Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Keçiören’de; “Devletin uçağını, makam araçlarını, her türlü imkanını kullanıyorlar. İstediğiniz gibi gezemezsiniz makam araçlarıyla, devletin uçakları ile seçim propagandasına gidemezsiniz. Hepimizin vergisi var. Helal etmiyoruz size. Kendine her şeyi hak gören bu zihniyetin değişme zamanı geldi. Bunun için altı lider yan yana geldi. Allah’ın izni ile farklı fikirde olan insanlar birleşti, bir araya geldi, birleşe birleşe kazanıyoruz” diye konuştu.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, dün Ankara’nın Keçiören ilçesinde yurttaşlara seslendi. Yavaş, burada şunları söyledi:

“HALKTAN KOPTULAR, BELLİ BİR ZÜMRE LÜKS YAŞIYOR, ŞATAFATLI YAŞIYOR. HİÇBİR SIKINTI ÇEKMİYOR”

“4 yıldır Ankara’da çalışıyoruz, eskiden biliyorsunuz sadece ranta dayalı ve 25 yıldır insanlar yapılan işlerin birçoğunu belediyecilik olarak adlandırılıp, betona dayalı insanı öncelemeyen bir belediyecilik anlayışı vardı. Bu, rantı biliyorsunuz bir oğluna televizyon, bir oğluna futbol takımı, Ankara’nın kaynaklarını sürekli kullanarak oralara aktarılıyor. Bir imar değişikliği ile 1 katrilyon gibi bir para birinin cebine giriyor, kul hakkına giriliyor, belirli isimler zengin ediliyor ve bir yandan da pahalı hizmet verilip Ankara’ya el ettikleri paralarla kolilerle yardım altında dağıtıyorlardı. Biz bunun belediyecilik olmadığını sürekli söylüyorduk ama Ankara halkı bize inandı ve en azından farklı bir belediyeciliği, farklı bir yönetimin nasıl olacağını göstermiş oldu.

Şimdi sıra Türkiye’de. Çünkü 21 yıldır bir iktidar var, her şeyi iyi yaptığını düşünüyor, hiçbir zaman hata omuzlarına yapışmıyor. Suçlu ya dış güçler oluyor ya da birileri bize hep operasyon çekiyor, bir yandan dünya deviyiz derken nedense bunların hiçbirine müdahale edilemiyor. Geldiğimiz zaman da ülke mülteci deposu olmuş, uyuşturucu 10 yaşa inmiş, geçim sıkıntısı son hadde gelmiş, yöneticilere sorduğunuz zaman ‘Yok, öyle bir şey. Türkiye’de her şey iyi’ deniyor. Çünkü, sırça köşklerinde kalıyorlar. Halktan koptular, belli bir zümre lüks yaşıyor, şatafatlı yaşıyor. Hiçbir sıkıntı çekmiyor ama bu arada da bir sürü insanın hakkı, mülakatlarla torpiller ile de elinden alınıyor. Artık okuyan gençler, hayal dahi kuramaz oldu. Fakat bu arada da mevcut düzenin devam etmesi için korku siyaseti gündeme geldi.

“NEDEN BİZİ KAVGA ETTİRMEK İSTİYORSUNUZ? ASIL BÖLÜCÜLÜK BUDUR”

