Antalya'nın Elmalı İlçesi'nde koruma altındaki
sedir ormanını 46 yıldır kırmızı karıncalar koruyor. 'Formicidae' olarak
adlandırılan kırmızı orman karıncaları, sedir ormanlarındaki zararlılara karşı
işçi gibi çalışıyor.
Elmalı'ya bağlı 'Çığlıkara' bölgesi,
Türkiye'de sedir ormanlarının en çok bulunduğu ve korunduğu bölge olarak
biliniyor. 1850 metre yüksekliğindeki bölgeye 1971 yılında Ankara'nın
Kızılcahamam İlçesi'nden 25 karınca yuvası getirildi. Yapılan taşıma ve
bölünmelerle yuva sayısı 400'e yükseldi. Aralarında 2- 3 metre yüksekliğinde, 6
metre uzunluğunda olan yuvalar genelde çürük ağaçların enkazlarında ve
köklerinde yer alıyor. Bir yuvada bir veya birden fazla üreme yeteneği olan
dişi karıncayla 300 bine yakın cinsiyeti belli olmayan işçi karınca bulunuyor.
'ZARARLILARI YİYORLAR'
Kırmızı orman karıncaları sedir ağaçlarına
zarar veren her türlü böceği, tırtılı, yaprak arılarını, larvaları,
kelebekleri, böcek pupalarını ve bitki bitlerini yiyerek orman zararlılarına
karşı işçi gibi çalışıyor. Yaklaşık 300 bin karıncadan oluşan bir yuva bir
hektarlık alandaki kene dahil orman zararlılarının yaşamasına izin vermiyor.
Büyük böcekleri salgıladıkları formik asitle etkisiz hale getiren karıncalar bu
sayede kendilerinden 10 kat büyük böcekleri bile yuvalarına taşıyabiliyor.
Bitki tohumlarını dağıtarak sedir ormanlarının çoğalmasına katkı sağlayan
kırmızı karıncalar, bölgedeki zararlıları yok ettiği için bal üretiminin
artmasına da katkı sağlıyor.
İNSANLAR KARINCA YUVALARINI TAHRİP EDİYOR'
Elmalı Orman İşletme Müdürü Dilek Öztekin,
"Sedirin dünyada en çok yayılış gösterdiği yer Çığlıkara Tabiatı Koruma
Ormanı'dır. Tabi ağaç özel olunca ona da özel muamele yapmak durumundayız. Bu
ağaçlara zarar veren böceklerle mücadele ederken kimyasal mücadeleden
kaçınıyoruz. Kırmızı orman karıncası, kıymetli sedir ağaçlarımıza zarar veren
böcekleri yiyerek yok ediyor. Burada bir koku geliyor. Bu karıncaların
salgıladığı formik asit. Bazı vatandaşlarımız bu formik asitten şifa bulduğunu
iddia ediyor. Özellikle astım hastalığına karşı. Bilimsel olarak ispat edilmiş
hiçbir şey yok. Özellikle geliyorlar, bu yuvaları tahrip ediyorlar,
bilinçsizce. Bizim biyolojik mücadelemizi olumsuz yönde etkiliyorlar. Belki de
kendilerine zarar verdiklerinin farkında değiller. Özellikle vatandaşlarımızdan
ricamız, bilimsel olarak ispat edilmemiş bu şeyin peşinde koşmasınlar. Bu
yuvalarımıza zarar vermesinler." DHA