Serebral palsinin, gelişmekte olan beyinde doğum öncesi veya doğum sonrası dönemlerde ortaya çıkabilecek zedelenmeler sonucunda çocukta kalıcı ancak beyine ilerleyici bir hastalık şeklinde olmayan bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Güngör, "Çocuklardaki karşılığı, motor fonksiyonlarında kayıplar ve hareketteki bozukluklardır. Hastalar farklı bulgular ile karşımıza gelebilirler. Aileler tarafından fark edilen bulgular, çocuğun yürümesinde aksaklıklar, gelişim basamaklarındaki gecikmeler en önemli faktörler içerisinde yer alır" dedi.

Serebral palsi için önemli risk faktörleri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Güngör, "Doğum öncesi annedeki enfeksiyonlar, çoğul gebelikler, travmalar, kronik hastalıklar gibi birçok faktör önemli riskler oluşturur" diye konuştu.

Bakım şartlarının iyileştirilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Güngör, "Doğumun iyi şartlarda yapılmasının yanı sıra, gebe takibinin de iyi yapılması gerekir. Sadece gebelik döneminde değil, gebelik sonrası süreç de büyük önem taşıyor. Doğum sonrası herhangi bir dönemde, bebeğin geçirdiği travmalar, kafa içerisinde meydana gelen kanamalar, enfeksiyonlar, doğum sonrası bebekte tekrarlayan kan şekeri düşüklüğü, beyinde oluşturacağı sorunlar serebral palsiye neden olabilir" dedi.

Serebral palside erken teşhisin önemine değinen Prof. Dr. Güngör, "Çocukları üzerinde gözlemci olan aileler, sorunu erken dönemde fark edebiliyor. Erken fark etmek, tedavinin de erken başlamasını sağladığı için önem taşıyor. Çocuğun tedavisi, çocuğun ihtiyaçlarına göre hazırlanıyor. İpuçlarına dikkat etmek lazım. Erken bebeklik döneminde bebeklerde aşırı ağlama, emme ve yutma bozuklukları, gıdaları diliyle dışarı doğru itme, hareketlerde değişiklikler varsa dikkatli olunmalı. Örneğin, bebekler çok hareketlidir. Eğer bir bebek bir tarafını hareket ettirirken diğer tarafını ettirmiyorsa bizim için bir sorun var demektir. Bebeklerin bezleri değişirken zorluk yaşanıyorsa, bacaklar içe doğru çapraz duruyorsa, bu soruna işaret eder" ifadelerini kullandı.

Hastalıkla birlikte eşlik eden sorunlar ve tedavi yöntemlerinden bahseden Prof. Dr. Serdal Güngör, "Bu tür bebeklerde görüntüleme yöntemleri bize sadece beynin hangi alanlarının etkilendiğini gösterir. Klinik bulgular da çok önem taşır. Tedavi, hastadan elde edilen bulgulara göre şekillenir. Bu hastalarda eşlik eden sorunlar, motor fonksiyon bozuklukları, kas sertlikleri, ortopedik sorunlar, epilepsi nöbetleri, beslenme problemleri ortaya çıkabilir. Bunları takiben kabızlık, uyku bozuklukları, işitme engelleri gibi sorunlar doğabiliyor. Tedavideki temel amacımız multidisipliner bir yaklaşımla gitmek, her şeyden önce erken teşhis ve doğru tedaviyle sorunları en aza indirgeyip birçok problemin önlenmesini sağlayabiliriz" dedi.

Kaynak: Haber Merkezi