Hatırlarsınız, baktılar yardımlar kesilecek tutmadı, işçi çıkarılacak tutmadı, en son Ankara’da bu kadar tertemiz genç varken dediler ki korkutmak için sayaçları PKK’lılar okuyacak, DHKP-C’liler de fatura kesecek… Şimdi yine aynısını yapıyorlar. Hiç merak etmeyin, insanlar yoksulluğu, pahalılığı konuşmasın diye, sıkıntıları konuşmasın diye maalesef böyle toplum yüzde 55, 60’ını neredeyse terörle suçlar hale geldiler. Bir yandan diyorlar ki; dağda çok iyi mücadele ettik, dağlarda 85 terörist kaldı. Bir yandan da teröristlerin arkasına saklanarak toplumu korkutuyorlar. Halbuki ilk iktidara geldiklerinde terör sıfırdı. Bu hale kendileri getirdi. Çözemiyorlar, ondan sonra korkutarak insanlardan oy almak istiyorlar. Şimdi, sürekli olarak bu seçim boyunca bunların konuşmasın diye sürekli çamur attılar. Biz Ankara’da seçimi kazandığımız zaman dedik ki, ‘Biz seçimi kazandık, asla zafer kazanmadık. Sadece 5 yıllığına görevi devraldık. Zaferden bahsetmek için karşıda düşman olması gerekir. Ankara’da bizim düşmanımız yok’ dedik. Aynı felsefeyi Türkiye’ye yayacağız. Çünkü, bugünkü iktidar kendisi gibi düşünmeyen herkese; ‘benim gibi düşünmüyorsan, beni desteklemiyorsan o zaman sen teröristsin, siz illetsiniz, zilletsiniz, siz vatan hainisiniz’ gibi sözler söylüyorlar. Halbuki insanlar farklı farklı yaratılmış. Elbette farklı farklı düşünecekler. Hiçbir Millet İttifakı genel başkanından ya da mensubundan Cumhur İttifakı’na oy verenlerle ilgili tek kelime kötü söz çıkmadı. Neden bizi kavga ettirmek istiyorsunuz? Asıl bölücülük budur. Kendilerine oy verenleri vatansever, oy vermeyenleri vatan haini muamelesi yaparsanız bu ülkeyi bölersiniz.

“GERÇEK GÜNDEM, HALKIN GÜNDEMİDİR”

Artık o kadar çaresizler ki, İstanbul seçimlerinde insanlara baktılar ki Millet İttifakı’nın belediyelerinde korkuttukları gibi bir şey olmuyor. Bunun üzerine İstanbul’un ikinci seçimleri yapılırken şunu denediler, dediler ki; ‘İstanbul düşerse Mekke düşer, İstanbul düşerse Kudüs düşer’, bunlarla dini bütün insanları aldatmak istediler. Çünkü İstanbul’da 25 yıldır kendileri yönetiyorlardı ve kendi ağızları ile İstanbul’u mahvettiklerini itiraf etmişlerdi. Sonuç itibariyle baktılar, İstanbul halkı bunu da yutmuyor. Çünkü kendi iradesi elinden çalınmıştı. Anketlere baktılar şimdi olduğu gibi, baktılar anketlerde durum kötü, yedek kuvvetlerini devreye soktular. Kim bunların yedek kuvvetleri? 33 askerimizin şehit eden, planlı yapan Osman Öcalan’ı televizyona çıkardılar. Ne diye çıkardılar televizyona? AKP’ye oy versin diye destek istediler. Binali Yıldırım’a oy versin diye destek istediler. Bu da yetmedi, bebek katilinden İmralı’dan el yazılı mektup getirip onu da televizyondan okudular, Binali Yıldırım’a oy versin, AKP’ye oy versin diye. Bunlar iktidara gelirken iktidarda kalmak için, ‘gerekirse Papaz cübbesi bile giyeriz’ demişlerdi. Her şeye başvuruyorlar. Bugünkü haberde Ahmet Türk, ‘Yine İmralı’ya gittiler, seçimi kaybedeceklerini anlayınca Öcalan’dan yardım istemeye gittiler’ diye haber verdi. Hepiniz okumuşsunuzdur. Ondan sonra kalkıp bizleri teröristlikle suçluyorlar. Gerçek gündem, halkın gündemidir.

“TÜRKİYE’DEKİ EN BÜYÜK BEKA MESELESİ SİZLERSİNİZ”

Altılı masa diye, altı liderin yan yana gelip iki yıldır çalışıp uzlaştıkları ortak mutabakat metni ortadayken bunlar altı benzemez dediler ama kendileri de altıyı buldular. PKK ile benzer görüşleri savunan HÜDA PAR’ı içlerine aldılar. Yıllar önce Ankara’da üç kişiyi öldürüp betona gömen şahsı, 71 yaşındaki kişiyi yaşlandı diye Cumhurbaşkanın imzası ile tahliye ettiler. Bu arada 85 -90 yaşında kendi hayatını zor idame eden şerefli Türk Ordusu’nun subaylarını ısrarla içerden salmadılar. Ben diyorum ki, Türkiye’deki en büyük beka meselesi sizlersiniz. İktidarda kalmak için her türlü iftirayı atıyorsunuz ama Türk milleti, bunu yemeyecek. Biz zaten bölünmeyeceğiz. Eli kanlı terör örgütü kan kusturdu bu ülkeye bölünmedi. Madem 85 tane kaldı neyden korkuyorsunuz? Bu yaş pasta mı hemen bölünecek? İşte burada Cumhuriyetin kurucu partisinin iradesi ile İYİ Parti ve diğer dört parti daha hepsi buradalar. Bunlar böldürür mü bu memleketi? Tam tersine bölmek isteyenlere engel olurlar.

