü, güvenliği ve refahı için elimden gelen her türlü gayreti göstereceğim. Devletimizin her türlü etki alanından bağımsızlığı ve milletimizin iradesinin egemenliği esasına dayanan milli dış politika vizyonunu ilerletmeye devam edeceğim. Devletimize, milletimize, vatanımıza hayırlı uğurlu olsun. Allah mahcup etmesin.”
ANKA