“ARTIK, OY VERSİN VERMESİN HERKESİN KUCAKLAYACAK, HERKESE EŞİT DAVRANACAK, ŞEFKATLİ, MERHAMETLİ DAVRANACAK BİR İKTİDAR GELİYOR”

Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldım diyen bunlar değil miydi? Niye değiştiniz, milliyetçi oldunuz şimdi? İhtiyaç olursa milliyetçi, ihtiyaç olursa ayaklar altına alıyorlar. Artık, yönetemez duruma gelmişlerdir ve inşallah gidip gördüğünüz mitinglerde halk karar vermiş. Anketlerde onu söylüyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun ağzından çıkmayan sözleri basıp dağıtıyorlar, biliyorsunuz bunu Ankara’da kimin yapacağını tahmin ediyorsunuz. Bir tane Ankara’nın sahtekarı var, hep onun başının altından çıkar. Madem dindar geçiniyorsunuz, gerçek bir Müslümansınız, Müslümanın ağzından bal damlar; yalan söylemez. Bu şekilde tuzak kurmaz. Nasıl söylenmeyen şeyleri böyle iddia ediyorsunuz. Artık, oy versin vermesin herkesin kucaklayacak, herkese eşit davranacak, şefkatli, merhametli davranacak bir iktidar geliyor. Azarlanmaktan bıktık.

“SİZ BU ÜLKEYİ İDARE ETMEK İÇİN SEÇİLDİNİZ, BİZİM HİÇBİR ŞEYİMİZE KARIŞAMAZSINIZ. BURASI ÖZGÜR BİR ÜLKEDİR. AZARLAYAMAZSINIZ”

Çıkıyor koca koca adamlar, gençlere akıl veriyor; şöyle yapmayın, böyle yapmayın, şunu giymeyin, böyle gezmeyin… Size ne? Siz bu ülkeyi idare etmek için seçildiniz, bizim hiçbir şeyimize karışamazsınız. Burası özgür bir ülkedir. Azarlayamazsınız… O gençlerin yurt dışına gitmek istemesi de normal. En iyi okullarda okumak istemeleri normal. En iyi arabalara binmek istemeleri normal. En iyi cep telefonu kullanmak istemeleri normal. Hepsi sizin çocuklarınız mı iyi yaşayacak? Bir lokmaya, bir hırkaya talibiz dediler, bizim malda gözümüz ok dediler, şimdi hep bana hep bana diyorlar. Ondan sonra da Ankara etrafındaki destek ihtiyacı olan aileler geçinemiyoruz dediği zaman diyorlar ki; şükret. Şu şükrü hep beraber yapsak ne olur? Sadece geçinemeyen insanlar mı şükredecek?

“HEPİMİZİN VERGİSİ VAR. HELAL ETMİYORUZ SİZE”

Seçime giriyoruz, seçime girerken onlar da aday aynı zamanda, Bakan olsa da aday. Devletin uçağını, makam araçlarını, her türlü imkanını kullanıyorlar. Televizyonda bu sorulduğu zaman ‘Elbette kullanıyoruz, ne var bunda’ diyor. Devlete böyle bakmaya başladıysanız, devlet artık bizim diyorsunuz ve devletin malı deniz, yemeyen domuz gözü ile bakıyorsunuz, öyle mi? Herkesten fazla dikkat etmesi gereken insanlar, o paralarda bizim de hakkımız var. İstediğiniz gibi gezemezsiniz makam araçlarıyla, devletin uçakları ile seçim propagandasına gidemezsiniz. Hepimizin vergisi var. Helal etmiyoruz size. Kendine her şeyi hak gören bu zihniyetin değişme zamanı geldi. Bunun için altı lider yan yana geldi. Allah’ın izni ile farklı fikirde olan insanlar, birleşti, bir araya geldi, birleşe birleşe kazanıyoruz. “  

ANKA